-7.Bölüm-
Hikayedeki hastalık ve tedavi aşamaları tamamen hayal ürünüdür, gerçekle bir bağlantısı yoktur!
Namjoon'un Noveç'teki serüveni, hastalığın ilerleyip ilerlemediğini anlamak için birçok tetkik yapılmasıyla başlamıştı. Yapılan tetkikler, acı verici ve zordu ama Namjoon için en zoru, nefes almakta zorlandığı bir makinenin içine girip bir saate yakın beyninde dönen düşüncelerle baş başa kalmasıydı.
Şirket sayesinde iki hafta sonra çıkacak sonuçları iki günde çıkmıştı. Çıkan sonuçlara göre Namjoon'un beyninde günden güne büyüyen bir kitle vardı, Seoul'de başına giren ağrılar ve burnunun kanaması bu kitlenin büyümesi yüzündendi. Kitlenin ameliyatla alınması şarttı fakat kitlenin olduğu yer çok riskli bir bölgeydi. Seoul'deki doktorlar bu riskten bahsetmişlerdi. Norveç'teki doktorların bu riskli ameliyatı defalarca yaptıkları için Namjoon buraya kadar gelmişti ama geç kalınmıştı, kitle çok büyümüştü. Norveçli doktorlar bile bu riski alamıyordu. Eğer ameliyat yapılırsa kalıcı hafıza kaybı yaşanacaktı. Şimdi yapılacak tek tedavi, büyüyen kitlenin yok edilmesi için ilaç tedavisiydi.
Namjoon, damardan verilen ilacın yan etkilerini biliyordu. Doktora yan etkilerin ne zaman görüleceğini sorduğunda, vücudunun direnci güçlü olduğu için ilk ilacın yan etkisinin sonradan görüleceği cevabını almıştı. Namjoon, hiç etki etmemesini dilerdi ama bunun imkânsız olduğunu biliyordu, sadece dayanabileceğinin ötesinde zorluklarla karşılaşmamak için Tanrı'ya dua ediyordu.
Namjoon, tedavisinin dördüncü gecesinde eli yastıkla yanağı arasında, huzursuz bir uykuda olan Seokjin'i izliyordu. Seokjin, refakatçiler için ayrılan yatağı Namjoon'un yatağına yaklaştırmıştı, en ufak seste uyanıp Namjoon'u kontrol ediyordu; paranoyak bir hal almıştı.
Namjoon, ses çıkarmadan Seokjin'i izlemeye devam ederken gülümsedi. Kaşları çatık olsa da Namjoon için masum görünüyordu. Ne olursa olsun karşısındaki adama baktıkça kalbi hızlanıyordu. Bu hissettiklerinin bir sınırı yoktu.
Namjoon için, bu hastalığın kötü yönleri olduğu kadar iyi yönleri de vardı. Seokjin'le yok saymaya çalıştığı hisler şimdi açığa çıkmıştı, özgürce yaşanıyordu. Acılı bir sürecin içinde olsalar da, bu durumun Tanrı'nın bir hediyesi olarak düşünüyordu Namjoon.
Namjoon, esneyip gözlerini kapattı. Uyumak istemişti ama midesinde hareketlenmeler başlamıştı. Namjoon, gözlerini açıp histerik bir şekilde güldü.
Ertelenen süreç şimdi başlıyordu.
Namjoon, şiddetlenen hareketlenmelerle nefesini tutup hissettiği bulantıyı geçirmeye çalıştı. Nefesini tutmak faydasızdı. Bulantı bir kere başlamıştı ve gerisi gelmeden de geçmeyecekti. Namjoon'un ağzına sıvılar birikiyordu. Sıvıları yok etmek için defalarca yutkundu. O yutkundukça yenileri geliyordu. Sonsuz bir döngü gibiydi.
Bir sonraki aşama kusmaydı.
Namjoon, sessizce yatağından kalktı. Odanın içinde bulunan banyoya giderken midesinden yükselen sıcaklığı hissetmişti. Hızlıca banyoya girmiş, ışığı bile yakmadan klozetin önüne diz çökmüştü. Gündüz Seokjin'le birlikte yediği yemekler acı bir şekilde midesinden çıkıyordu.
Seokjin, duyduğu sesle irkilerek uyandı. Yattığı yerden doğrulmuş, gözleri Namjoon'un yatağını bulmuştu. "Namjoon," derken banyodan gelen sesi duydu. Hızla yattığı yerden kalkıp banyoya koştu. Işığı açtığında iki büklüm olup kusan Namjoon'la karşılaşmıştı. Seokjin, ellerinin buz kestiğini, kalbinin kasıldığını hissetti. Gördüğü görüntüyle dağılmıştı. Boğazında koca bir yumru hissediyordu. Yutkunup Namjoon'un yanına diz çöktü, sırtını sıvazlamaya başladı. Elinden gelecek tek şey buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Scene | Namjin ✓
Fanfiction[ ANGST & Happy Ending ] Kim Namjoon'un tek çaresi; yaşaması için güç kaynağı olan kardeşlerini, gerçekten yaşamak için yarı yolda bırakmaktı. 30.03.2020 // 31.08.2020