Satır aralarına düşüncelerinizi bırakmayı unutmayın.
Sizi seviyorum. 💜-6.Bölüm-
Hayat adil değildi, hiçbir zaman olmamıştı. Diğerlerine olduğu gibi Namjoon ve Seokjin için de hiçbir zaman adil oynamamıştı oyunlarını. İki genç adam, sadece birbirlerini sevmişken hayatları zehir olmuştu. İlk önce aile gibi gördükleri şirketten almışlardı yaralarını, daha sonra ise gerçek ailelerinden. İki genç adamın birbirlerine duydukları sevgi kabul edilmemişti, öz aileleri tarafından bile kabul edilmemişlerdi. Çünkü yasak olandı onlarınki, olmaması gerekendi. İki genç de kabullenmişti bu durumu, içlerine gömmüşlerdi aşklarını. Ta ki Namjoon'un hastalığına kadar. Her şey bir anda tepetaklak olmuştu, gömdükleri hisler eskisinden de güçlü bir şekilde açığa çıkmıştı.
Seokjin, Namjoon'a Norveç'e gelmeyeceği, tedavi sürecinde Seoul'de onu bekliyor olacağı sözünü vermişti ama o an sözü verirken bile tutamayacağını biliyordu. Canının bir parçası hastalıkla mücadele ederken Seoul'de öylece bekleyemezdi.
Seokjin, Bang Si Hyuk'tan Namjoon'un yerini öğrenmişti ama Seokjin'in o gün Norveç'e gitmesine izin vermemişti. Burada yapacağı birtakım işler olduğunu, onları yaptıktan sonra gidebileceğini söylemişti. Seokjin, istemese de kabul etmişti, daha çok kabul etmek zorunda bırakılmıştı. Günler sonra Bang Si Hyuk'un istekleri bitmiş Seokjin özgür kalmıştı. Seokjin, Norveç'e gitmek için bilet almıştı.
Şimdi ise Bangtan üyeleri olarak, Seokjin'in Kore'deki son gecesi şerefine içki partisi yapıyorlardı. Hiçbiri dile getirmese de eğlenceden ziyade daha çok içlerindeki acıyı bastırmak için içiyorlardı.
"Hyung," dedi Jungkook. Ağzından dökülen kelimeler peltekti. Jungkook, sarhoş olmuştu. "Norveç'e gittiğin zaman Namjoon hyunga iyi bak, onu sevdiğini hissettir olur mu? Biz hissettirmedik o yüzden bu hale geldik."
"Jungkook..."
"Biliyorum, Namjoon hyung tamamen bırakmadı bizi ama onun yanında olabilmiş olsaydık bunları yaşamazdık, gitmesine de gerek kalmazdı. Onun bizim yanımızda olduğu kadar, biz onun yanında olamadık. Onu yalnız bıraktık."
Jungkook, hıçkırarak ağlıyordu. Jimin onu sakinleştirmeyi çalışsa da olmuyordu. Jungkook, sakinleşmiyor, ağlamaya devam ediyordu.
"Jimin, onu içeri götür," dedi Yoongi.
Jimin, Jungkook'u tutup kaldırmak istese de Jungkook izin vermedi. "İstemiyorum, yanınızdan ayrılmayacağım. Namjoon hyungu yalnız bıraktım, sizi de yalnız bırakmak istemiyorum. Sizin de böyle uzaklaşmanıza dayanamam."
Odadaki herkes öylece kalakalmıştı. Karşılarındaki umut dolu genç, şimdi paramparça bir haldeydi. Günlerdir Jungkook'un her şeyi olgunlukla karşıladığını düşünüyorlardı ama Jungkook, tüm hislerini gizliyordu. İçten içe acı çekiyordu.
Hoseok, elindeki bardağı kafasına dikip, ıslanan gözlerini sildi. Jungkook'u dinlerken ona hak vermişti. Hiçbir zaman Namjoon'un yanında olamamışlardı. "Jungkook, bizi yalnız bırakmıyorsun, hiçbir zaman da bırakmayacağını biliyorum, hadi şimdi odana geç biraz uyu."
"Hyung, canım çok acıyor."
"Geçecek, söz veriyorum hepsi geçecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Scene | Namjin ✓
Fanfiction[ ANGST & Happy Ending ] Kim Namjoon'un tek çaresi; yaşaması için güç kaynağı olan kardeşlerini, gerçekten yaşamak için yarı yolda bırakmaktı. 30.03.2020 // 31.08.2020