🤫Bölüm 9🤫

13 3 0
                                    

Beste

Kanepede uzanıp film izliyordum ki Abim ve Yasin içeri girdiler. İkisi de kahkaha atıyordu ve Arda yoktu. Neredeydi ki? Neredeydi ve ne yapıyordu? Abim ve Yasin yalpalayarak yürüyüp yanıma bir nevi devrildiler. Yasin ise anında elini omzuma attı.

“Ne haber fıstık?” sonra TV’ye baktı. “Hımm. Demek korku filmi izliyorsun.”

“İkinizde berbat görünüyorsunuz.” Dedim ama aslında söylemek istediğim bu değildi. Arda’nın nerede olduğunu sormak istiyordum. Birden içimi derin bir sızı kapladı. Bunu yapamazdı ki. Yapmazdı.. bana yarın görüşeceğimizi söylemişti. Dediğini yapmış ve abimin ısrarı üzerine Arda ile gideceğime ikna olmuşum gibi davranmıştım. Şimdi ise kendisi başka kızlarla mı takılıyordu? “Ee, üçüzünüz nerede? Yoksa yolda onu kayıp mı ettiniz?”

Yasin kahkaha attı. “Onu kesinlikle sarışın kızla kayıp ettik.” Dediğinde dünyam resmen başıma yıkılmıştı. Canım acımıştı hem de çok. İlk bana umut vermiş sonra da başka kızla mı birlikte olmuştu. Kahretsin! Ne kadar da salaktım. Bunun böyle olacağını bile bile ona öptüğünde tokat atmam gerekirken kabul etmiştim. Ona izin vermiştim. Anında ayağa kalktım ve o sırada kapı çalındı. Abim ve Yasin kımıldamayınca ben bakmak zorunda kaldığımı anladım. Oysa ben örtümün altına girip ağlamak istiyordum. Sadece ağlamak. Gidip kapıyı açtım ve karşımda Arda’yı görünce refleks olarak kapıyı suratına çarpıyordum ki eliyle tuttu. Kafamı iki yana sallayıp koşarak abimin yanına gittim. O da peşimden odaya girdi. Gözlerini gözlerime dikti ama ben ona bakmadım. “O kadar mı kısa sürdü dostum?” Dedi Yasin sırıtarak. “O sarışın kızın daha ateşli olduğunu sanırdım.”

“Ben yatmaya gidiyorum.” Dedim ve koşarak odama çıktım. Şuanda bunu duymak istemiyordum. Lanet olsun sana Arda! Kapıya sırtımı yasladım ve olduğum yere çöktüm. Ellerimi saçlarımın arasına gömdüm ve elimi yumruk yapıp sıktım. Yaşlar gözümü yakıyordu ama asla onun yüzünden dökmeyecektim bu yaşları. Yerden kalkıp yatağıma oturdum ve laptopu kucağıma alıp WhatsApp'a ’a girdim. Naz’ı bulup tıkladım.

Beste (23.58):
Yarın şu çocukla buluşmayı kabul ettiğimi söyle. Arda işi iptal.

Naz (23.58):
Yarın onunla buluşacaktın, tatlım. Neler oluyor?

Beste (23.59):
Anlatırım. Şimdi abime alışverişi iptal ettiğimi söylemem gerekiyor.

Bunu ertelersem onun bir lafına kanabilirdim. O yüzden şimdi öfkeliyken yapmalıydım. Laptopu kapatıp odamdan çıktım ve aşağıya indim. Arda dirseklerini dizine dayamış kafasını ellerinin arasına almıştı. Demek ki kız onu yeterince mutlu edememişti. Onu görmezden gelip abimin başına dikildim. Sarhoşken beni kesinlikle kırmazdı.

“Yarın alışverişi iptal ediyorum.” Dediğim anda Arda’nın kafası kalktı ve bakışlarını bana dikti. “Naz’la başka planlarımız çıktı. Sahile de Naz’la gideceğiz.”

Batu arkasına yaslandı ve biraz düşünür gibi gözlerini kısarak bana baktı. “Alışverişi iptal ediyorsun ve Naz’la takılıyorsun. Ayrıca sahile benimle gitmek yerine Naz’la gitmeyi planlıyorsun. Doğru mu anlamışım?” diye sorunca Yasin kahkaha attı ve Arda ile aynı anda ona sert bir şekilde baktık. Ellerini teslim olurmuş gibi kaldırdı ve sustu.

“Evet. Hatta sadece Naz’la değil. Arkadaş grubumuzla gideceğiz. Bilirsin işte erkek kız karışık olacak.”

Batu, birden ayağa fırladı. Tüh! Demek ki sarhoş değilmiş. Eyvah! “Bilir miyim?” diye kükredi. “Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? Ve bunu ciddi ciddi bana söylüyor ve benden izin mi bekliyorsun? Sen kafayı mı yedin?”

Titreyen ellerimi gizlemek için iki yanımda yumruk yaptım. “Benden sadece üç yaş büyüksün!” diye bağırdım. “Sen kızlarla takılabiliyorsun da ben neden erkeklerle takılamayacakmışım? Senin bu yaptığına bencillik denir!”

“Bencillik mi?” diye bağırdı. Sesi evde dolanıp tekrar bana çarpmıştı adeta. Yerimde sıçradım ve Yasin ayağa kalkıp aramıza girdi. “Sen buna bencillik mi diyorsun?” abimin gözlerinde kırıldığını görünce içim parçalandı. “Ben senelerdir seni koruyup kollamaya çalışıyorum. Hiçbir zaman işimi kolaylaştırmadın, Beste. Hiçbir zaman!”

“Ben…”

“Hayır! Tek kelime bile etme!” diye tekrar bağırdı. “Nereye gitmek istiyorsan git! Kimlerle takılmak istiyorsan takıl. İstediğin buysa, tamam! Daha sana bu konuda tek kelime bile etmeyeceğim ama burada kalmayacaksın. Artık senden tamamen babam sorumlu.” Derken sesi yorgun çıkmıştı. Birden evin kapısını çarparak çıktı. Ben ise hala ayakta öylece duruyordum. Abim beni postalıyordu. Beni evinden kovmuştu resmen. Az önce tuttuğum gözyaşları birden akmaya başladı. Yasin anında bana sarıldı.

“Ah be güzelim.” Dedi saçlarımı okşarken. “Abini bu sefer çok sinirlendirdin ve sana kızmakta haklıydı.”

“Beni gönderdiğine inanamıyorum!” diyerek kollarından çıktım. Arda bana kızgın bakışlarla bakıyordu. Sanki o da bağırmak istiyordu. sanki abimin bağırması ona göre az gelmiş gibiydi. Cebimden telefonumu çıkardım ve babamı aradım. Uzun uzun çaldıktan sonra uykulu ses tonuyla açtı.

“Beste, yine ne yaptın?” dedi.

“Arabanı yolla. Hazırlanıyorum. Orada kalacağım.”

“Ne yaptın?” diye sordu yine.

“Bir şey yapmam mı gerekiyor?" Yasin kıkırdamaya başladı. Suratına yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum.

“Evet. abin yoksa seni hayatta yollamazdı.”

“Arabayı yolluyor musun yoksa yollamıyor musun?” dedim sertçe.

“Sabahı bekle.” Dedi ve suratıma kapattı.

“Canın cehenneme pislik herif!” dedim ve koşarak odama çıkıp kapımı kilitledim. Bence Naz’a gitmeliydim. O adamın evinde kalmak bana hiç cazip gelmiyordu. Ne de olsa abim bana resti çekmişti. Abim! Birden içim burkuldu. Ağlayarak bavullarımı çıkarıp eşyalarımı koymaya başladım. Bir ara durup Naz’a beni alması için mesaj attım. Onun arabası vardı ve beni alması da uzun sürmezdi.

Bavulumu hazırlayınca ikisini tutup çekerek sürüklemeye başladım. Merdivenlerden zorlanarak indirdiğimde Yasin ve Arda kafasını kaldırıp bana baktı ama onları umursamadım. Hepsi Arda’ya sinirlendiğim için gelmişti başıma zaten. Gerçi alışıldık bir şeydi. Ben her zaman sorun çıkarırdım öyle değil mi?

“Nereye?” diye sordu Yasin ayağa kalkarak. “Abin şuanda eve geliyor. Mesaj attı. Sakın bir yere gitmeye falan kalkışma, Beste. Onu daha da çileden çıkartırsın.” Ona aldırış etmedim ve askılığa uzanıp çantamı aldım. Yasin çantamı alıp geri astı. “Sen beni duyuyor musun?” diye sordu sert bir şekilde.

“Nereye?” diye soran Batu’ydu. Kapıyı kapatıp bana baktı. Sonra Yasin’e baktı. “Neler oluyor?”

“Bende bilmiyorum!” dedi Yasin. “Bana cevap vermiyor. Konuşmuyor.”

“Beste.” Dedi abim. Yürüyüp karşıma dikilirken anahtarını cebine soktu. “Bana bak!” bakmadım. Gözlerimi onun gözüne çevirmeye cesaretim yoktu. ağlamak istemiyordum. Ağlamayacaktım. Az önceki kaçan yaşlardan dolayı bile kendimi rezil hissediyordum. Zayıf değildim ben. annem gittiğinde bile ağlamamıştım. Şimdi neden ağlayacaktım ki? “Beste!” diye üsteledi. “Konuş benimle.” Ne söyleyecektim ki? Babamı beni almasını söylediğimde sabahı beklemem gerektiğini mi söyleyecektim. Abimin elleri yumruk oldu ve derin bir iç çekti. O sırada kapı çaldı ve hızla kapıyı açtım. Naz içeri girdiğinde gördüğü olay karşısında donup kaldı. “Senin ne işin var?” diye sordu abim Naz’a.

“Ben… şey… Beste bana dedi ki. Yani onu almam gerektiğini söyledi.” Sonra bana neler oluyor bakışı attı.

“Hiçbir yere gitmiyor.” Dedi abim direk.

“Bunu kovduktan sonra mı söylüyorsun?” dedi Naz. Abime çok kızmıştı. “Onu sürekli babanın evine yollamakla tehdit edemezsin. O da bir insan. Arada onunda dışarıya çıkıp gezme hakkı var. onu yaz mevsiminde evde kilit altında tutamazsın. Üstelik Beste babanın umurunda bile değil.”

“Naz.” Dedim fısıldayarak. Bunu herkesin içinde söylemesini istemiyordum. “Kapa çeneni.”

“Yalan mı?” diye cırladı Naz. “Abin görmek istediğini görüyor. Sende sürekli susuyorsun. Susmak zorunda değilsin, Beste. Sürekli içine bir şeyler atmak zorunda değilsin. O kadının sana…”

“YETER!” diye bağırdım lafını kesmek için ve koşarak merdivenlerden çıkıp odama girdim. kapıyı kilitledim. Bu kız neden sus dediğimde susmuyordu. Ben bunları dile getirmek isteseydim kendim söylerdim zaten. O sırada kapımın kolu oynadı ama kilitli olduğu için açılmadı.

“Beste! Aç şu kapıyı!” diye bağırdı abim ama ben yatağıma yattım ve müzik çalarımın kulaklığını kulağıma taktım. Müziğin sesini açtım. Uyumak istiyordum. Sadece uyumak ve biriken yaşları akıtmamak için olanları olmamış gibi davranmak istiyordum. Ama bugün o kadar alt üst olmuştum ki bedenim yorgun düşmüştü. Uyumak o kadar da zor değildi aslında. Birden gözkapaklarım ağırlaştı ve tam gözümü yumuyordum ki biri kulaklığı kulağımdan çekti. Üç erkek korkarak bana bakıyordu. Naz’da endişeliydi. Bitkin bakışlarımı abime diktim.

“Uyumak istiyorum. sadece uyumak.” Örtüyü çeneme kadar çekip gözlerimi kapattım. Uyumak bu kadar kolay mıydı? Yatak altımdan kayıyordu resmen ve ben yaz günü titriyordum. Hava soğuk değildi ama titriyordum. Sanki bütün bedenim iflas ediyormuşçasına titriyordum. “Hava çok soğuk.” Dedim ve gözlerimi açtığımda abimin başında eğilmiş beni izlediğini gördüm.

“Özür dilerim.” Dedi abim ve ben şaşkınlıktan neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Elini yanağıma uzattı ve okşadı. “Seni yollamayacaktım ki. Sadece sinirli olduğum için düşünmeden söyledim bunu.”

Gözlerimi kapattım. “Onu aradım.” Dedim ve gözlerimi geri açtığımda bana gözlerini kısarak bakıyordu. “Telefonu ne halt karıştırdığımı merak ederek açtı.” Yutkundum. “Ona araba yollamasını söyledim ama o sabaha kadar beklemem gerektiğini söyledi ve…” sustum.

“Lanet olsun, Beste!” diye çıkıştı abim. “Susma! Devam et!”

Kafamı iki yana salladım ve arkamı döndüm. Uyumak bu kadar kolayken neden bunu erteleyecektim ki? Hiç karşı çıkmak istemiyordum ve uyumaya ilk defa bu kadar ihtiyacım vardı.

Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin