18 | Sönen Cehennem Ateşi

811 95 45
                                    

Bu bölüm @Cafune43 hesabına ithafen yazılmıştır. Yorumlarından ve her bölümü aşkla okuduğundan ötürü sana çok teşekkür ederim, bölümü beğenmen dileğiyle...

''Lilith...''

Nefes kesici bir güzellik, tehlikesi gözlerinden okunan bir bakış, dokunmadan can yakan bir ateş, mükemmel bir vücut...

Yutkunuşumun tüm kafede duyulduğuna emindim. Karşımda Dünya'nın karşısında titreyeceği kadın duruyordu, titrememek imkansızdı. Sadece oturması bile aramızda kimin güçlü olduğunu ortaya koyacak bir korku salmıştı. Dışardan yeşil ama içerden cehennem ateşi taşıyan gözleri yüzümde tenimde gezindi, gezinen her zerrenin canımı yakmasa da yakacak bir sıcaklık kalıntısı üstümdeydi.

''Köprü...'' diyerek gülümsedi. Dudakları eşsiz güzellikle taçlandırılan dişleriyle daha da çekici görünüyordu. İnsan bedeni kusursuzdu ve Azura'nın da dediği gibi birbirleri ile neredeyse aynı diyebileceğimiz kadar benziyorlardı.

Ama Lilith, Azura'nın aksine kusursuzdu. İnsan olmadığını sadece güzelliğiyle belli edecek kadar kusursuz.

''Ellerini saklamana gerek yok.'' Diyerek arkasına yaslandı, o sırada karşısında duran kişinin kim olduğundan bir haber garson hayran bakışlarını Lilith'in üzerinde gezdirirken siparişimi önüme bıraktı. ''Başka bir arzunuz var mı?''

Lilith ona döndüğünde adam bir adım geriye çekildi ve işine geri döndü. Dudaklarından başka hiçbir cümle dökülmemişti. Ardından etrafımızdaki herkes yavaşça kalkıp uzaklaşmaya başladı. Etrafımız tamamen boşalmıştı, bu şeytan tüyü değildi resmen şeytan ateşiydi.

''Oğullarımın aklını karıştıran ve onları işinden alı koyan köprü sensin demek...'' dudaklarında küçük düşürücü bir gülümseme oldu, ardından dudaklarını dişleyerek kısık bir sesle güldü.

''Sanırım onları erkek bedenine koymamalıydım değil mi? Erkekler ne kadar da aklı karışabilen varlıklar...'' kafasını hafifçe sağa sola salladığında her hareketine kırmızı alarm veren iç sesime kulaklarımı tıkayarak korkumu içimde tutmaya çalıştım.

Gözlerim kaçamak olarak Korel'i ya da Semum'u arıyordu. Çünkü her zaman ve tek ihtiyacım olan Korel'e yine ihtiyacım vardı. Hem de her zamankinden fazla.

''Sencer'i seçeceğini düşünmüştüm... Senin saflığına ve temiz ruhuna o daha çok uyuyor.'' Önümdeki içeceği çekerken bakışları benimkine çıktı. ''Sakıncası var mı? İçecek gibi görünmüyorsun.''

''Hayır, içebilirsiniz.'' Memnuniyetle pipeti dudaklarına yerleştirirken beğendiğine dair mırıltıları resmen kulağımdan içime her zerremde titreme etkisi yarattı. Ses tonu bile bana cehennem çanları gibi geliyordu.

''Sen ise soyunun hiç yapmadığını yaptın. İlk defa şeytana...'' tekrar güldü. Konuşurken etrafındaki kimseyi umursamadığı aşikardı. ''İlk defa şeytana âşık olan bir köprü görüyorum... Korel'in senden başka çaresi yok. O sana körü körüne bağlı, Sencer'de öyle ama sen... seçim hakkınla Korel'i seçtin.'' Dudaklarını şaşırdığını belli edercesine o harfine dönük şekilde büzdü. ''Büyük cesaret.''

''Belki de ruhun o kadar da temiz değildir.''

''Neden geldiniz?'' diyerek sözünü kestiğimde içimden dilimi kanatırcasına ısırdım. Daha fazla uzatmaması için lafa atlamıştım ama henüz bitmediğini fark edememiştim. Gerginlik tüm zerremde kan gibi pompalanıyordu.

Lilith derin bir nefes alıp içecekten büyük bir yudum aldı. ''Oğullarımın aklını başına getirmek için gelmiştim... Gelmişken seni görmeden gidemezdim. Oğullarımın nasıl bir kıza, nasıl bir ruha âşık olduğunu görmem lazımdı.'' Ruhum hakkında ne düşündüğünü iliklerime kadar merak ettim.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin