Çok da uzun sürmeyen bir yolculuğun sonunda eve geldik. Miray yol boyu süren kafa şişirmeleri sonucunda beni bir süre onlarda kalmaya ikna etti. Çınar bizi evle bırakarak market alışverişi yapmaya gitti. Miray bu süreçte misafir odalarından birini bana tahsis edip yine yoğun ısrarlarla (aslında tehdit) akşama kadar odadan çıkmayarak dinlenmemi tembih etti.
Yatakta nereye fırlattığımdan emin olmadığım telefonumu uzun uğraşlar sonucu bulup tekrar yerime uzandım. Hiçbir şey yapmadan boş boş yatmak çok da bana göre değildi. Özellikle bugün yaşananlardan sonra kafam sürekli olarak Hayal'i gördüğüm o gerçekçi ana takılıyordu. Doktor her ne kadar bunun normal olduğunu söylemiş olsa da yaşananların gerçekçiliği buna inanmamı engelliyordu.
Telefonumun ekranını açıp gelen bildirimleri kontrol ederken gizemli kişimizin attığı mesajı görmek beni heyecanlandırmaya yetmişti.
Oizzys_-)"Beni bulmanı." Kısa bir an karşımdaki kişinin aptal olduğunu düşünmeden edemedim. Böyle gizemli gizemli davranışlar sergiliyorken onu nasıl bulmamı bekliyordu acaba.
Eflal-)"Sokağa çıkıp kullanıcı adını mı sesleneceğim?" Kendi yazdığıma gülerken bir anda yazmaya başlaması içimde sohbetten kaçma isteği doğurdu. Büyük bir merakla beklerken çalmaya başlayan telefonuma lanetler savurmadan edemedim. Numaranın tanıdık olmaması açıp açmama konusunda beni ikilemde bıraksa da içimde verdiğim savaşı boş verip telefonu açarak karşıdaki kişinin konuşmasını bekledim. Telefonu açıp tepkisiz şekilde bekleyen insanlardan nefret ederdim, fakat bu şeyi yaptıklarında bana hissettirdikleri beni de öyle olmaya itiyordu.
"Eflal hanım?" genç bir kadın sesiydi. Aklım sesi tanıyıp tanımadığımı sorgularken kadın beklemeden,
"Ben doktor Aylin." Arayan kişinin alakasızlığı ile kaşlarım çatılırken içimde tarif etmesi güç iğrenç bir his oluştu.
"Merhaba." Dedim titreyen sesimden nefret ederken. Hayat öldüğünden beri ne hastaneleri ne de doktorları sevememiştim. Beni korkutuyordu.
"Güler hanım **** hastanemizin yoğun bakım servisine kaldırıldı, acil olarak buraya gelmeniz gerekiyor." Aklım duyduklarını idrak etmekte zorlanırken vücudum komutları benden almıyormuş gibi yataktan fırladı.
"Ne oldu? Nesi var?" Alelacele sorular sorarken çoktan koşar adım odadan çıkıp merdivenlere yönelmiştim bile. Böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini anlayamıyordum. Anneannem çoktan memleketine gitmişti, bu şehirdeki bir hastanede olması saçma geliyordu.
"Size telefonda bilgi vermem mümkün değil, geldiğinizde beni mutlaka bulun."
Telefonu kapatıp cebime atarken Miray'a seslenip nerede olduğunu anlamaya çalıştım. Kapının önünde ayakkabılarımı giyerken içeri giren Çınar bana anlamsız gözlerle bakıyordu.
"Anneannem hastanedeymiş, acil gitmem gerek." Yaşadığım şeyin şokundan olsa gerek konuşmayı unutmuş gibi hissediyordum. Çınar elindekileri bırakırken Miray da yanımıza gelip aceleyle benimle birlikte ayakkabılarını giydi.
"Biz seninle geliriz." Duyduğum sesler netlikten oldukça uzak ve boğuktu. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Yalnızca içimdeki karmaşayı ve hissettiğim korkuyu bastırmaya çalışıyordum. Hastane bulunduğumuz yere yakın olduğu için neredeyse yirmi dakikada varmıştık. Hastaneye girip girişte hasta kayıt bölümünün önünde durdum.
"Anneannem buradaymış. Yoğun bakım servisinde." Yutkundum. Vücudum hissettiği heyecan ve korku karışımı hislerden dolayı titriyordu.
"İsmi Güler Sezgin." Karşımdaki kadın önündeki bilgisayardan bir şeylere bakıp bakışlarını yanında ekranını izleyen arkadaşına çevirdi. Aralarında geçen anlamsız kısa bir bakışmanın ardından
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUVAR
Mistério / SuspenseDerin bir nefes aldım. 'Nasıl bu hale geldin sen?' diye sorgulamadan edemiyor insan. Kar beyazdı eskiden bu duvar, şimdi üzerindeki kan benim canımdan sıçrayarak mı kirletti güzelliğini?