FİNAL

669 37 46
                                    

‼️Önceki bölümü okumayı unutmayın ‼️

The Last Scene'in son bölümündeyiz, ikinci kez veda ediyoruz.

Bugüne kadar hiç yorum yapmamış olsanız da son bölüm olması şerefine satır aralarına düşüncelerinizi bırakın lütfen. Her birinizin bu kurgu hakkında neler düşündüğünü, size neler hissettirdiğini merak ediyorum.

Son kez keyifli okumalar diliyorum efenim.

.
.

The last scene'i okuyan ve seven tüm herkese çok teşekkür ederim.
İyi ki varsınız, siz olmadan yapamazdım. 💜

.
.

-FİNAL-

"Hyung," diye mırıldandı Namjoon. Gözleri Seokjin yerine elindeki kupadaydı. Üzerimdeki oluşan kahve lekelerini parmaklarıyla silmeye başladı, yaptığı eylemle aklındaki düşünceler bambaşkaydı. "Yarın hastaneye gidelim mi?"

"Hastane mi? Bu ayki kontrollerine gitmemiş miydik? Evet, gittik. Eminim. Yoksa bir yerin mi ağrıyor, kendini iyi hissetmiyor musun Namjoon?"

Seokjin'in ardı ardına sıraladığı sorularla Namjoon, hafifçe gülümsedi. İçindeki o kasvet anlık dağılmıştı. Kafasını elindeki kupadan kaldırıp Seokjin'e çevirdi. "Hyung, sakin ol. Ben iyiyim. Sadece kaldığım o odaya tekrar gitmek istiyorum."

Seokjin, duyduklarıyla sessiz kaldı. O anki şaşkınlığı konuşmasına izin vermemişti. Namjoon da onun konuşmasını beklemedi, devam etti. "Sanki bir parçam hala orada, hyung. Hala orada acı çekiyor gibi. Ben oraya gidip o anılarla o yaşanmışlıklarla yüzleşmezsem hiçbir zaman iyi olamayacakmışım, acı çekmeye devam edecekmişim gibi hissediyorum."

"Namjoon--"

"Karşı çıkma hemen. Aniden aldığım bir karar değil bu, uzun zamandır düşünüyorum bunu. Biliyorum, yine dengesiz bir ruh haline bürünmemden korkuyorsun ama hyung ben oraya gitmek istiyorum."

Seokjin, bir şey söylemedi, uzanıp Namjoon'a sarıldı. Parmakları Namjoon'un ensesindeki saçlarına götürüp hafifçe okşarken ona sakinleştirmek istiyordu.

"Lütfen hyung. Yanımda ol."

"Tamam, yarın beraber gidelim. İstersen diğerlerini de çağıralım, hep birlikte gideriz."

Namjoon, kafasını olumsuz anlamda salladı. "Yarın ne olacağını kestiremiyorum. Benim için yeterince üzüldüler bir kez daha üzüldüklerini görmek istemiyorum." Namjoon, söylediklerinin farkına varınca histerik bir şekilde güldü. "Diğerlerini üzülmesini istemediğim için yanımda istemiyorum ama seni bile bile benimle mutsuzluğa sürüklüyorum. Bu kadar bencil olduğum için özür dilerim, hyung."

Seokjin, Namjoon'u kendinden ayırıp yüzüne baktı ama Namjoon'un kafası eğikti. İçindeki vicdan mahkemesi yüzünden gözlerini Seokjin'e değdiremiyordu.

Seokjin, Namjoon'un çenesinden tutup gözlerinin içine bakmasını sağladı. "Senden bu tür cümleleri duymaktan nefret ettiğimi bile bile bana bunları söylüyorsun. Namjoon, ne olursa olsun senin yanında olmayı bırakmayacağım. İster mutluluktan havalara uçalım ister acıdan nefes alamayalım ben her zaman seninleyim. Yarın da seninle olacağım."

"Seni hak etmiyorum."

Seokjin, kafasını iki yana sallayıp güldü. Ne derse desin Namjoon'un kafasındaki düşünceleri değiştiremiyordu.

"Bu hak edip etmeme mevzusu yoruyor beni Namjoon."

Namjoon, yeniden gözlerini kaçırdı. Seokjin, her şeye katlanabilirdi ama Namjoon'un suçlu gibi kendisinden gözlerini kaçırışına katlanamazdı. "Joon-ah?" Namjoon, sessiz kaldı. Seokjin, onun bu sessizliğinin altında çok şey olduğunu biliyordu.

The Last Scene | Namjin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin