-17.Bölüm-
Seokjin, yine aynı yerde aynı duvara bakıyordu. Namjoon'un krizinin üzerinden birkaç gün geçmişti ve kimse Seokjin'i oradan ayrılmaya ikna edememişti. Seokjin, zihninde dönen ihtimallerle hayattan bağını kesmiş gibiydi; ruhsuz bir şekilde aynı yerde oturmaya devam ediyordu. Boş bakışlarının altında kimsenin göremediği çok şey vardı. Seokjin, menajerin özür dileyişini düşünüyordu. Ses tonunu hala kulaklarındaydı, istemese de zihninde o an tekrarlanıp duruyordu. Özrün ne anlama geldiğini de biliyordu, belki de bu yüzden bu kadar acı çekiyordu, Seokjin ama bunu kabul edemezdi. Namjoon'un onu bırakmayacaktı.Seokjin, savaşçı küçüğüne inanıyordu, o iyi olacaktı.
Rosie, yanına oturup "Seokjin," dediğinde Seokjin tepki vermedi, Rosie tepki vermemesiyle omzuna dokunmuştu. Seokjin o an yerinde sıçramıştı. Rosie'nin ne geldiğini hissetmişti ne de kendisine seslendiğini duymuştu. Etrafına dikkat etmeyecek kadar dalmıştı.
İfadesizce ona bakarken Rosie elindeki kahve bardağını uzattı. "Senin için aldım."
Seokjinin bakışları ifadesizlikten yorgunluğa dönmüştü. Sesi de ifadesi kadar yorgundu. "İstemiyorum, Rosie."
"Seokjin, ne uyuyorsun ne bir şey yiyorsun sana bir şey olacak diye korkuyorum."
Seokjin, kafasını duvara yasladı, gözlerini kapadı. "Namjoon içeride mücadele verirken içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor, ne yemek ne de uyku hepsi önemsiz geliyor."
"Seokjin, Namjoon seni böyle görse eminim kavga ederdi."
Seokjin, buruk bir şekilde gülümsedi. Gerçekten yapacağını biliyordu; uyumadığı zamanlarda kendi durumunu unutup Seokjin'le kavga ediyordu. Şimdiki halini görse aynı kavgaların yaşanacağını biliyordu. Seokjin, o kavgaları bile özlemişti. O anda burnu sızlamaya başlamıştı Sadece birkaç gün olmasına rağmen Namjoon'u çok özlemişti.
"Onun her zaman yanında olacağını, ona destek vereceğini söylemiştin. Kendini bu denli güçsüz duruma düşürürken nasıl destek olacaksın?"
Seokjin, kafasını Rosie'ye doğru çevirdi. Genç kızın haklı olduğunu biliyordu ama yapamıyordu, düşündüğü kadar güçlü değildi; kendini toparlayamıyordu. Güçlü duruşu Namjoon'la birlikte yerle bir olmuştu.
Rosie, elindeki bardağı bir kez daha uzattı, "Sana yemek yediremeyeceğimi biliyorum o yüzden lütfen bunu iç." Seokjin sadece bakarken "Namjoon için," diye ekledi.
Seokjin, yutkundu. Rosie'nin elinden bardağı alırken "Namjoon için," diye tekrarladı.
Kahveden bir yudum aldı, şekerli olan kahve güçsüz düşen bedenine enerji veriyordu.
"Şirket Namjoon'un hastalığını açıkladı."
Seokjin, dudaklarına götürdüğü kahveyle durdu. Şaşkınca Rosie'ye döndü.
"Bu sabah tüm her şeyi uzun bir yazı paylaşarak anlatmışlar. Namjoon'un hastalığını gizlemek istediği için açıklamadıklarını, hastalığın detaylarını, senin Namjoon'a destek olmak için burada olduğunu tüm her şeyi açıklamışlar ama en kötüsü, hastalığı yeni öğrenenlerin Namjoon'un şu an yoğun bakımda olduğunu da öğrenmeleri."
"Yoğun bakımda olduğunu da mı açıklamışlar?"
"Evet, tüm her şeyi. Gizlediğiniz ne varsa tüm herkes biliyor şimdi."
Seokjin, sessiz kaldı. İyi mi yoksa kötü mü olduğunu bilmiyordu. Namjoon'un söylediği yalanların ağırlığını taşıdığını biliyordu ama şimdi herkesin iyileşmesini beklediğini bilerek daha kötü olmasından korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Scene | Namjin ✓
Fanfiction[ ANGST & Happy Ending ] Kim Namjoon'un tek çaresi; yaşaması için güç kaynağı olan kardeşlerini, gerçekten yaşamak için yarı yolda bırakmaktı. 30.03.2020 // 31.08.2020