Ada'dan
Kapının alacaklı gibi çalınmasıyla korktum.
"İstersen ben açayım." dedi Arda korktuğumu hissederek.
"Hayır dur ben bakarım." dedim.
Korkak adımlarımla kapı koluna uzanan elim dizlerim gibi titriyordu.
Kapı açıldığında karşımda hiç görmeyi beklemediğim biriyle karşılaştım.
İçimde bir şey alev almıştı adeta.
"Özlediğin insanın yanına gelmeyişine kırılırsın. Kırıla kırıla içinde bir öfke parçası oluşur, içinde bastıramadığın özlem büyüdükçe nefrete dönüşür." Abimin sözleri kulağımda yankılanıyordu.
Küçükken çok hastalandığım bir günde annem gelsin diye ağladığımda bana onu tekrar gördüğümde hiçbir şey hissetmemem için onu özlemememi söyler dururdu.
Kapının ardındaki kişi Annemden başkası değildi.
"Aslı?" dedim. Annesiz büyüyenler böyle yapardı. Kimseye ihtiyacı olmadığına herkesi inandırır sonra kollarını açan herkese sarılırlardı. Dün akşam Arda'nın annesine sarıldığım gibi.
"Nerde o adam? Baban nerde?" Yurtdışında değil mi? Yalnız yaşıyorsun sen. Hadi gidiyoruz. Topla eşyalarını."
Şaşkındım. Dünyanın en mutsuz insanı böyle olunuyordu işte. Güzel olan her şeyin içine teker teker edilmesiyle.
"Neyden bahsediyorsun sen ya? Ne gelmesi ne götürmesi ne anlatıyorsun sen? Neyimsin ki sen benim?"
"Annenim. Topla eşyalarını."
"Ne annesi ya? 10 sene önce arkana bile bakmadan terk edip gittiğin kızından fazlası değilim. Bilmeni isterim ki o kız o günden sonra annesiz büyüdü. Bir süreden sonra kimsesizdi. Artık kimseye ihtiyacı yok."
Sırtımı dikleştirdim.
"Gelimiyor musun?"
"Gelmiyorum. Burası benim evim. Ailemden bana kalan uzakta olan babam, arada gördüğüm abim ve varlığı hiçbir düzeni değiştirmeyecek olan sen. Bir daha buraya gelme kimseyide gönderme." dedim.
Kapıyı kapattığım gibi dizlerimin bağı çözülmüştü. Olduğum yere çöktüğümde gözlerimi kapatmadan önce gördüğüm son şey Arda'nın yanıma geldiğiydi.
"Ada iyi misin?" Beni kucakladı ve koltuğa oturttu. Yanıma oturdu.
"Her şeyi duydun. Artık tüm sırlarımı biliyorsun. Yalnız yaşadığımı falan." dedim. Ağlamaya başlamıştım.
"Duymamış gibi yapabilirim zaten bende çok isterdim yalnız yaşamak." dedi.
"Özür dilerim, çok özür dilerim Arda. Belki de ömrün boyunca hayal ettiğin günün akşamını rezil ettim. İstersen gidebilirsin. Anlarım."
"Ada ne saçmalıyorsun ya? Öpüştük az önce farkında mısın? Ayrıca sen iyi olana kadar gitmiyorum." dedi.
"Utandım sen öyle diyince şimdi. Daha önce kimseyle öpüşmemiştim." dedim ve kıkırdadım.
Beni kendine çekti sarılır gibi durduk. Salya sümük olmama rağmen yanımdan gitmiyordu.
"Konuşabiliriz her zaman. Anlatabilirsin." dedi.
İç çektim. O ayaklarını uzattı. Bende dizlerine kafamı koydum.
"Ben küçüktüm. Efe vardı babamla babası aynı üniversite menzunuydu. Yakın arkadaşlardı. Hep onunla vakit geçirirdik. Bir gün Efe onlarda kalmam için ısrar etsede eve dönmek istemiştim. Eve döndüğümde her yer savaş alanı gibiydi. Abim. Beni içeri girdiğim gibi odasına götürdü. 'Nasılsın Adacığım?' diye sordu. Az önce gördüklerimi unutturmak ister gibi."