yirmi altı

1.1K 139 235
                                    

“felix?” kapının önünde ellerini montunun cebine sokmuş, hafif hafif salınıyordu felix. yüzü beş karıştı aynı zamanda, bu yüzden şaşırmıştım zaten burada olmasına. havalar bu saatlerde daha soğuk oluyordu.

“içeri girmeme izin yok mu?” dedi felix de gülerek, daha sonra kızarmış burnunu çekti. “ondan değil, neyse gel içeri.” kapıdan çekilmiş, içeri girmesini beklemiştim. üstündeki kırmızı kısa şişme montu çıkarıp, bana uzatmıştı. kaşlarımı çatarken montunu astım.

kış sahiden çok acele gelmişti, henüz eylül ayındaydık ama çok soğuktu havalar. bu yüzden felix‘in bu soğuk havada yürüyüp gelmesine şaşırmıştım zaten, changbin’in arabası vardı sonuçta.

“içeri geç, ısın.” felix kafasını sallamış ve içeri gitmeye başlamıştı küçük adımlarla, üstündeki garip havayı hissetmiş olsam da oturana dek bir şey demeyecektim. hyunjin işi için şehir dışındaydı, felix de sessiz olunca evde çıt çıkmıyordu anlayacağınız.

“yerdeki battaniyeyi üstüne al, üşümüşsün. ben de sıcak çikolata yapayım.” battaniyeye kafasını sallayıp ilerlemiş, “tamam hyung.” diye mırıldanıp üstüne örtmek için kucaklamıştı beyaz battaniyeyi. bir derdi olduğu kesinlikle belliydi.

mutfağa ilerleyip ocağa ısınması için süt koydum ve toz sıcak çikolatalardan birisini fincana döktüm. ocaktaki sütün ısınmasını beklerken soonie’nin salondan miyavlamasını duymuştum, felix’e miyavlıyordu muhtemelen.

ama felix’ten her zamanki gibi kedilere verdiği abartılı tepkiyi duymayınca biraz daha endişelendim, ocakta kaynayan sütü alıp bardağa döktüm hızla. çay kaşığını alıp fincandaki çikolatayı çözülene kadar karıştırdım.

işim bitince fincanı elime alıp salona ilerledim, felix de beni görünce gelişi güzel yattığı koltukta kendini düzeltti. bırakamıyordu şu huyunu. “al çikolatanı.” diyerek fincanı uzattığımda üşümüş ellerine fincanı sardı, “sağol hyung.” diye mırıldanıp dizlerini kendine doğru da çekti.

ayak ucundaki boş yere oturup, gözlerini kaçırıp kahveyi içen felix’e baktım. bir süre bu şekilde sessiz sessiz durduk, daha sonra bu hallerine dayanamayıp “ne oldu?” diye sordum. felix de kaçırdığı bakışlarını korkakça bana çevirmiş, “hiçbir şey.” demişti. yalan söylediği bariz ortadaydı.

“felix.” bana dolmuş gözlerle bakan felix “ne?” diye mırıldandı yeniden. ne olduğunu anlayamıyordum, kafam kendinde bile değildi zaten. “anlamıyor muyum sanıyorsun? sana bir şey olmuş ve nedenini bana söylemen gerekiyor.” felix omuzunu silkmiş, “önemli bir şey değil, tartıştık biraz.” demişti. bu dediğine sahiden şaşırmıştım çünkü felix ve changbin tartıştıklarında bu evden bana gelmesine kadar ilerlemezdi. önemli bir neden olmalıydı buraya gelmesi için.

“niye?” felix dudaklarını büzmüş, “minho hyung...” diyerek konuyu kapamaya çalışmıştı. “söyle.” felix pes etmiş, ve iki eliyle tuttuğu fincanındaki sıcak çikolatayı sonuna kadar içip cevaplamıştı beni. “konuyu chris’e getirince sinirlendim, o kadar.”

“anlamadım?” cidden, insanların bana katlanması bile çok gelirken bir de benim için ilişkilerine zarar vermesi beni çok mahçup hissettiriyordu. “haketti ama.”

“felix, beş ay oldu neredeyse, bunun tartışmasına girmenize gerek bile yok. hem ben,” bakışlarımı yerde yatan doongie’ye çevirdikten sonra nefesimi verdim. “unuttum chris’i, ilişkimiz o kadar uzun süreli bile değildi. bu saçma sapan mesele için tartıştığınıza inanamıyorum.”

felix de kaşlarını çatmış, “o yüzden mi hâlâ turuncu saçların?” demişti. ben saçlarım turuncu olma sebebini söylemediğim için şaşkındım, bir koz vermiştim çoktan. “hiç öyle bakma minho hyung, o turuncu saçları chris gittikten bir gün sonra yaptın, onun için yaptığın belli oluyor.” felix zeki birisiydi, aslına bakılırsa saçımın anlaşılması pek garip değildi ama felix, sahiden de her şeyi neden yaptığımı bilecek kadar zeki birisiydi. yine de benim için tartışıp, aşık olduğu kişi ile arasına giremezdim. aşkın arasına girmekten nefret ederim, ne kadar bir kaç ay önce ikisi ile uğraşıyor olsam da, ikisinin arasının bozulmasını hiç istemezdim. felix onu seviyordu her şeyden önce.

mayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin