Maç başlamıştı. Ayağımı düşünmemeye çalışıyordum. Odağım yarımdı.
Anlık bir şeydi. Smaç basmaya kalktığımda sayıyı alsamda ayağımda bir şeyler kopmuştu sanki.
Koç hemen oyunu durdurdu. Kenara geçip oturduğumda gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. İç sesim Hazal'a öyle küfürler ediyordu ki yerimde duramayacak kadar sinirlenmiştim.
Kalkıp tuvalete gitmeye karar vermiştim.
Ayağımın üstüne basamıyordum. Göz yaşlarımı durduramıyordum.
Ya tüm rüya, istekler, hayaller burada takımın yenilmesiyle bitecekti ya da bu maçtan kazanarak çıksak bile sakatlığım yüzünden zaferlerin devamlılığı gelmeyecekti.
Ağlamaktan gözümün önünü göremez hale gelmiştim. Yüzümü yıkadım, sakinleşmeye çalıştım.
Sahaya geri döndüğümde çantamdan çıkardığım birkaç malzemeyle aşilime masaj yaptım. Sardım ve daha iyi hissetiğimden emin olduğumda beni geri oyuna alması için yalvarmam gerekiyordu.
"Koç, beni oyuna al."
"Sakatlandın, Ada. Çok daha kötü olursun."
"Koç, kaptan oyundan düşmez dedin bana."
"Ada tek bir ters hareketinde iyileşmesi çok zaman alacak sakatlıklara yol açabilirsin."
"Koç, kariyerini düşün, alacağımız kupayı, finali düşün. Fenerbahçe'ye hizmet ediyoruz hepimiz. Her şeyden önce Fenerbahçe'yi düşün. Rakip çok güçlü. Elif ve Pelin tek başına halledemez. Yenilirsek gruptan çıkmamız zorlaşır."
Bana hak veren koç beni oyuna almıştı.
Set çekişmeli ilerlemişti. Elif ve Pelin oyunu bırakmamışlardı fakat birkaç sayı gerideydik.Önce seti sonra güç bela maçı kazanmıştık. Hiç halim yoktu. Yürüyemiyordum.
Soyunma odasında zar zor üzerimi değiştirdikten sonra soyunma odasında kalan yine Hazal'dı.
"Ada ben özür dilerim, böyle olacağını bilemiyordum." dedi. Bu kızın aklının olduğundan şüphe ediyordum.
"Ne özürü gerizekalı. Zar zor çıktık gruptan farkında mısın? Sonraki maçlar için oynayabilmem bile mümkün değil. Her şeyi mahvetmeye sürükledikten sonra birileri engelleyince hiçbir şey olmamış gibi özür dileyemezsin."
"İki insanlık yapalım dedik."
"Ne anlatıyorsun hala sen ya? Dalga geçer gibi bana. İçini bilmesem inanacağım." dedim. Canım acıya acıya çıktım, gittim.
Okula döndüğümüzde herkesin gerisinde kalmıştım yavaş yavaş yürüyordum.
İçeri girenleri görenler dışarı çıkıyordu. Irmak ve Efe'de onlara dahildi. Beni görmeleri üzerine koşarak geldiler.
"Ada kızım ne bu halin?" Dedi Efe.
"Yürüyemiyorsun haline bak nasıl oldu bu?" dedi korkmuş yüz ifadesiyle yüzüme bakan Irmak.
"Yok bir şeyim ya eve gideceğim. Önemli bir ders var mıydı bugün?"dedim.
"Gel böyle ayakta durma sınıfa çıkalım. Bakarız ona göre."
Sınıfa çıkıp yerime oturduğumda Arda yoktu.
Zil çaldığında geldi ve beni görmesiyle hızlandı.
"Ada'm kazanmışsınız. Tebrik ederim." dedi.
"Teşekkür ederim. Zor oldu ama hallettik." dedim. Yanıma oturdu.