Gökyüzündeki kızıllığın yavaş yavaş yok olmaya başlamasıyla derin bir iç çektim. Daha hava aydınlanmadan kendiliğimden uyanmış bir zamanlar ara ara da olsa yaptığım gibi balkona oturup güneşin doğuşunu izlemiştim yıllar sonra yeniden. Ellerimi balkon demirlerine yaslayıp çenemi de üstüne koydum. Üzerimdeki pijamam askılı olduğundan açıkta kalan kollarım sabah serinliğinden dolayı ürperiyor, salık olan saçlarımda uçuşuyordu ara ara. Fakat üşüme hissinden çok çok uzaktaydım şu an.
Küçücük bir çocukken hatta sonrasında genç bir kızken bu balkona defalarca kez oturup gelecekteki yaşamımı çoğu kez hayal etmiştim. Mesleğimi, evleneceğim adamı hatta ve hatta çocuklarımı bile defalarca kez hayal ederken şimdi hayallerimden bile daha güzel bir melek, içeride yatağımda uyuyordu. Bir zamanlar benimde yatıp uyuduğum, büyümeyi defalarca kez hayal ettiğim yatağımda. Dudaklarımdaki tebessümle göğsüm usulca sızlarken gözlerimi kapattım. Şöyle bir düşününce hayallerimdeki en imkânsız olan şey Demir olabilirdi sanırım. Çünkü o zamanlar asla bunu hayal edemez, böyle bir şeyin olacağına imkân dahi vermezdim. Ama olmuştu işte. Bir zamanlar imkânsızım saydığım adam, ondan kaçıp kilometrelerce öteye gittiğim adamla saatler sonra evlenecektim artık. Üstelik ondan bir de çocuğum vardı. Hayallerimin arasında asla yer edinmeyen bir adamken şimdi hayatımın tam merkezindeki insandı. Hissetmek çok farklıydı, özellikle hayalini kurduğunuz bir şeyi tam kalbinizde hissetmek bambaşkaydı.
Huzurla derin bir nefes aldığımda mahallenin aşağı kısmından hafif tempoyla koşup köşeyi dönen Demir'le, kaşlarım çatıldı istemsizce. Yerimde doğrulurken koşarak yokuşu çıkmaya başlamasını izledim oturduğum yerde. Daha güneş bile tam doğmamıştı ve ben bu saatte nereden geldiğini merak ediyordum. Pür dikkat onu izlerken kafasını kaldırmasıyla göz göze gelmiştik. Kaşlarını çatmış, hızını daha da arttırarak saniyeler sonra balkona yaklaşmıştı iyice.
'' Hayırdır bu saatte ne işin var ayakta? '' nefes nefese bir halde sorduğu soruyla ayağa kalkıp demirlere yaslanarak aşağı doğru sarktım.
'' Asıl benim sana sormam lazım bu saatte dışarıda ne işinin olduğunu çünkü ben evimin balkonunda hava alıyorum. Benimki anormal bir durum değil, seninki asıl merak edilesi bir mevzu. '' gayet ciddi tek kaşımı kaldırarak sorduğum soruyla alayla gülümserken etrafına bakındı önce ardından burnunu çekti sert bir şekilde.
'' Ne ima ediyorsun sen bana? Ne yapabilirim bu saatte dışarıda sence Bahar Hanım? '' ellerini iki yandan beline koyarak sorduğu soruya yerimde dikleşerek omuz silkip, kollarımı önümde bağladıktan sonra, '' Bilmem daha hava tam aydınlanmadan herkes uykudayken dışarılarda dolaşan sizsiniz Demir Bey. Üstelik haberim bile yok dışarı çıktığından. '' demiştim nazlı bir edayla.
'' Narin uyuyor mu? '' benim söylediklerimi es geçip kızını sormasıyla bozulsam da belli etmemeye çalışarak yutkundum ve '' Evet. '' dedim ciddiyetle ardından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ (Tamamlandı)
Teen Fiction'' Sana söz, soyadım soyadın olana kadar bitmeyecek bu mevzu. '' bir yemini daha dillendirdi son kez. '' Kendine dikkat et. Seni seviyorum. '' diyerek çekti ellerini üzerimden. Sarılmamıştı hâlbuki sadece ufak bir temasla bile sıcacık olan bedenim ç...