Bu bölüm @remKlocu 'ya ithafen yazılmıştır. Yanımda her zaman desteğini esirgemediğin için sana minnettarım. Bölüm sana benden ufak bir hediye, beğenmen dileğiyle.
Ne diyeceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Bir şeytana ne diyebilirdiniz size iltifat ederken? Siz ne derdiniz bilemiyorum ama ben dudaklarımı bile kıpırdatamadım, resmen dilim tutuldu.
''İnsanlar böyle şeyleri seviyorlar sanıyordum, yer yüzünde herkes böyle iltifatlar ediyor.'' Diye mırıldandı dudaklarını birbirine bastırmadan tam beş saniye önce.
Ben yine cevapsız şekilde yüzüne bakarken burukça gülümsedi, neden dudaklarımı kıpırdatamadığım hakkında ise hiçbir fikrim yoktu. Konuşma isteği içimde fink atıyordu ama gelin görün ki dudaklarım mühürlenmiş gibiydi.
''Daha fazla üşüme, gidelim mi?'' Kalkıp elini bana uzattığında gözlerim gözlerinden uzattığı eline kaydı. Aptal gibiydim, bu az bile kalır aptalın önde gideniydim.
Dudaklarımı ısırarak uzattığı eli tuttum ve beni nazikçe kaldırmasına izin verdim. Defter hala diğer elimdeydi, yavaşça yürümeye başladığımızda gözüm etrafta arabasını aradı. Bu kadar hızlı gelmesini arabayla gelmesine yormuştum ama görünen o ki Semum gibi o da ortadan kaybolarak gelmeyi tercih etmişti.
''Geldiğimde burada iblisler vardı... Semum'u görünce gittiler.'' Diye mırıldandığımda gülümsedi.
''Yakınında olmalarını istemediğini söylemiştin.''
''Sende istemezsen olmazlar demiştin, teşekkür ederim.'' Dedim onun gibi gülümseyerek. Yanımda olmadığı her an bile gözleri üzerimdeydi ve bu hoşuma gidiyor kendimi güvende hissettiriyordu. Çünkü bedeni olmasa da gölgesi her zaman arkamdaydı.
''Nerede olmama ihtiyacın olursa orada olurum Efnan. Arkanda, önünde ya da yanında. Ne zaman, nerede istersen.'' Yüzümü ona döndüğümde gözlerindeki alevlenme karanlıkta parıl parıl parlıyordu.
Herkesin gördüğünde kaçabileceği bu korkunç görüntü beni ise sadece gülümsetiyordu. ''Sanırım silüetler peşimi bırakmayacaklar...''
''Öyleyse her daim yanında olmama mı ihtiyacın var?'' kaşları belli belirsiz kalktı, dişlerini dudaklarına geçirip umut dolu bakışlarını benimkilere çevirdi.
''Öyle görünüyor...'' cevabıma sesli güldü. Bu gülüşü yakalayamayacağım kadar kısa sürmüştü, buna üzüldüm. Nadir çıkan gülüşünü görmek isterdim, karanlığı bile aydınlatacağına emindim.
''Eğer bana karşı şüphe duymayacaksan ve seni korumama izin vereceksen her daim yanında olacağım. Şimdiye dek olduğum gibi.''
''Ya yine sana olan inancım sarsılırsa?'' öyle sesli ve derin bir iç çekti ki, bir an çekmediği her anın acısını çıkarıyor diye düşündüm.
''Yine korumaya devam ederim, buna mahkumum ama kendi isteğimle. Sadece senin güvende olduğunu hissetmemen beni daha çok şeytana dönüştürebilir.'' Anlamsız bakışlarım alevlenen gözlerine kaydığında ''Nasıl yani?'' diye mırıldandım.
''Sen benim ruhuma bağlısın Efnan. Senin hissettiğin her şey bende de gelişir, ben şeytanım benim duygularım olmamalı. Ama sen... ruhuma duyguları öğretiyorsun. Benim hislerim senden ibaret, Korkarsan korkar, öfkelenirsen öfkelenirim. Eğer seversen... Bende severim.''
Yürürken son cümlesinde parmak uçları benimkine çarptı. Affedersin, çarpmadı. Bir damla ateş aktarımı parmak uçlarımdan vücuduma yayıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
Mystery / Thrillerİnsanlar cennete uzak, cehenneme yakındı. Cehennemin Kıyısında yürüyorlardı. Her yalanlarıyla, her günahlarıyla. İnsanlar yer yüzünde şeytandan kaçardı, çünkü bilirdi ki şeytanın ve kötülüğün onlara verebileceği tek ışık ateşin ışığı olurdu. Cehenn...