21 | Ateş Sarmalı

841 68 29
                                    

Canım yanıyordu, bedenimin her zerresinde alevleri hissedebiliyordum. Tek gördüğüm ve hissettiğim cehennem ateşiydi. Söylenildiğinden daha korkunç hayal edilemeyecek bir eziyetti. İnsan bedeninin en ufak zerresine kadar işliyordu. Tenimin altına, içine kalbime kadar sızıyordu. Güneşin uzaktan bedenimize verdiği sıcaklığa bile dayanamayan insan bedeni buradaki bilinen en yüksek ateşte yanıyor ama asla şekil değiştirmiyordu.

Tenim yandı, acılı çığlığım diğer günahkarlara karıştı. Burada çığlıktan başka hiçbir ses yoktu. Kimseyi görmüyordum ama acı dolu haykırışlarını duyabiliyordum. Hepsi kulağımdaydı ve benimkiyle birleştiğinde içimi titretiyordu.

''Cennetin kapılarının sonsuza kadar kaçırdığına pişman mısın Efnan? Şimdi bir Şeytan'a âşık olduğun için pişman mısın?''

''Cehennemi yer yüzüne indirmek mi?'' gözleri gözlerime mühürlenmiş gibi ayrılmadan bakıyordu. Kararlılık hissini buradan bile sezebiliyordum ve Korel'den sezdiğim duygular hiç hoşuma gitmiyordu. Karanlık yine içimde gezindi, tüm damarlarımda, kanımda ve aklımda. Beni kışkırtıyordu ama bir yanımda bunu kabullenemiyordu.

''Cehennemi yer yüzüne indirirsen burada masum kalan bir sürü insan ölür.'' Kaşlarım belli belirsiz çatılmış korku sesime yansımıştı. İçeri de ki saniyeler süren her sessizlik titreyen sesimle yankılanıyordu.

''Masumiyet sandığın kadar saf kalan bir şey değil Efnan, ruhun nasıl kirlenmek için bir temasa bakıyorsa masumiyette kirlenmek için bir harekete, bir düşünceye bakar. Herkes masum olduğunu düşünür ama onlar sadece temizlenemeyecek bir masumdur.'' Onu bu fikirden döndüremeyeceğim o kadar belliydi ki söylemem gereken, söylemek istediğim her şey onun kararlılığı karşısında yetersiz kaldı.  ''Bir daha seni bu kadar tehlikenin içine atamam ve bu daha başlangıç. Buradaki nüfusun yarısı silüet.''

Aklından geçen hisler beynimde yankılanırken öfkeli bakışlarım üstünde gezindi. 'Hepsini gördüğüm yerde öldürmeliydim, en can yakıcı şekilde.'

''Eğer bunu yapsaydın yer altına dönmek zorunda kalabilirdin.'' Bir adım daha atarak hala kan damlayan yumruk yaptığı elinin üstüne elimi sardım. Kan ikimizden de aktı.

''Bırak her şey olması gereken yerde kalsın. Cehennem yer altında, cennet gök yüzünde, sen de benim yanımda.''

Sözlerim onu kısa süreliğine de olsa yumuşatmıştı. Korel'in gözlerindeki parıltı tekrar gözlerimi kamaştırdı ama saniyeler sonra ışık söndü. Eğer ateşi hala içinde olsaydı şu an gözlerinin tamamı alevle sarılı olurdu.

Yine de bakışlarının aksine yumuşak bir hareketle elimin sarılı olduğu elini değil diğer elini saçlarıma çıkararak beni kendine bastırdı. Yüzüm göğsüne yaslanmıştı, elleri saçlarımda gezindi.

Derin nefesi saçlarımın arasına yayıldığında boynuna doğru sokuldum, aynı onun yaptığı gibi.

''İnsanlar günahkâr, onları sonsuz bir cehennem azabı bekliyor. Buna rağmen benden üstünler, benden şanslılar...''

''Neden?'' elim sırtına çıktı ve sırtını okşadı. Diğer elim hala kan damlayan eline sarılıydı.

''Çünkü onların gitmek zorunda olduğu bir cehennem, yerine getirmesi gereken bir sorumlulukları yok... Anneleri de Lilith değil.'' Son cümlesindeki alay tınısı gülmeme sebep oldu. ''Yani eğer insan olsaydım senden bir saniye bile uzaklaşmazdım.''

''Eğer insan olsaydın işe girmek zorunda olurdun bu da günde ortalama sekiz saat yine beni göremeyeceğin anlamına gelirdi.'' Söylediğim yine onu güldürdü.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin