#11: ❝ Umut ❞

1.2K 116 92
                                    

Peçetelerinizi yanınıza alın.

-11.Bölüm-

Üç saniye. Sadece üç saniye... Her şeyin mahvolması için üç saniye yeterli olmuştu.

İki genç araba içinde şahit oldukları üç saniyenin bir kabus olmasını diliyordu ama bir kabus değildi, her şey gerçekti. Hepsi acı bir gerçekti.

Yoongi yanan yeşil ışığı, arkadan gelen korna sesini umursamadan emniyet kemerini çıkarıp arabadan indi. Ardında şoka giren Hoseok'u unutmuştu, şu an tek düşünebildiği üzerinden dumanlar yükselen arabanın içinden sağ çıkmalarıydı.

Arabaların arasında koşup üzerinden dumanlar yükselen arabaya yaklaştı. Onlara bir şey olma düşüncesi bile mahvederken şimdi kendi gözleriyle görmeye dayanabilir miydi bilmiyordu Yoongi.

Yüzünde sıcaklık hissettiğinde ağladığını fark etti. Elinin tersiyle gözyaşlarını sildi ama o sildikçe yenileri geliyordu. Ellerini kapıyı açmak için kaldırdı, elleri titriyordu. Dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini gökyüzüne kaldırdı. Şu an sakin olması gerekiyordu ama sakin olamıyordu.

Gözlerini gökyüzünden çekip titreyen elleriyle kapıyı açtı. Taehyung ve Jimin'in hava yastığıyla koltuk arasındaki yüzlerini görmüştü Yoongi.

"Taehyung-ah? Taehyung-ah beni duyuyor musun?" Taehyung cevap vermiyordu. Kalbini bir korku kaplamıştı. Gözyaşları fazlalaşırken parmaklarını Taehyung'un boynuna bastırdı. Bir nabız hissetmeye, yaşam belirtisine ihtiyacı vardı. Beklediği birkaç saniyede o kalp atışını hissetmişti. Taehyung yaşıyordu.

Ardında durduğunu hissettiği Hoseok'a döndü. Bu sefer gözyaşları mutluluktan dökülüyordu. "Yaşıyor, Hoseok. Taehyung yaşıyor."

Yoongi hızla diğer tarafa geçip Jimin'in kapısını açtı. Daha sakindi şimdi. Jimin'in nabzını da kontrol etti. "Lütfen Jimin-ah."

Yoongi hayatında belki de verdiği en rahat nefesi verdi.

Yaşıyorlardı.

Kalbindeki korku yerini umuda bırakmıştı, küçükleri yaşıyordu. Yoongi gülümserken Hoseok'un çığlığı kulağına doldu. Ona doğru döndüğünde arka kapının önünde elini ağzına kapatmış hıçkırarak ağladığını gördü. "Hoseok-ah?"

Hoseok kalçasının üstüne düştü, gözlerini Yoongi'ye kaldırdı. "Jungkook..."

Yoongi yutkundu. Hoseok'un yanına adımladığında kanlar içinde olan Jungkook'u görmüştü. Giydiği beyaz tişört kırmızıya dönmüş, yüzü de kanlar içindeydi. Yoongi o anda düşmemek için arabaya tutundu.

Jungkook, kanlar içinde yatan bir ölüyü andırıyordu.

Jungkook'un emniyet kemerini kendisi takmıştı, doğru taktığından da emindi Yoongi. Şimdi koltukta böyle kanlar içinde yatıyor olmasına anlam veremiyordu.

"Yoongi, Jungkook..."

Hoseok'un tamamlanmayan cümlesinden güç aldı Yoongi. Onun yaşadığını söylemeye, bunu kanıtlamaya ihtiyacı vardı. Titreyen parmaklarını Jungkook'un boynuna bastırdı. Parmaklarına kan bulaşmıştı ama umursamadı, tek istediği yaşıyor olmasıydı.

Dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kapattı. Tanrım lütfen, lütfen yaşıyor olsun.

Parmaklarının altında zayıf nabızı hissetti. Dudaklarından kısa bir gülüş kaçarken kendini yere bıraktı Yoongi.

Hoseok Yoongi'nin yere düşmesini yanlış anlamıştı, dizlerinin üzerinde adımlayıp Yoongi'ye ulaştı. Elleri Yoongi'nin omuzlarına çıkmış, onu sarsıyordu. "Lütfen yaşıyor de," Yanında olmasına rağmen bağırıyordu ama kelimelerinin kalbinde bıraktığı ağrıyla sesi kısılmaya başlamıştı, şimdi sesi fısıltıdan ibaretti. "Lütfen bana öldüğünü söyleme..."

The Last Scene | Namjin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin