AYSEL YAKUPOĞLU – YÜREKLİ OL
Artık olan olmuş inkâr etmemin bir anlamı yoktu. Derin bir nefes alıp içten içe kendimi cesaretlendirdim. Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdım stresle. Hakan'ın yanına doğru yürümeye başladım. Herkes arkamda kalırken benim tepkilerimi merakla bekliyorlardı. Abimin yanından geçip bahçe kapısını açtım.
'' Annesi... '' gülümseyip bana doğru uzanan kızım bana daha da güç verirken arkamdakileri umursamadan ona doğru uzandım.
'' Annem... '' diyerek kucağıma aldığım kızımın saçlarına ve boynuna arka arkaya öpücük bırakırken '' Ne! '' demişti birkaç ses.
Sadece Hakan'la göz göze gelirken hala arkamda bıraktıklarımla göz göze gelmeye cesaret edememiştim. Göğsüme başını koyup minicik parmaklarıyla yanağıma dokunan kızımı daha sıkı sardım. Kokusunu çektim içime.
'' Bahar! '' diyen abimin sabırsız sesiyle beni bekleyen sondan kaçamayarak arkamı döndüm.
Önce abim, ardından annem ve babamla göz göze geldim sadece. Ona bakacak gücüm yoktu daha. Ne durumdaydı görmek istemiyordum.
'' Özür dilerim Bahar, mecbur kaldım. '' kulağıma fısıldayan Hakan'a baktım ve gözlerimi usulca açıp kapattım sorun yok dercesine. Gelmek zorunda olmasaydı asla böyle bir şey yapmayacağını çok iyi biliyordum o yüzden kızamamıştım ona ki, Narin'i ona bırakıp gelen bendim sonuçta.
'' Ulan biriniz bir şey desin artık ne demek bu kızım? Ne demek annem! Bu adam kim? '' abim sabrının son sınırında dolanırken daha fazla kimseyi sinirlendirmemek için her şeyi tek solukta söyledim.
'' Kocam. Narin de kızım. '' söylediğim şeyle bahçede koca bir sessizlik oldu. Bakışlarım sadece babamdaydı. Bir tek ona bakıyordum. Gözlerinde hayal kırıklığı görmemek için içimden binlerce kez dua ederken böyle bir şeyi hissedersem nasıl dayanacağımı da bilmiyordum.
'' Özür dilerim, ben söyleyemedim. '' babamın gözlerine dolu dolu bakarken affetmesi için ayaklarına kapanmaya razıydım. Bedenim titriyordu. Hava sıcaktı ama içinde bulunduğum durum o kadar stresliydi ki bedenim zangır zangır titriyordu neredeyse.
Kucağımdaki kızım da gerginliğimi anlamış olacak ki yanağıma ne ara süzüldüğünü anlamadığım yaşıma ufacık parmaklarıyla dokundu ve üzgün bir ifadeyle '' Annesi... '' diyerek baktı. Yutkunup gülümseyerek baktım yüzüne iyi olduğumu anlaması için.
'' İyiyim bebeğim... '' saçlarına kondurduğum öpücüğün ardından arkasında kalan insanlara çevirdi başını ve dişlerini gösterip gülerek işaret parmağını babama doğru uzattı. Bana döndü ve '' Dedesi... '' dedi.
Onun dilinde dedesine seslenme şekliydi bu. Bu yaşına kadar resimlerde gördüğü dedesini tanımıştı benim akıllı bebeğim. Başımı salladım onaylamak için. Kucağımdan inmek için aşağıya doğru kaydı. Yere bırakmamla ufak ama paytak adımlarını atıp bahçe kapısına yürüdü. Herkes şaşkınlıktan çıt dahi çıkarmazken Narin'i izliyordu. Bahçe kapısına sıkıca tutunup iki üç basamağı zorlukla da olsa çıktı ve yeniden paytak ama ufak adımlarını koşmaya çalışarak dedesinin önünde tamamladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ (Tamamlandı)
Teen Fiction'' Sana söz, soyadım soyadın olana kadar bitmeyecek bu mevzu. '' bir yemini daha dillendirdi son kez. '' Kendine dikkat et. Seni seviyorum. '' diyerek çekti ellerini üzerimden. Sarılmamıştı hâlbuki sadece ufak bir temasla bile sıcacık olan bedenim ç...