Sonun İlk Partı
Seokjin, yatağında dizlerine kollarını sarmış bir şekilde oturuyordu. Kimseyle iletişim kurmuyor, yanına gelen kimsenin yüzüne bakmıyordu. Sadece karşısında duran Namjoon'u izliyordu. Beyninin bir oyunu olduğunu bile bile o Namjoon'u yok etmiyordu. Namjoon'un bir anda kaybolduğu anlar oluyordu ve o zamanlar Seokjin'in savaşı başlıyordu. İçinin yangını artıyor, gözyaşları kesilmiyordu. Bir halüsinasyon dahi olsa Namjoon'u görmek Seokjin'e iyi hissettiriyordu.
"Seokjin," dedi annesi, yanına oturup saçlarını okşarken. "Bak kimler geldi."
Seokjin, hala bakışlarını Namjoon'dan çekmemişti. Namjoon, kendine değil odaya girenlere bakıyordu. Yüzüne yayılan gülümseyişe karşılık vermek istiyordu ama gülümserken yanağında olan çukurlar yoktu. Karşısındaki Namjoon'du ama onun gibi kokmuyor, onun gibi gülümsemiyordu. Yine de onun gülümseyişini izlerken içinin burkulduğunu hissediyordu.
Bu acı nasıl geçecekti?
Annesi bir kez daha "Seokjin," dedi. Seokjin, hala tepkisizdi.
"Hyung," dediğini duydu Jimin'in. "Ne zaman bize döneceksin?"
Seokjin, ilk defa tepki vermiş yutkunmuştu ama hala gözlerini onlara çevirmemişti. Seokjin'in kulağına burun çekme sesleri doluyordu. Tek mahvolan kendi değildi, onlar da mahvolmuştu. Size dönmek istiyorum, diye içinden geçirdi Seokjin. Ama yapamıyorum.
"Namjoon hyung gibi sen de mi bizi bırakacaksın?" dedi Taehyung.
Seokjin, gözlerini sımsıkı yumdu. Namjoon'a sözü vardı ama bunları gerçekleştiremiyordu. Ne yaşayabiliyor ne de diğerlerinin yanında olabiliyordu.
"Hyung ne olur, seni de kaybetmek istemiyorum," dedi Hoseok.
Seokjin, dizlerinin üstüne kafasına koyup ağlamaya başladı. Günlerdir her fırsattan akan gözyaşları yeniden akmaya başlamıştı.
Keşke her şeyin farkında olsaydım, diye düşündü Seokjin. Belki Namjoon'u yaşatabilirdim. Belki bu durumda olmazdık.
Odanın içinde adım sesleri duydu, daha sonra yatağına birinin oturduğunu hissetti Seokjin. Kim olduğunu merak etmeyecek kadar acı içindeydi.
"Aylar önce Namjoon'u ilk gördüğümde aynı bu şekilde ağlıyordu," dedi Rosie.
Seokjin, Rosie'nin sesini duymayı beklemiyordu, fazlasıyla şaşırmış olsa da tepki vermemişti.
"Koridorda menajere sarılmış bir şekilde ağlıyordu. Tedavinin onu öldürme ihtimalini öğrenmişti."
Seokjin, susturmak istiyordu ama yine de susturmak adına bir şey yapmadı, ağlayarak dinlemeye devam ediyordu.
"Ama Namjoon, öleceği için ağlamıyordu. Onun tek korkusu sizi yalnız bırakmak olmuştu. O koridorda ağlarken dudaklarından dökülen kelimeler 'ben ölecek miyim' yerine 'ben onları yalnız mı bırakacağım' olmuştu."
"Neden anlatıyorsun bunları Rosie," dedi Seokjin, günler sonra ilk defa konuşmuştu.
"Seokjin, Namjoon'u yaşatamadığını düşündüğünü biliyorum ama yanlış düşünüyorsun. Ben o hastanede birçok hastaya o ilacı verildiğine, birçok hastanın mahvoluşuna şahit oldum. İlk ilaçtan ölenleri bile gördüm."
"Rosie, sus."
"Hiçbir hasta ikinci aşamaya geçememişti, Namjoon ikinci aşamanın ilacını alan ilk hasta oldu. Namjoon, en uzun süre dayanan kişiydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Scene | Namjin ✓
Fanfiction[ ANGST & Happy Ending ] Kim Namjoon'un tek çaresi; yaşaması için güç kaynağı olan kardeşlerini, gerçekten yaşamak için yarı yolda bırakmaktı. 30.03.2020 // 31.08.2020