36 | İnceldiği Yerden Kopar

366 35 57
                                    




Hepinize merhaba bir tanelerim, biliyorum uzun zamandır böyle aralıklı atmamıştım bölümleri ama iki gündür ne halde olduğumu görseniz iyi bile atmışsın derdiniz eminim ki ama merak etmeyin telafi etmek için diğer bölüm yolda, bu bölüm şu kader ne bu kadar değişmiş onu anlattığım biraz inişli çıkışlı biraz komik bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz, iyi okumalar dilerim, hepinize bol öpücükler...

Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, yorumların hepsini okuyorum. ^^

Instagram : Byzloey


36. Bölüm | İnceldiği Yerden Kopar


Don't Blame me | Taylor Swift

''yarın... ''

''gece yarısı... ''

''plağı aç... ''

''Mumları yak...''

''Ve sana bir yere ait hissettiren adamı bekle.''

Sana bir yere ait hissettiren adamı bekle... Koca şehirler hissettirememiş bana bir yere ait, koca şehirlere sığmamışım ben. Her şey etrafımda olmasına rağmen bulamamışım aradığımı. Sen nasıl başardın bunu? Nasıl başardın ki dünyaların veremediğini vermeyi? Nasıl başardın içine beni sığdırmayı?

Bazen birine varmak da bir yere ait hissettirir...

O yüzden mi şehirler yetmedi bana? Sen yoksun diye miydi bütün bunlar? Bundan mıydı içimdeki tüm boşluk? Bu yüzden mi rüzgâr beni estiği yere savuruyordu savruluyordum öylece...

Kaybolurdunuz bazen, çocukken ya da yetişkinken. Çocukken fiilen kaybolurduk, bizi bulurlardı. En azından çoğumuzu.

Ama yetişkinken kaybolduğumuz yer çok daha derindi ve bizi orada kimse bulamıyordu, öyle bir kayboluştu ki bu kimse fark etmezdi bile. Dışardan hala aynıyım ama içeride neredeyim onu ben bile bilmiyorum.

Kayıbım ama nerede kaybolduğumu bilmiyorum, ayaklarım gidiyor ama nereye bilmiyorum. Nefes alıyorum ama bu mu beni yaşatan bilmiyorum.

Çünkü ben de kaybolup duruyorum, kimsenin bulamayacağı ulaşamayacağı yerlerde. Beni bulabileceklerini de düşünmüyorum çünkü nerede kaybolduğunuzu bilmezseniz eğer kendinizi aramaya nereden başlayacağınızı da bilemezsiniz. Kafanızın içi o kadar büyüktür ki oraya dünyaları sığdırırsınız ama o kadar küçüktür ki kendinizi o dünyaya sığdıramazsınız.

Ben bile nerede kaybolduğumu bilmezken başkası nasıl bilip beni bulabilirdi ki bu kafamın içinde? Nerede arayacaktı ki beni? Hangi geçmişimde ya da hangi anımda?

Belki de kimse bulmaz seni.... Ve sen o sonsuzlukta dışarıdan dimdik ayakta dururken içeride olan enkazların altında kalır çok daha derinlerde kaybolursun. En sonunda da gözlerini yumarsın o zaman ya enkazlar üstünden kalkar ya da çok daha ağırı biner üstüne.

Ama iki türlü de artık kayıp değil ya yerin dibine inersin ya da göğe yükselirsin ve artık nerede olacağını bilirsin.

Bilmek bilmemezlikten çok daha iyidir her zaman ister gece uyumak için ister aklını doldurmaması için istersen de yanlış bir şey yapmamak için ama gereklidir bilmek. Çünkü akıl bilmediği her şeyin yerini ihtimallerle doldurur. Olması muhtemel olmayan bir sürü şey geçer gerçeğin yerine.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin