Belirttiğim tarihten geç attığım için öncelikle hepinizden özür dilerim... Bahanem yok sadece yazarken gerçekten zorlandığım bir bölüm oldu ve yazarken bir türlü beğenemedim aklım da tıkandı diyebiliriz aslında hala daha tam toparlanabildiğimi de düşünmüyorum ama elimden geleni yapmaya çalıştım umarım beğendiğiniz bir bölüm olur, iyi okumalar dilerim hepinize...Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, hepsini tek tek okuyorum . ^^
39. Bölüm | Ansızın
The Feeling | Justen bieber, Halsey
Güne gözlerini açmak, günün güzel geçeceğini düşündüğünde mutluluk verir insana. Çünkü bilirsin ki bugün ya sevdiğin insanlarla geçecektir ya da sevdiğin şeyleri yapmakla ama mutsuz insansan eğer fazla uyursun. Seni bekleyen ne sevdiğin insanlar vardır dışarı da ne de severek yaptığın bir şey. Öylece savrulursun sıcak yatağının içinde, hayal kurmak ya da başkalarının hayatını hayalini okuyup izlemek daha iyi gelir sana, çünkü ancak öyle mutlu olabilirsin. Başına gelemeyecek şeyleri hayal ederek ya da mutlu insanları izleyerek.
Mutluluk bulaşıcıdır diyorlar ama ondan daha bulaşıcı olan mutsuzluktan bahsetmiyorlar. Tek bir söz mutlu insanı mutsuza çevirmeye yeterlidir ama mutsuz insana söylenen her söz onun için sadece baş ağrısıdır. Çünkü sözlerle bu mutsuzluğun değişmeyeceğini bilir, onu mutsuzluktan çıkarabilecek şey sözler değil kendisidir ve mutsuzluğa alıştıktan sonra bundan çıkabileceğine inanmak oldukça zordur.
Bir mutlu bir mutsuz olanlar da benim gibiler yani Her güne endişeyle uyanır, acaba bugün nasıl geçecek endişesi sarar onları. Mutlu ya da mutsuz olanlar aslında daha şanslıdır bizden çünkü onlar için hiçbir şey sürpriz değildir ama her günü farklı geçenler için gözlerini açtığı andan itibaren sürprizler başlar.
Bugün mutsuzum ama ya yarın? Bugün mutluyum ya yarın?
Yanımdaysan mutluyum, olmadığında da olacak mıyım?
Gözlerimi açmam lazım ama açmaya korkuyorum ya yanımda yoksan diye. Güneş kapalı göz kapaklarıma vuruyor açmam için diretircesine ama karşı koyuyorum ya yoksan diye.
Elimi sıcak yataktan dışarı uzatmak istiyorum ama korkuyorum elim tenine değmezse diye.
Ama korku beni hiçbir zaman sarmalayamadı, çünkü ben sen varsan da yoksan da açtım gözlerimi bir şekilde. Bazen mutluluğa bazen de mutsuzluğa ve yine açmak zorundayım.
Elimi çıkardım yorganın altından ve uzattım soğumuş kısma. Yutkundum sertçe, yoktu. Yatağın öbür ucu boştu.
'Eğer yanında olmazsam... bil ki seni çok daha mutlu edecek bir yerdeyim.'
''Beni en çok yanımda olman mutlu ederdi.'' Gözlerimi araladığımda burnumu çekip ellerimi yatağa yasladım. Yavaşça yatakta doğrulduğumda güneşin asıl yeni yeni gözüme girmeye başladığını fark ediyordum.
Yanım boştu, yatağın hemen solunda kalan aynalı dolaba döndüm. Yatak boştu ama yerine katlanmış bir not vardı.
Aynadan kendime baktığımda dağılmış kırmızı rujumu elimin tersiyle silerek ayaklarımı yataktan sarkıttım notu elime alırken. Notu açan ellerimin heyecan ve korkuyla titreyişini görmezden geliyordum.
Sonunda bu duyguları arka plana atıp kâğıdı aralayabildiğimde güzel eski tarz bir el yazısı karşılamıştı beni, kalem hemen baş ucunda duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
Mystery / Thrillerİnsanlar cennete uzak, cehenneme yakındı. Cehennemin Kıyısında yürüyorlardı. Her yalanlarıyla, her günahlarıyla. İnsanlar yer yüzünde şeytandan kaçardı, çünkü bilirdi ki şeytanın ve kötülüğün onlara verebileceği tek ışık ateşin ışığı olurdu. Cehenn...