Tanımadığınız bir insan bile oldukça kısa sürede sizi anlayabiliyorken, tanıyabiliyorken hayatınızda olmasına rağmen sizi bir kez bile anlamamış insanların varlığı bu noktada sizi üzmeye yetiyordu.
Arabayı çalıştırdı. Avuçlarını açıp başını yukarı doğru kaldırarak,
"Niyet ettim bu gece seni tek parça halinde güvenli bir yere ulaştırmaya." deyip ellerini yüzüne sürdü. Başımı geriye atıp sesli bir şekilde güldüm.
"Ne bu şimdi?" Benim gibi gülerken dudağını büktü.
"Tüm geceyi birlikte geçirmek zorunda kaldık neredeyse."
"Bu bir isyan mı?" Kaşlarımı çatıp sinirlenmiş gibi yaptım.
"Pek sayılmaz aslında." Gözlerime kısa süreli bir bakış atıp önüne döndü.
"Sağdan gideceğiz." Dedim elimle yolu gösterirken. Söylediğimi yapıp gösterdiğim yöne dönerken yaptığı hareket aklıma geldikçe gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Sessiz bir yolculuğun daha sonuna gelirken evi gösterdim.
"Burası." Evin önünde durdu.
"Mission complated." Dedi gülümseyerek bana doğru dönerken.
Kutuyu sıkıca elimde tutup gülümsedim.
"Her şey için teşekkür ederim."
"Rica ederim." Arabadan inip hızlı adımlarla Çınar ve Miray'ın evine doğru ilerledim. Kapıyı çaldıktan sonra bekleme süresini Devran'a bakarak geçirdim.
"Ne süzdün çocuğu be." İç sesim durumun farkına varmamı sağlarken Çınar kapıyı açtı.
"Nerede kaldın? Merak ettik."
"Geldim işte." Dedim omuz silkip. Kaşlarını çatıp omuzumun üzerinden bakışlarını arkamda bir yere sabitledi. Tahminimce Devran'ın arabasına bakıyordu lakin arkamı dönüp bakmadım.
"Kim bu?" Usulca kolumdan tutup içeri çekerken kapıyı kapattı. Merdivenlere yöneldiğinde peşinden gittim. İçeri girer girmez iki farklı duvar renginin beni karşılamasına şaşırmamıştım. Eminim ki Miray ile anlaşamadıkları için iki farklı renkten oluşuyordu.
"Aslında ben de tanımıyorum." Kapının girişi zaten salon kadarken merdivenlerin sonundan sağa doğru dönerek oldukça büyük bir salona giriş yaptık.
"Tanımadığın adamın arabasında ne işin var gecenin bu saati?" Eliyle duvardaki saati işaret etti.
Perdenin arasından dışarı bakan Miray sırıtarak yanıma gelip koluma girdi. Çekiştirerek koltuğa oturduktan sonra eliyle yanına 'otur' der gibi vurdu.
"Ay kim bu çocuk? Buradan bile anlaşılıyor ne kadar yakışıklı olduğu." Büyük L şeklindeki koltuğun köşesine oturdum.
"Gerçekten tanımıyorum." Miray'ın çatılan kaşlarının yanında Çınar aferin der gibi ufak bir alkışlamadan sonra karşıya oturdu. Öne doğru eğilip dirseklerini dizlerine yaslayarak bakışlarını üzerimde gezdirdi. Bu davranışını görmezden gelip bakışlarımı ondan son hızla kaçırırken arkama yaslanıp hem konuyu değiştirmek adına hem de içimi dökmek için tek solukta yaşanan her şeyi tüm detaylarıyla anlattım.
"Son olarak da beni buraya bıraktı ve gitti." Deyip derin bir nefes aldım.
"Kutuyu koyanın kim olduğunu düşünüyorsun?" Miray'ın sorusuna karşılık bakışlarım yanıma koyduğum kutuya kaydı.
"Aslında kafamın içinde dönenler oldukça uçuk." Dedim mırıltıdan farksız çıkan sesimle. Bugün yaşananlar beni oldukça yormuştu.
"Arkadaşın yaşıyor mu yani?" Ellerini saçlarının arasından geçirip derin bir nefes alarak bakışlarını evde gezdirdi. Ne düşüneceğini bilemiyor gibi bir hali vardı, tıpkı benim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUVAR
Mystery / ThrillerDerin bir nefes aldım. 'Nasıl bu hale geldin sen?' diye sorgulamadan edemiyor insan. Kar beyazdı eskiden bu duvar, şimdi üzerindeki kan benim canımdan sıçrayarak mı kirletti güzelliğini?