-15.Bölüm-
Seokjin için o an zaman durdu. Ne hissedilir, ne yapılır bilmiyordu. Sadece kolları arasındaki gözleri kapalı sevdiğine bakıyordu. 'Kalbim yavaşlıyor' demişti. Ne demekti bu? Ne anlama geliyordu? Ölüm, ölüm olamazdı değil mi?
"Namjoon-ah? Namjoon-ah, bana bak." Namjoon'u sarsıyor olsa da Namjoon, tepki vermiyordu. Seokjin, inanmak istemiyordu. "Küçüğüm, hadi aç gözleri. Namjoon, bana bak!"
Hıçkırarak ağlıyordu, Seokjin. Onun öldüğüne inanmak istemiyordu ama inanmak istemese de az önce kendi şahit olmuştu. Günlerdir gördüğü kâbusu gerçek olmuştu, Namjoon kollarında son kez nefes almıştı.
"Yardım edin! Biri yardım etsin!"
Tüm bağırışlarına rağmen gelen kimse yoktu. Gözyaşları oluk oluk akıyordu, Namjoon'u bırakmadan yatağın yanındaki hemşireleri çağırmak için olan düğmeye bastı Seokjin. Defalarca, kırarcasına. Namjoon'u tekrar hayata döndürmeliydi.
"Biri yardıma gelsin! Ne olur, biri yardım etsin! Biri sesimi duysun!"
Seokjin, Namjoon'a sıkıca sarılıyor, onun kokusunu içine çekiyordu. Bu kokuyu son kez soluyor olmaktan korkuyordu, Seokjin. "Namjoon, gitme ne olur."
Seokjin, Namjoon'a sıkıca sarılmaya devam ederken odaya hemşireler girmişti.
"Bay Kim, beni anlıyor musunuz?"
"Namjoon... Onun kalbi durdu. O... öldü." Dudaklarından dökülen kelimeler kalbine iyi gelmemişti, ruhundaki derin yaraları kanatmıştı.
Hemşireler, Seokjin'in sözleriyle harekete geçti, ilk Seokjin'i Namjoon'dan ayırmaya çalıştılar. Seokjin izin vermiyordu. Bu sarılmanın son olmasından korkuyordu. Veda etmeye hazır değildi.
"Onu hayata döndürmemize izin verin, lütfen."
O an kendine geldi Seokjin. Namjoon'u hayata döndürecek insanlara engel oluyordu. Kollarını Namjoon'dan ayırdı. Küçüğünü yavaşça yere bıraktı.
O yaşamalıydı, onu yaşatmalıydılar.
Seokjin kenara çekildi, şimdi köşeye sinmiş onları izliyordu. Hemşireler bağırıyorlar, bir yandan da kalp masajı yapıyorlardı.
"Duyuyor musun beni Namjoon? Beni bırakamazsın, beni böyle terk edemezsin."
Acı çekiyordu, Seokjin. Ne zaman 'daha ne kadar mahvolabilirim' diye kendine sorduğunda, çok daha beterini yaşıyordu. Artık sormayı bırakmıştı, her defasında daha kötüsünü yaşamaya mahkûm olduğunu kabul etmişti.
Doktor odaya girdiğinde hemşirelerle konuşup, onların getirdiği elektroşok cihazını eline aldı. Cihazı Namjoon'un çıplak göğsüne götürecekken Seokjin'le göz göze gelmişti. Adam Seokjin'e bakıp hemşirelere talimat verdi. Yarım bildiği İngilizceyle ne dediğini anlamıştı Seokjin. "Onu dışarı çıkarın." Ama yapamazdı Seokjin. Namjoon'a her mücadelesinde yanında olacağının sözünü vermişti, bu şekilde yalnız bırakamazdı.
Hemşireler yanına gelip yerden kaldırdığında itiraz etti. "Bırakın beni, çıkmak istemiyorum." Tüm bu itirazları önemsizdi, kolundan tutulup oda içinde çekiştiriliyordu. Yanında olmak istediği küçüğünden ayırıyorlardı onu. Kolunu hemşirelerden kurtarmak istese de yapamamıştı. Güçsüzdü, onlara karşı gelemiyordu.
Seokjin'i koridora çıkardıklarında, daha fazla dayanamadı, yere çöktü. Hıçkırıkları tüm koridoru inletiyordu. İçinin acısı geçmiyordu. Kalbi parçalanmış gibiydi, acısı azalmıyor her saniye daha da fazlalaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Scene | Namjin ✓
Fanfic[ ANGST & Happy Ending ] Kim Namjoon'un tek çaresi; yaşaması için güç kaynağı olan kardeşlerini, gerçekten yaşamak için yarı yolda bırakmaktı. 30.03.2020 // 31.08.2020