40

828 52 11
                                        

Arda'yla birlikte arabaya bindiğimde bunun planlanmış bir adım olduğunu anlamak zor olmadı. Elifle birlikte planlanmıştı. Elif beni arabasız yollamış sonrada Arda'yı organize etmişti. Onların bu uğraşlarını taktir etmiştim. Bu yüzden bozmayacaktım. 

Geniş çantamı açıp karıştırmaya başladım. Elime gelen ilk şey bir taraktı. Dalgalı saçlarımı biraz şekillendirip tarağı kucağıma bıraktım. Elime aradığım makyaj çantam sonunda geldiğinde çantamı ayaklarımın yanına itekleyip makyaj çantamı kucağıma koydum.

Yeni bir makyaj yapmayacaktım. Sadece tazeleyecektim. Göz altılarıma koyduğum minik kapatıcıları beklettim ve çantamdan maskaramı çıkarttım. Kirpiklerime tek tek ayırıp maskaramı tazeledikten sonra kapatıcıyı dağıttım. Bir fırça ve allığımı çıkartıp dudaklarımı büzüştürerek allığıda sürdüm. 

Kırmızı ışıkta durduğumuzda Arda bana bakıyordu. Bense işime devam ettim. O an farketmiştim ki onun üzerinde benimkiyle uyumlu giysiler vardı. Benim üzerimde dizlerimin biraz üstünde önü kısa arkası yerlerde sürünecek kadar uzun mavi ve turkuaz renkli bir etek vardı.  Eteğin üstüne aynı renklerde ve zaten takım olarak aldığım derin v yakalı biraz bol bir crop vardı. Ayağımda ise kahverengi kovboy botları tercih etmiştim. Arda ise yeşil bir gömlekle beyaz pantolon giymişti. 

Aldırış etmeden son adım olarak parlak lip glossumu çıkarttım ve dudaklarımda gezdirdiğim fırçasını birkaç kez şişenin içine batırıp çıkarttım. Bunu bana Arda hediye olarak almıştı. O kadar çok bayıla bayıla kullanıyordum ki neredeyse bitmişti. Arda elimde onun aldığı hediyeyi görmesiyle sırıtmıştı. Bense bir an olsun onunla aynı arabanın içinde bulunduğumu unutmuştum.

Çantamı toparladığımda telefonumu elime aldım ve hiçbir şey olmamış gibi telefonumla ilgileniyordum. 

"Nerenye gittiğimizi sormayacak mısın?" dedi.

"Bilmem gidiyoruzdur işte bir yerlere." dediğimde yüzündeki gülümser ifadeden eser yoktu. Çünkü ben eskiden meraklı, sürekli soru soran bir insandım ve bunu en iyi o biliyordu. Ama o beni kendi elleriyle yok etmişti.

"Hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaksın?" dedi.

"Fazla ciddiye alınmış her mesele boynuma dolanan bir ip haline geldiğinden beri öyle davranıyorum zaten." dedim.

"Bizim ilişkimizde mi buna dahil?" diye sordu.

"Dahil-di. Artık değil. İlişkimiz diye bir şey yok. Boynuma urgan gibi dolanan ipler yok. Sen yoksun, biz diye bir şey yok." dedim.

"O zaman şu ana neden karşı çıkmıyorsun? Neden arabadan inmek için 40 takla atmıyorsun?" dedi.

"Birincisi karşı çıkmam hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Sen yine beni sürüklemek istediğin yere sürükleyeceksin. Ayrıca neyi bu kadar çok planladın ve bunun için senden etiyle, kemiğiyle nefret eden Elif'i yola getirdin merak ediyorum doğrusu. Ve son olarak, bildiğin veya bilmediğin üzre ben öğrenciyim ve akşam yemeğini kitleyecek birileri her zaman caziptir." dediğimde sonuncu gerekçemi söylerken biraz gülümseyerek konuşmuştum. 

Onu güldürmeyi başardığımda içime sular serpilmişti çünkü bazı geceler ona ettiğim lafları düşünmekten uyuyamıyordum.

"İstersen şuan geri dönebiliriz. Gelmek istemiyorsan, eve gitmek istiyorsan yoldan yiyecek bir şeyler alırız ve seni eve bırakırım." dedi.

"Hayır seninle Elif'le bir olup planladığın yemeği yiyeceğim ve sonrada gidip ondan hesap soracağım." dedim.

"Zekanı küçümsemEk benim hatamdı. Bir dahakine daha dikkatli çalışacağım." dediğinde çıkıştım. "Bir dahaki?" dedim sorar gibi.

Arda Güler | FanFicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin