Arda elleriyle gözlerimi sildi.
Servis bizi okula bırakmıştı. Sınıftan ceketimi alıp ev yoluna koyuldum. Peşimden gelen Arda bana neden kavga ettiğimizi soruyordu.
"Bak, geçen sene çok yakın arkadaştık Hazal'la. Her yere beraber giderdik birbirimize destek olurduk. Sonra.."
"Sonra kavga ettik. Basit küçük bir sebepten. Tamamen onun kıskançlığından kaynaklıydı. Umursamadım. Git gide sorunlar büyüdü. Kuyumu kazmaya başlamış. Irmak, Eylül, Duru uzaktan tanıdığımız kızlardı. Onlar benim yanımda durunca ya da herhangi bir sohbette benim haklı olduğumu söyleyince. Onları takımdan hatta okuldan attırmaya çalıştı, sevgilileriyle arasını bozdu. Birkaç şey onun üzerine kalsada çok büyük bir kısmı bana iftira attı."
Derin bir iç çektim. Devam ettim.
"Sonra daha fazla onun yaptıkları ortaya çıkmasın diye burslularla normaller arasında kavga çıkardı. Irmak, Eylül ve bir şeyler yapıp üstüme suç attığı insanlar genelde burssuz, yani onun tarafındalar. O yüzden olay daha fazla büyümedi ama benim üzerime kaldı."
"Gerçekleri ortaya çıkarmadın mı? Ya da birilerine anlatmadın mı?"dedi Arda.
"İlk defa olayı böyle anlatıyorum, çok arkadaşım yoktu. Hazalla birlikte kimse kalmadı. Uzun zaman sonra seninle konuştum okuldan sadece. Irmağa gerçekleri anlattım beni destekledi ama okul ikiye bölündüğü için fazla sesini çıkartmıyor. Kimse."
"Ada, sen iyi birisin yani henüz tanışalı çok olmadı ama dediğim gibi sıcak kanlısın. Hazal'ı tanımıyorum. Anlattıklarına görede haklısın. Boşuna üzülmene gerek yok."
Burnumu çektim ve tebessüm ettim.
"Teşekkür ederim yani senide böyle maruz bıraktık saçmalıklarımıza."
Gülümsedi.
'Sorun yok ya bazen böyle şeyler olur yani.."
"Senin evin bu taraflarda mı? Senide peşimden sürüklüyorum böyle.."
Yürümeye devam ediyorduk.
"Komşu sayılırız ya, bizde parkın karşısındaki binada oturuyoruz. Bir kaç yıl oldu taşınalı."
"Komşu olduğumuzu nereden anladın."
dedim. Gülümsedi."Bazen pencereden dışarı baktığımda ya terasta oluyorsun ya da aşağıdaki parkta."
Duyduklarım beni biraz şaşırtmıştı.
"Seni hiç görmemiş olmam şaşırtıcı."
"Sabah geç uyanıyorum çoğunlukla. Genelde eve geç saatlerde giriyorum antrenmanlardan falan vakit olmuyor sokağa çıkmaya. Hafta sonuda antrenman var. Bir Arda Güler kolay yetişmiyor." dedi sevimli ve sitemli bir şekilde.
"Ama olmaz Arda bey, madem komşuyuz bir kahvenizi içmem şart yani ona göre bir boşluk yaratın bana."
Gülüştük, konuştuk falan derken eve varmıştık.
"Yarın sabah okula birlikte gidelim mi?" dedi hiçte utangaç olmayan bir ifadeyle. Düşünmeye gerek yoktu.
"Olur gidelim, ama geç kalırsak ders edebiyat ona göre."
"Yani, edebiyatsa ne olmuş." diye sordu meraklı ifadelerini bana çevirerek.
"Sen yeni çocuksun, unutmuşum pardon.." dedim gülerek dalga geçtiğimin farkındaydı. Devam ettim.
"Edebiyat öğretmeni okuldaki en dakik ve en kuralcı öğretmen. Vallahi iik haftadan diline düşersin."
"Hiç niyetim yok öyle dillere düşmeyede.. Sen benim uykucu olduğumu mu ima ettin."