32 | Pikapta Çalan Şarkı

403 34 29
                                    




Uf sonu fenalık geçirten bir bölüm yazmışım... Ay yorumlarınızı en merak ettiğim bölümlerden biri olabilir, sonu sadece beni çok gerdi yazarken ama olsun... Lütfen yorumlarınızı ve beğenilerinizi esirgemeyin çünkü beni gerçekten yazarken gaza getiriyor ve beni takip edenler bilir ki okuyucularımın hiç bir dediğini görmezden gelmem şimdiye dek hiç de gelmedim... Siz de yorumunuzu esirgemeyin, sizleri çok seviyor ve daha fazla tutmadan bölüme uğurluyorum.

İyi okumalar!

Instagram : Byzloey


32. Bölüm | Pikapta Çalan Şarkı

Where do lovers go | Ghostly Kisses

(Pikapta çalan şarkı)

Çift kanatlı bir kapı aralanmıştı önümde alevden sarılıydı ama karanlıktı aynı zamanda. İçerisi çığlık çığlığaydı ama tek duyduğum sessizlikti. Vücudum aydınlıktı ama içim karanlık. Gözlerim Efnan'ın kahverengileriydi ama asıl gözlerimin içi Köprü'nün ateşiyle sarılmıştı. Bir dışarıdan görünen Efnan vardı. Cennete gitmesi gereken bir kız, dedesinin onu cennette beklediği torunuydu o. Günahsız, her şeyden habersiz, sadece boş amaçların peşinde koşuşturan ve karanlığı tanımayan.

Bir de Köprü vardı içeriden görünen, şeytana bedenini ve ruhunu teslim etmiş kahverengi gözlerinin ardında onun ateşini taşıyan ve bedenine yayan. Cehennemin kapılarının ona açıldığı, dedesi yerine aşkını yani şeytanı seçmiş bir köprü vardı.

Ben hangisiydim bunların? Şimdiye dek Efnanken bundan sonra nasıl köprüye dönüşmüştüm?

Aşk insanı değiştirir.

Bu kadar değiştirir mi gerçekten?

Benliğini kaybettirecek kadar, değiştirir.

Korel benim benliğimi değiştirmedi, Korel benim benliğim oldu. Bundan önce benliğim dediğim hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Daha önce kendimi bir yere ait hissedemiyordum, savruluyordum öylece. Ne demişti bana mezarlıkta arkası dönük doğruca toprağa bakarken...

Birine varmak da bir yere ait hissettirir.

Hissettiriyormuş gerçekten, hissettirdin sen bana... Bir yere ait hissettirdin, benliğimi hissettirdin, yaşadığımı ve öldüğümü hissettirdin. Bunu nasıl başarıyorsun bilmiyorum ama başarman için sana izin veriyor ve bunu yapman için seni izliyorum.

Ne kadar sürerse sürsün, geç ya da erken fark etmez. Sen hep orada ol, sen hep başar bunu hissettirmeyi, ben de seni hep bunu yapman için izleyeyim. Hiç ayrılma gözümün önünden, senden başka karanlıkta kalmama hiç izin verme. Çünkü ben sadece senin karanlığından korkmuyorum.

''Korkuyor musun?'' diye fısıldadı nefesi boynuma.

''Hayır.'' Dedim net ve tok şekilde boynumu kaşırken. Hala kucağındaydım ve hala yürüyorduk karanlıkta. Yağmur dinmiş, yıldırım inzivaya çekilmişti artık. Çünkü gitmişti gececiler... ve biz arkalarında bıraktıkları yerden o küçük eve yürüyorduk. Çünkü yıldırım gerçekten arabaya düşmüş ve onu bozmuştu.

''Korktun mu?'' diye düzelttiğinde sorusunu yanıtlamak için kafamı kaldırdım. Bedenimdeki elleri hala sıkıydı ve bir daha bırakmayacağını kesin bir dille söylüyordu. Yine de içimden bir ses o kadar atlattığımız şeye rağmen sona yaklaşmış hissetmiyordu. Her başımıza gelen işte sona yaklaştığımızı düşünür kendimi bununla avuturdum ama şu an bunun sonu olmayacağını kabullenmeye başlıyordum. O eller bedenimden yine çekilecek, çekilmek zorunda kalacak.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin