31 | Litost

381 43 13
                                    




Bu bölüm dün doğum günü olan @heraa_z adlı kişiye ithafen yazılmıştır. Doğum günün tam da inandığın gibi seni hayata yeniden başlatsın, mutluluklar getireceğine daima inan. İyi ki doğdun, umarım bölümü beğenirsin. Umarım beklediğine değmiştir, sevgiler...

Instagram : Byzloey

Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın, yorumların hepsini tek tek okuyacağım.

İyi okumalar. ^^

31. Bölüm | Litost

My Mind | Jellis

Savaştan nefret etme sebebim tam da karşımda ki görüntüydü. Hava hisseder gibi aniden kararırdı, yıldırımlar çakardı hiç hak etmeyen yerlere. Ardından büyük bir korku yaşardı insanlar evlerinde. Korkarlardı, suçlarlardı belki de kendilerini. Ya da pencerenin ardından ellerinde kahveleriyle bu anda huzur ararlardı.

Ama karanlığın ve savaşın ardından ne gözle bakarsanız bakın huzur bulamazdınız. Çünkü insan en çok savaşı hissederdi. Yaklaştığı anı ve başına gelebilecek kötü şeyleri hissederdi.

Tam olarak o hissin ortasında kaybolduğum yerde, arabanın içinde bakıyordum sevdiğim adama. Vicdan azabıyla ve kendimi suçladığım bu düşüncelerle bakıyordum.

Suçlu o değildi, bende değildim aslında. Suç sadece kaderimizdeydi. Çünkü bizi imkânsız kılan oydu.

Korel'e 'Seni sevdim.... Ve bu sevgi tüm yer yüzüne mal oldu.' Diyeli sadece saniyeler geçmişti.

Cevap vermeden döndü önüne, hissetti. Hissettiğini hissettim.

Ben de önüme döndüm sanki hiç az önce olmamış gibi. Yutkundum sertçe, üşüdüm içeri giren rüzgarla. Arabanın üstü kapalı olmasına rağmen üşüdüm. Korel ile aramızda oluşan bu soğukluk üşüttü beni.

''Sana her zaman söyledim, ben iyinin tarafında değilim. Sadece senin tarafındayım. sevgime mal olan yer yüzü senin için karşısında duracağım dünyanın binde biri bile değil. Benim için hiçbir şey ifade etmiyor.''

Sesi sertti, keskin ve toktu. Söylediğim onu incitmiş miydi? İncitmiş olmalıydı çünkü incinmiş hissediyordum. Ya da kendimce fazla empatiye kapılıyordum, bilmiyorum.

''Buna şüphem yok, ben de senin tarafındayım. Her zaman.'' Diyerek elimi onunkinin üzerine uzattım biraz olsun yumuşatabilmek adına.

Hiç bilmediğimiz bir yoldan, kasabadan fazla uzaklaşmadan ilerliyorduk aynı hızda. Çünkü yıldırım peşimizi takip ediyor gibi arkamızda, çok yakınımızda çakıyordu.

Korel hızını biraz daha arttırdığında yıldırım hemen arkamızda bir daha çaktı, gözleri arkamıza düşen yıldırıma dönmek yerine aşağıda kalan elime kaymıştı.

Dudaklarında tebessüm oldu ve cümlemi tekrarladı. ''Buna şüphem yok.'' Elinin altındaki elim bir anda onun avucuna kaydı ve okşandı baş parmağı tarafından.

Tam o an arkamıza bir yıldırım daha düştü. İçerideki soğukluk yavaşça sıcaklamaya başladı.

''Nereye gidiyoruz?'' diye mırıldandığımda gözüm benzin göstergesine kaymıştı, benimle beraber Korel'in de.

''Silüetlerden kaçmak mümkün mü?''

''Onlar ne kadar silüet olursa olsun insan bedenindeler, benim gibi istedikleri yerde kaybolup çıkabilme gibi bir ayrıcalıkları yok. Hızlı olabilirler ama bizim kadar değil.''

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin