4. Yıla Özel

134 22 55
                                    

Aslında 4. yıl 30 Mart'ta ama siz bunu erken gelen doğum günü hediyesi gibi düşünün :) 

İyi okumalar, aşklarım. 💜

.
.
.

Hava limanının dışına çıktığında Seokjin'in yüzüne soğuk bir rüzgar çarptı. Norveç kendisini soğuk bir rüzgarla karşılamıştı. İçini titreten soğukla kabanına sıkıca sarıldı.

O anda içinde heyecan olduğu gibi korku da vardı. Buraya gelirken nelerle karşılaşacağını, neler yaşayacağını bilerek gelmişti. Zor zamanlar onu bekliyordu. Sırf zor zamanlar yaşayacaklar diye Kore'de kalamazdı. Namjoon'un acı çektiğini bilirken yapamazdı. Eğer acı içinde olacaklarsa bunu tek başlarına değil de birlikte yaşamalılardı.

"Hoş geldin," dedi, Namjoon'un menajeri. Seokjin'in Norveç'e geleceğini öğrenince, hava limanında karşılamaya gelmişti.

"Hoş buldum, hyung."

Küçük valizini arabanın arkasını koyup, koltuklara yerleştiler. Her iki adam da sessizdi. Seokjin, beyninde dönüp duran düşünceler yüzünden sessizdi ama menajerin sessizliği korkutucuydu. Ne olduğunu sormaya korkuyordu, Seokjin. Eğer ortada kötü bir şey varsa bunu duymaya hazır değildi.

"Seni otele götüreyim. Duş al, dinlen. Öyle hastaneye geçeriz."

"Hayır, hyung. Direkt hastaneye geçelim." Karşısındaki adamın karşı çıkacağını anlayınca devam etti. "Namjoon'u çok özledim, hyung. Hiçbir otel yatağı, onun omzuna yaslanıp dinlenmek kadar dinlendiremez beni."

Birkaç hafta öncesi olsa duygularını bu kadar rahat ifade edemezdi Seokjin. Elindekileri kaybetme düşüncesi onu korkuturdu ama şimdi, kaybetmeyi düşündüğü şeylerin önemsiz olduğunu düşünüyordu. Her şeyi Namjoon'du. Onu kaybetmektense kendini kaybetmeyi yeğlerdi.

Seokjin'in sözleriyle menajerin gözleri doldu. Sertçe yutkundu, bir şey söylemeden arabayı çalıştırdı. Seokjin, bir terslik olduğundan emindi artık, onun böyle davranması normal bir şey değildi

"Hyung kötü bir şey mi oldu?"

"Hayır, olmadı."

Bu söyledikleri Seokjin'i ikna etmemişti. Bir şeyler olduğundan emindi.

"Seokjin, siz ikinizin bu kadar acı çekmesinin adil olmadığını düşünüyorum." Gözünden bir damla yaş süzüldü. "Mutluluğu en çok siz ikiniz hak ederken tüm bunlar---"

"Hyung," deyip buruk bir şekilde gülümsedi, Seokjin. "Biz birçok şeyin üstesinden geldik ve eminim bunların da üstesinden geleceğiz."

Sessizce kafa salladı menajer.

Araba büyük bir hastanenin önünde durduğunda Seokjin, binaya baktı. Namjoon oradaydı, belki de acı içindeydi, belki de yalnız hissediyordu. Seokjin, korksa da güçlü olmak zorundaydı; Namjoon için, gelecek güzel günleri için.

Namjoon'un odasının olduğu koridora girdiklerinde koridorda bir hareketlilik vardı. Belki de saatlerdir hissettiği korku bu yüzündendi; Namjoon'a kötü bir şey olmuştu. Seokjin, korkuyla "Hyung," fısıldadı.

"613"

Seokjin, titreyen bacaklarına rağmen hızla yürüdü. Titreyen elleriyle 613 nolu kapıyı açtı. Görmek istediği, gülerek onu karşılayan Namjoon'du ama oda bomboştu. Dağınık hastane yatağından başka bir şey yoktu. Beynine üşüşen onlarca düşünceye, kalbine saplanan acıya rağmen banyo olduğunu tahmin ettiği odaya girdi. İçerisi yine boştu. Namjoon'dan iz yoktu.

The Last Scene | Namjin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin