37 | Payidar

371 31 19
                                    




Evet, bölüm sonu yine biraz şok geçirmeli oldu ama özlemişsinizdir dedim size çook geçmişten birini getirdim. Umarım bölümü beğenirsiniz biraz yorucu bir bölüm oldu ama değdiğini düşünüyorum, iyi okumalar dilerim...

Beğeni atmayı ve yorum yapmayı unutmayın, hepsini okuyorum. ^^

Instagram : Byzloey


37. Bölüm | Payidar

Sorrow | shah

Sevgi hangi dille ifade edilirdi, nasıl bilirdik ki sevginin dilini biz? Bence bilmezdik öğrenirdik sadece. Çünkü birçok şeyi sevgi zannederdik gerçek sevgiyi bulana kadar. Bazen cinselliği sevgi sanardık bazen güzel sözleri bazen ise çiçekle kapımıza gelinmesini.

Belki birilerinin gerçek sevgisi buydu bilemiyordum ama benim değildi, benim gerçek sevdim ne aşırıya kaçan ne de az kalan dokunuşlardı. Omuzuna, boynuna, yüzüne... Sıcak soğuk oynadığımız zamanki gibi onun sevdiği her yere ve damarlarına...

Seviyordum çünkü parmak uçlarım her dokunuşumda baştan tanıyordu onu, yanıyordu evet ama yaksındı. İsterse parmak izimi silsin yine de umurumda olmaz. Çünkü o kadar seviyorum onu.

Benliğimi değiştirecek kadar.

O da seviyor o kadar beni, hissediyorum onun da benliğinin beni severken değiştiğini ama onun da zerre umurunda değil. Çünkü hala önümde duruyor eğilerek oturmuş ellerim boynunda bana bakıyor yutkunarak. Benden bekliyor bir şeyleri, istiyor ona dokunmamı çünkü biliyordu parmaklarım tenine değerse ona dokunmak uğruna yanacağım ama yanmak istemiyorum artık çünkü yeterince yandım onun yokluğunda.

Elimin biri onun omuzundan boynuma gitti, kolyeyi söküp yatağın ucuna bıraktım. Gözleri hareketlerimi takip ediyordu, öyle sık nefes alıyordu ki onu tanımasam astımı olan bir insan olduğunu düşünürdüm.

Ama o sadece benim çektiğim nefesleri çekiyordu içine, şimdi de benim alamadığım o nefeste boğuluyordu yetmiyordu o nefes ona. Çünkü beni yokluğunda nefessiz bırakmıştı, çünkü çektiğim nefeste onun kokusu yoktu.

Ve böyle hissetmeyi sonuna kadar hak etmişti, beni kendine göre bırakmasa da bana göre bırakmıştı ve bunun yüzünden bana kalırsa cayır cayır yanmalıydı.

Yanmıştı, senin için...

Yine yanmalıydı, yine cayır cayır yanmalıydı ama yanmasındı.

Yeterince acı çekmiş daha fazla çekmesin.

Derin bir nefes alarak ellerimi boynuna uzatacağım sırada gözümün iliştiği kanlı gömlekle hava da kaldı. ''Bu kan... senin mi?''

''Kimin olsa daha mutlu olurdun?''

Dudaklarım kıvrıldı ne kadar içimde endişe çanları çalsa da. Bu aralar kendimi gizlemeyi oldukça iyi başarıyordum. ''Seninse bile bununla öfkem dinmez.''

''İyi ki benim değilmiş o zaman, benimkinden artık kan akmıyor.''

''Çok mu yaktılar canını?''

''Çok mu yaktım canını?''

Derin bir nefes alarak yüzümü çevirdiğimde eli çeneme uzandı ve tekrar yüzüne çevirdi. Dudaklarını ısırıyordu ve içindeki endişeyi hissedebiliyordum, alacağı cevaptan korkuyordu.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin