-3-

88 29 1
                                    

Odamın penceresinden içeri sızan ışığı izledim. Bazı anılar da zihnimin içerisinde aynen böyleydi. Zifiri karanlığın içerisinde ince, küçücük ışıklar.

"Bu dünyada gerçek olan çok az şey var." Dedi fısıltıdan farksız ses tonuyla. Konuşurken zorlandığı her halinden belli oluyordu.

"Bak." Zaten kısık olan gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. "Kokuyu alabiliyor musun?"

Aynen onun yaptığı gibi derin bir nefes aldım. İğrenç hastane kokusundan başka bir koku yoktu.

"Ne kokusu?" Diye sormadan edemedim. Parmaklarımı korkuyla morarmış olan koluna değdirdim. Sevdiğin insana dokunmaya bile korkar hale gelmek bir insanın bu hayatta görebileceği en acı şeylerden bir tanesiydi.

"Papatyalar." Dedi titreyen elini havaya kaldırarak. Bakışlarım işaret ettiği yöne doğru kaydı. Görünürde hiçbir şey yoktu ancak onun için öyle olmadığı açıkça belliydi.

"Üzülme." dedi birden bana dönen kocaman açılmış gözleriyle. Yüzünde oluşan gülümseme o kadar içtendi ki, şu halini bilmesem gerçekten iyi olduğunu düşünebilirdim.

"Üzülme Eflal." diye tekrarladı. "Beni çiçeklerle dolu, çok güzel bir yere götürüyorlar."

Gözlerimi açıp derin bir nefes aldım. Düşünmek bana iyi gelmiyordu. Yatağıma ilerleyip hızlıca uzanarak telefonumu çıkardım. Şarkı dinleyerek uyumak her zaman işimi kolaylaştırıyordu.

((Burada şarkıyı açın. Murat Yılmazyıldırım-Ben Sana Ölüyorum. https://www.youtube.com/watch?v=6gCVtyvx5oA))

Gözlerimi kapatıp şarkıyı mırıldanmaya başladım.

"Ağardım güneş yeliyle, sarıldım ay tüyüyle

Örüldüm saçının teliyle, ben sana ölüyorum.

Görüldüm gözünün feriyle, ben sana ölüyorum."

Zor da olsa sonunda gelen uykumun kollarına kendimi bıraktım.

Sabah büyük bir gürültü ile gözlerimi aralamak zorunda kalmamı saymazsak uzun zamandır uyuduğum en güzel ve rahat uykuydu.

Sesin geldiği yöne, kapıya doğru çevirdim başımı. Anneannem her zamanki gibi sinirli uyanmış ve günümü bana zehretmeyi kafasına koymuş olmalıydı. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerleyip açtım. Yumruk yaptığı eli havada kalmış şekilde bana baktı.

"Bir de akşama kadar uyu istersen, gece yatmazsın sabah da kalkmazsın. Ne olacak senin bu durumun böyle? Yatağına kahvaltınızı da getireyim mi hanımefendi?" Yüksek sesiyle ardı arkasına sıraladığı kelimeleri önemsemediğimi belli eder şekilde,

"Ne oldu sabah sabah? Ne yaptım yine?" Diyebildim. Uykulu halimle hiç karşılık verecek durumda değildim.

"Daha dün gecenin hesabını soracağım, unuttum sanma."

"Sabahın." Durup bakışlarımı duvardaki saate çevirdim. Bugün dersim vardı ve ben tamamen unutmuştum. "Sekizinde mi soracaksın? Hem dersim var benim geç kalıyorum." Deyip söylenmelerini duymazdan gelerek kapıyı kapattım. Her sabah başka bir konudan ötürü rutin azarımı işitmeden rahat edemezdim.

Aceleyle dolabın karşısına geçip kıyafetlerimi karıştırdım. Havalar oldukça soğumuştu, elime gelen siyah bir sweatshirt ve kalın bir tayt alıp banyoya ilerledim. Saçlarımı gelişigüzel tarayıp yukarıdan toplayarak yüzümü yıkadım. Kıyafetlerimi giyindikten sonra duvara astığım ders programından çantamı hazırladım, odadan sessiz olmaya özen göstererek çıktım. Anneannemden yeni bir azar işitmeyi kafamın kaldırmayacağına emindim. Eskiden beni ne kadar çok sevdiğini hatırlamak hala içimde bir yerlere dokunuyordu. Zamanla kızının mutsuzluğuna sebep olmuş olmamı kabullenemeyip benden nefret etmesi de hemen ardından gözlerimin dolmasına sebep oluyordu. Ne sevildiğimde yaşadığım mutluluğu unutabiliyordum ne de nefret edilmenin acısı geçiyordu. Hepsi göğsümün ortasında geçmesi mümkün olamayan yaralardı. Sessiz bir şekilde ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Yerdeki su birikintilerinden anlaşılan yağmur sabaha kadar durmadan yağmıştı. Canım her ne kadar istemese de dershaneye doğru gitmek için bahçe kapısını açtım. Derin bir nefes alıp toprak kokusunu içime çektim. En sevdiğim anlardan bir tanesiydi. Yağmurun ardında bıraktığı toprak kokusuna bayılıyordum. Sevdiğim herkesi benden alacak kadar acımasız olan toprak, yine onların kokusuna beni hasret bırakmayacak kadar merhametliydi.

DUVARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin