-23.Bölüm-
Namjoon, kolları arasındaki Seokjin'in düzenli nefesini dinlerken içindeki mutluluğa karşın burukluk da taşıyordu. Birleşik elleri arasında parıldayan yüzükler mutluluğunun göstergesiydi, ama Namjoon, bu mutluluğun geçici olduğunu da biliyordu. İçindeki burukluğun önüne bu yüzden geçemiyordu. Sabahın olmasıyla bu tozpembe rüyalar bitecek, gri gerçeklere dönecekti. Namjoon buna hazır değildi. Hastaneye dönmek değildi korkusu, hissettiği korku vücudunun yeniden bitik hale düşmesiydi. Namjoon, bunları düşündükçe nefes alamaz hale geliyordu.
Namjoon, kollarındaki Seokjin'i kendinden ayırıp yavaşça yastığa yatırdı. Uyanmaması için verdiği tüm çabalarına rağmen Seokjin gözlerini açmıştı. "Namjoon," diye mırıldandı Seokjin, uykulu bir şekilde.
"Su içip geliyorum, hyung. Uyumaya devam et sen."
Seokjin, yarı kapalı gözleriyle Namjoon'a gülümsedi. "Çabuk gel."
Namjoon, gülümsedi. Bu hayalini kurduğu bir sahneydi. Mutfağa gitmek yerine yatağın kenarında durup uyumaya devam eden Seokjin'i izledi. O an gerçekten evli gibi hissetmişti. Burnunun sızladığını hissederken Seokjin'in saçlarından öptü. "Umarım, senden hiç gitmem."
Namjoon, sessizce mutfağa geçip su içti. Hareket ederken parmağında varlığını hissettiği yüzük hala tuhaf hissettiriyordu. Bangtan tarafından evlendirilmişti. Resmi değildi ama resmi olması kadar önemliydi Namjoon için. Tören anlarını hatırladıkça gülüyordu, onların varlığına her zaman minnettardı ama şimdi verdiği bu savaşta yanında olmaları bambaşkaydı onun için.
Mutfaktan çıkıp küçük odaya geçti Namjoon. Kapıyı yavaşça aralayıp içeriye baktı. Tek kişilik yatakta sıkışan Jimin ve Taehyung rahatsız bir uykudaydı. Namjoon onlara ilerleyip açılan üstlerini örttü. Yanı başında olduğu Taehyung'un saçlarından öptü.
Odadan çıkıp salona geçtiğinde koltuklarda uyuyan üçlüye izledi. Yoongi bir koltukta yatarken, diğer koltukta Hoseok vardı. Jungkook ise yerdeydi. Uyumadan önce Hoseok'un ayakucunda uyuduğunu görmüştü Namjoon.
Kafasını iki yana sallayıp ona doğru ilerledi. Yerde uyumasına içi el vermiyordu. Sessizce Jungkook'a seslenip uyandırmaya çalışsa da uyandıramamıştı. Namjoon pes edip yerin ısısını kontrol etti. Yer soğuk değildi. Yine de bir kez daha uyandırmaya çalıştı Namjoon. Jungkook sadece mırıldanmış, diğer tarafa dönüyordu. Namjoon pes edip içeriden getirdiği yorganı Jungkook'un üzerine örttü. Jungkook'un görünen tavşan dişlerine gülümsedi Namjoon. Bu görüntüyü görünce onun büyüdüğünü kabullenemiyordu. O hala Bangtan'ın bebeğiydi.
Namjoon, adımlarını Seokjin'le paylaştığı odaya doğru atmak yerine evin dışına attı. Üzerine montunu geçirip boynuna atkısını sardı. Dışarısı soğuktu ama Namjoon'un hava almaya ihtiyacı vardı. Dışarıdaki masaya oturup gökyüzüne baktı Namjoon. Gökyüzünü süsleyen ayı izlemek her zaman huzurlu hissettirmişti ama şimdi içindeki kasvet izin vermiyordu.
"Namjoon, ne yapıyorsun dışarıda?"
Namjoon'u daldığı düşüncelerden Hoseok'un sesi ayırdı. Hoseok, uykulu bir şekilde kendisine bakıyordu.
"Biraz hava almak istedim Hoseok."
"Dışarısı soğuk Namjoon, hasta olacaksın."
Ben zaten hastayım. "Birazdan içeri geçeceğim Hoseok," deyip gülümsedi Namjoon.
Hoseok, Namjoon'a cevap vermedi, gözlerini ovuşturup içeriye geçti. Namjoon, derin bir nefes verip gözlerini tekrar gökyüzüne çevirdi. O sırada kapı tekrar açıldı. Hoseok, üzerine mont giymiş, Namjoon'un yanına gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Scene | Namjin ✓
Fanfic[ ANGST & Happy Ending ] Kim Namjoon'un tek çaresi; yaşaması için güç kaynağı olan kardeşlerini, gerçekten yaşamak için yarı yolda bırakmaktı. 30.03.2020 // 31.08.2020