Sınıfa girip Miray'ın yanına oturdum. Telefonuna o kadar dalmıştı ki geldiğimi fark etmedi bile. Omzumu omuzuna hafifçe vurup başımı yana eğerek güldüm.
"Neye bakıyor olabilirsin bu kadar dikkatli acaba?" Başını kaldırıp şaşkın bakışlarını yüzümde gezdirdi. Bir şeye şok olduğunu anlamamak için kör falan olmak gerekiyordu.
"Ne oldu?" Dedim merakla. Telefonunu bana doğru çevirip uzattı. Bu bir cinayet haberiydi.
"Ee? Ne olmuş?" Halen şaşıracak bir şey görememiştim. Aşağı doğru kaydırıp detaylara bakmamı sağladı. Kaşlarımı çattım.
"Bir seri katil mi?" Dedim şaşkınlıkla.
"Hayır, bir grup varmış ortada. Hırsızlık yapmak için geliyorlarmış oraya sürekli. Birini öldürmüşler önce, katil bulunamamış ve sonrasında birisi daha öldürülünce polis işi incelemeye başlamış ve birini yakalamışlar. Şu an konunun üzerinde duruyorlarmış."
"Sinema kapatılmaz mı bu durumda?" Omuz silkti.
"Bilmiyorum." Şaşırdığı şey olayın açık hava sinemasının olduğu yerde yaşanmış olmasıydı. İnsan yaşadığı yerin yakınlarında böyle olayları gördükçe ürperiyordu, Miray'a hak vermiştim.
Selin hoca geldiğinde dersin başlamasıyla bu konuyu aklımda bir yerlerde rafa kaldırıp derse odaklanma kararı aldım. Tam odaklandığım sırada kapı çalınca başımı o yöne çevirdim. Işıl elinde kitap ile sınıfa girdiğinde suratımda oluşan sırıtmaya engel olamadım. Kitabı öğretmenler masasına tam olarak fırlatarak hiç arkasına bakmadan yerine geçti. Kitabı almamıştım çünkü Selin hoca ile tartıştıklarını biliyordum. Kitabı getirmeseydi eğer bulduğu halde getirmediğini söyleyeceğimi biliyordu bu yüzden de mecbur kalmıştı. Selin hoca elindeki kalemi bırakıp kitabına baktı.
"Yaptığın şey çok saygısızca Işıl." Kitabı eline aldı.
"Yine de kitabımı bulup getirdiğin için teşekkür ederim." Işıl hiç oralı olmayıp kısa bir bakış attı. Ardından bir şey söyleyip söylemeyeceğimi kontrol etmek ister gibi bana döndüğünde göz göze gelince yakalanmış gibi bakışlarını geri çekti. Bir şey söylemeden bakışlarımı Selin'e tekrar çevirdim. Kitabı açıp bir süre karıştırdıktan sonra olduğumuz konuyu buldu.
"Bugün kitabı kaybettiğim için bu konuyu göstermeyecektim fakat Işıl kitabı bulup bütün sınıfı kurtardığına göre konumuza dönelim." Kitabı eline alıp tahtaya döndü. Tüm sınıf Işıl'a nefretle bakarken güldüğümde aynı nefretle Işıl da bana baktı. Tahtada yazanları defterime geçirmeye döndüm. Bir saat yazı yazma ağırlıklı geçen dersin ardından kalemi elimden tam anlamıyla fırlattım. Henüz hoca bile sınıftan çıkmamışken "Kolum koptu aay." diye bağırdığımda herkesin bakışları bana döndü.
"Ne? Sizinki kopmadı sanki." Omuz silktim.
"Şşt torbacı, bak seninki yere düşmüş." Önümdeki çocuk korkunç bakışlarını üzerimde gezdirdi. Selin öksürerek sınıftan çıktığında-Ki tüm dersi onun öksürük krizi yüzünden dinleyememiştik- önümdeki çocuğa döndüm.
"Ne diyorsun sen?" Miray susmam için uyarı amaçlı kolumu dürttü.
"İsim verdiğimi hatırlamıyorum, neden üzerine alındın ki?" Dedim kaşımın birini yukarı kaldırarak. Bu durumda şüphelerim doğrulanmış oluyordu. Çocuk basbayağı torbacıydı işte. Kurduğum cümleden sonra afallamış şekilde bakışlarını üzerimden kısa bir süre çekti.
"Bana baktın." dediğinde sesli bir şekilde güldüm.
"Arkan dönük iken nasıl gördün sana baktığımı?" Sinirlenmişe benziyordu. Hoş ben de neyime güvendiğimi bilmiyordum fakat onunla uğraşma isteğim ağır basmıştı. Cevap vermeden eşyalarını toplama işini bitirerek acele ile sınıfı terk etti. Çınar masama oturup saçlarımı karıştırdığında elini itmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUVAR
Mystery / ThrillerDerin bir nefes aldım. 'Nasıl bu hale geldin sen?' diye sorgulamadan edemiyor insan. Kar beyazdı eskiden bu duvar, şimdi üzerindeki kan benim canımdan sıçrayarak mı kirletti güzelliğini?