Oyuncak

5.6K 348 47
                                    

Deniz

Katladığım kıyafetleri sepete koyup ayağa kalktım. Doğu uyuyorken ev işlerini yapmak çok büyük kolaylık oluyordu. Yaramaz uyanınca bütün ilgiyi üzerinde istediği için başka hiçbir şeye vakit olmuyordu.

Doğu bu age-play sürecinin sonuna çok yaklaşmıştı. Ara dönem gelmek üzereydi. Bu yüzden de artık eski gücüne kavuşmaya başlamıştı. Kendi kendine yürümeye çalışıyordu. O kadar ilerlemiş olmasa da emeklemeye başlamıştı. istediği gibi evde gezmesi de bizim işimizi daha zor yapıyordu. Çünkü gözümü iki saniye ayırsam kaybolup gidiyordu. Yok Pisi gitti yok oyuncağım kalmış. Sürekli bir bahanesi var.

Önce Burak ve benim kıyafetlerimi yerleştirdim. Daha sonra da Doğu'nun odasına girdim sessizce. Uyuduğunu düşündüğüm için yavaş olsan da uyanık bir şekilde oyuncağıyla oynadığını görünce içeri girdim.

"Bebeğim ne zaman uyandın sen?"
"Mini al baba."

Sepeti dolabın önüne bırakıp beşiğe gittim ve Doğu'yu kucağıma aldım.

"Seni aldım bebeğim."

Sıkıca belinden tutup dolaba tekrar geldim ve Doğu'nun kıyafetlerini yerleştirmeye başladım.

"Deniz!"

Burak mutfaktan seslenince elimdeki son kalan şortu da dolaba bırakıp kapıya gittim.

"Efendim?"
"Deniz!"
"Efendim Burak?"

Ses gelmeyince göz devirip mutfağa ilerledim. Bu adam sağır oldu herhalde.

"Burak?"
"Hah geldin mi?"
"Efendim efendim diyorum ses vermiyorsun?"
"Duymadım hayatım. Neyse, ben krema bulamadım yok mu?"

Doğu'yu Burak'a verip dolaba baktım hemen. Krema olmak zorunda.

"Baba yeye bıyak."

Doğu yere inip kendi kendine takılırken ben de dolabın en ücra köşelerine bakmaya devam ettim.

"Krema nasıl olmaz ya? Hatırlıyorum yeni aldım. Yemek de yapmadık ki onunla."
"Tamam boşver bulamıyorsan. Kendim yaparım."
"Hayır uçmadı bu sonuçta, burada olmak zorunda."

Belimde hissettiğim ellerle eğildiğim yerden doğrulup arkamı dönmeden kafamı Burak'a çevirdim.

"Yaklaşık üç dakikadır önümde eğilmiş durman ne kadar mantıklı sence hayatım?"

Hafifçe gülerek kafamı omzuna yasladım.

"Bilmem. Ama başka bir şeyler biliyorum."
"Ne gibi?"

Belimden karnıma uzanan elini üzerine elimi koyup boynuna daha çok yaslandım.

"Seni çok özledim."
"Ben de karıcığım."

Sinirle kapadığım gözlerimi açıp elinin üzerindeki elimi çekerek karnına dirseğimle vurdum.

"Ah!"
"Sinir etme beni Burak! Şurada ne güzel romantik romantik anlar geçiriyoruz yaptığına bak."

Ayrılmaya çalıştığım anda belimden tutup kendine yasladı.

"Tamam özür dilerim."
"Sinir ediyorsun beni."
"Gerçekten özür dilerim hayatım. Söylemeyeceğim bir daha. Ciddiyim. En azından romantik anlar için."
"Ya Burak!"
"Tamam tamam."

Gülerek boynumdan öptüğünde elimi saçlarına çıkarıp hafifçe okşadım.

"Baba!"

İçeriden Doğu'nun sesi gelince gülerek ayrıldım.

"Bebeğim çağırıyor."
"Belki beni çağırıyor nereden biliyorsun?"

Benden ayrılıp mutfaktan çıkınca arkasından gittim.

"Baba!"
"Geliyoruz bebeğim."

Doğu'nun sesi bizim odadan geldiği için oraya gittik ikimiz de. Sesi çok heyecanlı geliyordu. Acaba yine ne çıkacak bu sesin altından?

Burak önden gittiği için yavaşça ilerledim. Burak kapıya gelip bir anda durunca sırtına çarptım.

"Ne yapıyorsun ya?"
"Doğu?"
"Oyuncak buldum!"
"Oyuncak mı buldun?"

Burak'ın arkasından kafamı uzatıp bakınca gördüklerim ile gözlerim sonuna kadar açılırken hızlıca Burak'ı itip içeri girdim.

"Hayatım sen nereden buldun, çıkardın onları?"

Kucağındaki kutuyu alınca ellerini havaya kaldırıp tuttu hemen.

"Ya hayıy! Minim!"
"Senin sonra senin. Şimdi değil."
"Ya baba!"
"Burak gelsene şuraya!"

Burak kapıda durmayı bırakıp yanıma gelerek kutuyu elimden alınca Doğu dizleri üzerine çıkıp tekrar uzanmaya çalıştı.

Çok duramadan dengesini kaybedince hemen düşmeden yakalayıp kucağıma aldım.

"Ya hayıy hayıy! Onu istiyoyum."
"Yavrum evladım sonra diyorum sonra."

Burak halimize gülerek kutuyu eski yerine koyunca koluna yapıştırdım bir tane.

"Düzgün bir yere koysana şunu. Çocuk oyuncak sanıp alıyor sonra."
"Ama minim oysun."
"Tamam meleğim al."

Burak'ın eline bir kez daha vurup kolundan ittim gitmesi için.

"Burak! Kaldır şunu!"
"Zaten Doğu için de almadık mı bunları niye vermiyoruz?"
"Sence zamanı mı?"
"Minim."
"Neden olmasın?"
"Daha ara döneme girmedik Burak sinir etme beni kaldır şunu."

Arkamı dönüp Doğu ile beraber yatağa oturdum. Bu sırada Burak da nihayet kutuyu kaldırdı.

"Ama, ama yeden?"
"Çünkü henüz erken. O oyuncaklar biraz büyüdüğün zaman için."
"O zaman büyümek istiyoyum."
"Ben de istiyorum."

Burak arkadan söylenince göz devirdim. Sabırsız adam Doğu onları gördüğü anda hemen koyverdi kendini.

"Büyüyorsun bebeğim. Hem de çok hızlı büyüyorsun sana yetişemiyoruz."

Doğu huysuz huysuz söylenmeye başlayınca tekrar kucağıma alıp ayağa kalktım ve Burak'a verdim.

"Hadi yemek hazırlamaya. Yürü."

Mutfağa gidip Doğu'yu sandalyesine bıraktım ve Burak'a yemek hazırlamasında yardım etmeye başladım. Deli çocuk nereden bulduysa o kutuyu. Gerçi suç Burak'ın. Gitmiş en alt çekmeceye koymuş. Deli mi ne?

Bitti. Bu bölümü önceki bölümlerde istek bölüme yazdığınız için yazdım. Aslında bulmasını istediğiniz şey farklıydı ama bu diğer bölümler ile de bağlantılı olduğu için bunu buldu. Kutunun içindeki birkaç şey medyada. Tabii ki devamı da var. Ve bu kutu Burak'ın Deniz için aldığı doğum günü hediyesi. Şimdi neden kullanmadıklarını da anlamış oldunuz.
Hadi öptüm diğer bölümleri beklemeden kalın!





DOĞU BxBxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin