#22: ❝ Yemin ❞

1.2K 102 113
                                    

-22.Bölüm-

Başınıza bir şey geldiğinde asla hazırlıklı olmazsınız. Her şeyin iyi gidişatına o kadar alışmış olursunuz ki kötü bir şeyin geleceğini düşünemezsiniz; bu ihtimal fazla uzak gelir size.

Aynı Bangtan'ın düşündüğü gibi.

Yeni albümleri için hazırlık yaptıkları sırada her şey karmakarışık bir hal almıştı. Her şey hazırdı, sadece tarihin belirlenmesi kalmıştı ama kader ne yeni albüme ne de yeni tura izin vermişti. Kim Namjoon'u mahvedecek hastalık ortaya çıkmıştı.

Aynalarla dolu pratik odasında biten müzikle nefes nefese yere oturduklarında Namjoon artık başının ağrısına katlanamaz hale gelmişti. Saatlerdir çalan müziğin sesi yüzünden olduğunu düşünüyordu, beynindeki kitleden habersiz. Verdikleri küçük dinlenme arasında çantasında getirdiği ağrı kesiciyi içti Namjoon. Ağrı kesiciler günlerdir süren bu ağrılara fayda etmiyordu ama Namjoon içmekten vazgeçmiyordu.

Verdikleri aranın bitimiyle yerlerini aldıklarında Namjoon'un başındaki ağrı beter bir hal almıştı. Müziğin ritmine uyamıyordu, sürekli bir şeyleri kaçırıyordu. Geride kalmasıyla müzik durmuş hepsi ona dönmüştü.

"Namjoon-ah, ne yapıyorsun," diye sordu Hoseok.

Namjoon, bakışlarının nasıl olduğunu bilmiyordu ama Hoseok'un ciddi yüzü değişmişti. Namjoon, başını tutup yere oturdu. "İyi değilim."

Hepsinin yüzünde endişe oluşurken Namjoon artık son noktaydı, ağrı etrafındaki sesleri kesmişti, hepsi birer uğultuya dönüşmüştü. Namjoon, dudaklarından hepsinin konuştuğunu görüyordu ama ne dediklerini anlayamıyordu. Namjoon'un başındaki eli yere düştü. Namjoon, şaşkınca eline bakarken gözlerinin odağını da kaybetti. Konuşmak için aralanan dudaklarından sadece bir soluk çıktı. Çocuklara doğru gözlerini kaldırdığı anda gözlerinin önüne bir karanlık inmiş, bedeni yere yığılmıştı. Sonrasında çığlıklar yükselmiş, sonrası bir karmaşa olmuştu.

Namjoon, damarlarından soğuk sıvı geçerken bunları düşünüyordu. Felaket diye adlandırdığı hastalık süreci böyle başlamıştı, şimdi bunları düşünmek kalbinde büyük bir boşluk yaratıyordu. Namjoon, hata yapmıştı; her şeyi gizlemek en büyük hatası olmuştu. Yine de bu hatasına rağmen Bangtan, Namjoon'dan vazgeçmemişti. Her zaman olduğu gibi yine yanındalardı.

Namjoon, gözleri kapalı bir şekilde uzanırken beyninde dönen düşüncelere rağmen tatlı bir yorgunluk üzerine çökmüştü, uykuyla uyanıklık arasında gidip geliyordu.

"Namjoon hyung, uyuyor," diyen Jungkook'un sesini duydu Namjoon. Uyumuyordu ama yine de gözleri kapalı bir şekilde kalmaya devam ediyordu. Mutfaktan gelen mırıltılara dikkat kesildi.

"Şu an iyi gözükse de vücudu hala yorgun, Namjoon kolay şeyler atlatmadı," dedi Hoseok.

"Namjoon hyung'un güçlü oluşuna hep hayran kalıyorum. O her şeyiyle örnek oluyor bize."

Namjoon, Jimin'in sözleriyle gözlerinin yandığını hissetti. Ağlamak istiyordu. Biliyordu ki Namjoon, onlarsız asla güçlü değildi, bu güçlü duruşu Bangtan sayesindeydi.

"Namjoon hyung, gerçekten çok güçlü. Onun çok acı çektiğini biliyorum, şimdi gözlerinin içini parıldadığını görmek fazlasıyla mutlu ediyor," dedi Taehyung.

"Gerçekten mutlu mu bazen emin olamıyorum," dedi Seokjin.

Namjoon, yutkundu. Seokjin'in içini gördüğü biliyordu ama şimdi onun kendi ağzından duymak daha kötü hissettirmişti.

The Last Scene | Namjin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin