29 | Parlak Işık

488 44 60
                                    

Instagram: Byzloey

Yorum atmayı, unutmayın hepsini tek tek okuyacağım.

İyi okumalar, paragraf aralarını boş bırakmayın ^^

29. Bölüm | Parlak Işık

Middle Finger | Bohnes


Söyler misiniz? Karanlık nedir?

Işığın olmadığı bir yer mi?

Yoksa ışığın bile aydınlatamadığı yer mi?

Hangimiz gerçek karanlığı gördük, buna mahkûm kaldık?

İçimden bir ses karanlık sandığımız şeyin karanlığın sadece buz dağının görünen kısmı olduğunu söylüyordu bana, çünkü karanlık dediğimiz birçok nokta aslında karanlık değildi.

Işıkların kapalı olduğu bir odada kollarımızı bacaklarımıza doladığımızda karanlık odadayım deriz kendimize. Peki ya dışarıdan gelen ışıklar? Ya perdenin arasından sızan ay ışığı?

Dünya da neresi karanlıkmış? Nereye ışık vurmuyormuş?

Ben size söyleyeyim, o ışık ruhlara vurmuyor.
Kararan bir ruhu ne ay ne güneş aydınlatamıyor.

Yer yüzünde miyiz, öyleyse hiçbir zaman karanlıkta değiliz. Işıkları kapatsak bile...

''Söylesene gerçekten aşkından mı körsün, yoksa doğa üstü bağından mı Efnan? Hiç düşündün mü bunu?''

Sencer'in sözleri bedenimde öfke dalgalanması geçiriyordu. Aklımı karıştırmaya çalıştığının farkındaydım, beni Korel'den uzaklaştırmaya ya da kendi tarafına çekmeye çalıştığının farkındaydım.

Sadece neden birden bunu yapmaya başladığını anlayamıyordum.

''Karanlığı gördün ve sevdin, ama aydınlığı görmeden reddediyorsun Efnan?'' kafamı sağa sola sallarken çatılmış kaşlarım ve altında kalan o kara bakışlarımla Sencer'e baktım. ''Sakın beni Korel'e karşı kullanmaya çalışma Sencer. Yakarım seni.''

Dudaklarında acı bir tebessüm belirdi, kafasını aynı Semum'un yaptığı gibi eğmişti.

''Cennet hakkında hiçbir fikrin olmadığı için bu kadar kolay reddediyorsun.'' Yüzünü gökyüzüne kaldırdığında ellerini dua edermişçesine açmıştı. ''Gel sana göstereyim orası nasıl bir yer.''

Gözleri birden bembeyaz oldu, parmakları aralıklarla bir anda şakaklarımla gözlerime baskı uyguladığında çığlık atmama ramak kalmıştı ki kapanan gözlerimin önünde bembeyaz bir sayfa açıldı.

Her şey ışıktan ibaretti, karanlık hiçbir şey yoktu. Renkler bile yoktu, her şey pasparlaktı. Sanki bir çocuğun eşsiz hayal gücünü izliyormuş gibiydim. ''Ne görmek istiyorsun Efnan? Sana şans verilse nerede olmak isterdin?'' sesin geldiği yöne, soluma döndüğümde Sencer'i görmüştüm.

Üzerinde bembeyaz kıyafetler vardı ve yüzü daha bir aydınlıktı, bana gülümsüyordu.

''Söyle bana, seni nerede olmak istiyorsan oraya götüreyim.''

''Evimde, ailemle.'' Diye fısıldadığımda yüzünü sağına döndü. Onunla beraber yüzümü sağa döndüğümde parlaklık gitmişti.

Evdeydim, ailem yanımdaydı yaşıyordu. Ev yıkılmamıştı, duvara asılı aile fotoğrafımız bile oynamamıştı. Dedem ve ninem birbirlerine gülüyorlardı, annem kumandadan izlediği programı değiştiriyordu. Babam ise annemin kucağında uyumuştu gündüz olmasına rağmen.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin