Efe ve Irmağın öpüşmesini görmemiş gibi yapmaya çalışsakta neredeyse yarım saat kadar ikiside kızarıp yüzümüze bakamadılar.
"Ya tamam, olmayacak böyle. Seviyorsunuz işte birbirinizi utanmayın." dedim.
"Senin ben canını yiyeyim. Ne güzel konuştun." dedi Efe.
"Utanmayın abi, özelliklede bizden." diye ekledi Arda.
"Neyse tamam dağıt taşları başlayalım." dedim ve oyuna başladık.
Kahkahalarla, şamata ve şakalarla geçen gecemiz benim için uykumun gelmesiyle son bulmuştu.
Yatağın içine girip kıvrıldım ve gözlerimi kapadım.
Biraz geçtiğine emin olduğumda kapının kapanma sesi gelmişti.
"Ada uyudun mu?" diye soruyordu. Arda'ya aitti.
"Uyuyorum ne oldu?."
"Efe ve Irmak sizin odanıza geçtiler şimdi."
"Aleyna'ya sinir oluyorum. Aptal kız." dedim içimdrn gelmişti.
"Sevgilim uykunda bile o kadar güzelsin ki." dedi Arda.
"Uyumama rağmen şuan beni nasıl büyüleyebiliyorsun?"
Kıkırdadı.
"Yanıma gelmen için lütuf, davet ister mizin aşk bahçem?" dedim.
"İstemem güzelim geldim." dedi ve yatağa girdi yanıma doğru yanaştı ve elini belime sarıp beni kendine çekti.
"Şuracıkta ölsem dünyanın en mutlu insanı olarak ölürdüm." dedim.
"Kimse ölmüyor, sana ihtiyacım var."
Gözlerimi açtığımda hava güneşliydi.
Arda hareketlenmemle gözlerini araladı.
"Günaydın güzelim." dedi uykulu çıkan sesiyle.
"Günaydın sevgilim." dedim.
Sarıldık ve gözlerimiz açık uzanıyorduk.
"Bugün gezeceğiz sonrada antrenman yapacağız değil mi?" diye sordum.
"Evet sevgilim hadi kalkalım." dedi ve kalktık.
Kahvaltıya inmek için hazırlandığımızda kapıdan çıktık.
Aleyna kapının önünde dikiliyordu.
"Ne derdin var kızım senin bizle? Arda benim sevgilim. Benim olana yaklaşma bile."
"Öyle mi dersin? Senin olabilir bu önemsiz. Uzun vadede senin kalabilecek mi?"
"Benim olmayı bıraktığı an herkesin olabilir. Ama şuan benimle birlikte ve bundan çok daha mutlu."
"Zaman gösterecek Ada. Ama durmayacağım. Çünkü istediğimi hep alırım." dedi ve arkasına bakmadan uzaklaştı.
Tehtit vari konuşmalardan çok sıkılmıştım artık.
Kahvaltıya indiğimizde stresimi çaktırmamaya çalışıyordum.
Aleyna beni durduk yere strese sokmuştu.
Eğlenceli ve mutlu geçen saatler günlere bağlanmıştı.
Sadece 2 maçımız kalmıştı.
Şimdi ise otelin spor salonunda son ses müzikle antrenman yapıyorduk.
"Çok yoruldum valla sormayın." diye bağıran Eylül ağırlıkların yanına uzanmıştı.
"Asıl ben. Havuza gidelim kızlar." dedim.