Namjoon'un finalde ölmesi, Seokjin'in Namjoon'un ardından acı çekişi hepimizin içinde bir yara haline gelmişti ve şimdi o yaranın sarılma vakti.
Peçeteleriniz umarım yanınızdadır. Çünkü bu bölüm bolca ağlayacağız.
Yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar. 💜
.
.
Özel, Alternatif 31. Bölüm: "Rengârenk Acılar"
Namjoon, pencereye vuran yağmur damlalarını izlerken dudakları burukça yukarı kıvrıldı. Bu an çok tanıdıktı onun için. Verdiği savaşın ilk gününde de yağmur kendisine eşlik etmişti ve bugün yenilgisini kabullenişine de yağmur eşlik ediyordu. Bunun bir tesadüften ibaret olduğunu düşünemiyordu, Namjoon. Bu kaderdi. Bu savaş nasıl başladıysa öyle bitecekti.
Hastane bahçesinde koşuşturan ya da bir yerlerde yağmurdan saklanan insanlara bakarken iç geçirdi. Her biri ne kadar şanslı olduğundan habersizdi. Namjoon, kabul etmeyi istemese de onun yaşamı pişmanlıklarla doluydu. Tüm bunlara rağmen geriye dönme şansı verecek olsalar o pişmanlıklarını düzeltir miydi, buna emin olamıyordu.
Odanın kapısı yavaşça açıldı. Namjoon, kimin geldiğine bakmak yerine pencereden dışarıyı izlemeye devam etti. Çünkü dönüp kimin geldiğine bakarsa yenilgisine doğru ilk adımı atacaktı. Bunu istemiyordu, Namjoon. Yenilgiye uğramış Namjoon olarak değil, Seokjin'in güçlü savaşçısı Namjoon olarak kalmak istiyordu.
"Namjoon-ah."
İlk annesinin ya da babasının sesini duymayı ümit etmişti ama ilk duyduğu ses Seokjin'e aitti. İstemsizce göz kapakları kapanırken direndiği gözyaşları da akmaya başladı. Seokjin'in sesi biraz sonra sebep olacağı yıkımı hatırlatmıştı.
Seokjin, Namjoon'un önünde eğilip, onun akan gözyaşlarını sildi. "Küçüğüm?"
Namjoon gözlerini açtığı anda gözleri birbirini buldu. Koca bir sızı kalbini sardı. Onu nasıl terk edecekti? Ruhu sonsuzluğa karıştığında Seokjin nasıl dayanacaktı?
Boğazına yerleşen düğümle yutkunup Seokjin'in elinin üstüne elini koydu Namjoon. Yalancı bir gülümse kondurdu yüzüne. Ağlamak yerine Seokjin'le son mutlu anları yaşamalıydı. "Korkma, hyung. Sesini duyunca seni çok özlediğimi fark ettim bu yüzden ağlıyorum."
Seokjin, o an Namjoon'un yalan söylediğini bile bile gülümsedi. "Ben de Namjoon. Ben de seni çok fazla özledim."
Namjoon, parmak uçlarını Seokjin'in yüzünde gezdirirken bunun son olmamasını her şeyden çok istiyordu. Son kez dokunmak, son kez seviyorum demek çok zordu. "Sen de ağladın değil mi? Hatta benden daha çok ağladın." Seokjin'in şiş gözlerini, gözaltlarındaki mor halkaları görmek içini sızlatmıştı. Bu halde olmasının sebebi kendisiydi. Eğer ölürse Seokjin'i daha beter hale getirecekti, biliyordu ama dayanacak gücü kalmamıştı. Bu kadar güçsüzken yaşamak için savaşamıyordu.
"İyi bir gece geçirdiğim söylenemez."
"Özür dilerim, hyung." Seokijn'in dudaklarını araladığında Namjoon, onun konuşmasına izin vermedi. Seokjin, konuşursa veda etmekten vazgeçerdi. "Seni mahvediyorum, her geçen gün parçalara ayırıyorum ama sen beni hala sevmeye devam ediyorsun. Ben senin sevgini hiçbir zaman hak etmedim."
"Namjoon, yapma."
"Beni sevme ne olur, benden nefret et. Benim hak ettiğim bu."
"Edemem, yemin ederim edemem. Ne senden vazgeçebilirim ne de seni sevmeyi bırakabilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Scene | Namjin ✓
Fanfic[ ANGST & Happy Ending ] Kim Namjoon'un tek çaresi; yaşaması için güç kaynağı olan kardeşlerini, gerçekten yaşamak için yarı yolda bırakmaktı. 30.03.2020 // 31.08.2020