Fiat 500L’ye binip Yasin’in mesajla attığı adrese doğru gitmeye başladım. Kulaklarımda Beste’nin sesleri çınlayıp dururken başka bir kıza odaklanmam mümkün bile değildi. Ama bu şekilde devam edersem iş hayatımı da kendi hayatımı da mahvedecektim. Ayağımı gaza daha da dayadım. Hem Beste’nin bana âşık olması her şeyi değiştirirdi ve şuanda Onun Almanya’da olması benim için büyük bir avantajdı. Onu aklımdan kolayca atabilirdim. O da beni unuturdu. Belki de bana âşık olduğunu sanıyordu. Belki de sadece ulaşılmaz olduğum için böyle düşünüyordu.
Direksiyonu kırıp Yasin’in dediği eğlence Kulüp’üne geldim. Burası biraz ayak takımlarının dolduğu yerdendi ama ne fark yapardı ki? Zaten amacım belliydi. Kapıya baktım. Bir vale bile yoktu. Arabayı geri geri çekip açık alandaki park yerine girdim. Yasin’in arabasının arkasına park edip arabadan inip kapıyı kilitledim. Koşarak Kulüp’ten içeri girdiğimde Yasin’in iki kızla dans ettiğini gördüm. Bu dansa, dans demek doğru olur muydu bilmiyordum ama daha çok birbirlerine yapışmaktı bu. Kafamı sallayıp masaya oturdum. Yasin beni görünce kızın kulağına bir şey söyledi ve iki kızla birlikte masaya geldiler. Bende anahtarı masaya bıraktım. Arka cebimdeki telefonu da çıkarıp anahtarın yanına koydum.
“Gelmişsin!” dedi Yasin tokalaşırken. Sabahki kızın yanında duran masum bir kız vardı. Utangaç bakışlarını bana çevirdi ve gülümsedi. Kız siyah saçlı ve mavi gözlüydü ama dikkat çekecek bir güzelliği yoktu. “Hande seni kardeşimle tanıştırayım.” Dedi Yasin.
“Ben onu tanıyorum. Gerek yok.” Dedi kız ona sert bir şekilde. Yasin kalbini tutup yüzünü buruşturdu.
“Ah, kalbimi parçaladın, bebeğim!”
Diğer kız dirsek attı Yasin’e Yasin’de onu kucaklayıp dans alanına geri götürdü. Ben ise barmene işaret ettim ve hemen oyalanmadan yanımıza geldi. “Duble viski!” başıyla onayladı. “Ya da sen bana üç viski şişesi ve bir bardak getir.” Kıza baktım. “Sen ne içersin?”
“Bira.” Dedi ve ona yüzümü buruşturarak baktım. Kız omuz silkti ve tam karşıma oturdu. Barmen giderken arkama yaslandım. “Canlı görmek harika bir duygu!”
Gözlerimi kıstım. “Canlı?” diye sordum dalgın bir ses tonuyla. Sonra anında neyi kastettiğini anladım. “Tamam, anladım. Sende şu dergileri takip eden fanatik kızlardansın.”
Tek kaşını kaldırdı. “Bunu küçümseyerek mi söyledin yoksa bana mı öyle geldi?”
Omuz silktim. “Fark yapar mı?”
Gözlerini kıstı ve sertçe geriye yaslanıp kollarını göğsünde bağladı. “Ukalanın tekisin!”
Güldüm. “Hah, şunu bileydin.” Dedim ve kız da güldü. O sırada telefonum çaldı ve kız bana kaşlarını çatarak baktı. Uzanıp telefonu aldım. ‘BESTE’ ismini görünce şaşırdım. Kız suratımı görünce bozuldu ama umurumda mıydı sanki? Anında telefonu açtım. “Beste?”
“Hımm.” Dedi ve güldü. “Müzik sesi geliyor. Yine kız avı mı yoksa?” diye sorarken de sesi birden ciddileşmişti. “Arda?”
“Yasin’in işleri işte! Sen nasılsın? Abin hastalandığını söyledi.”
“Şimdi biraz daha iyiyim. Şey…” derin bir nefes aldı. O sırada karşımdaki kız ayağa kalkıp yanıma geldi.
“Hadi Arda! Bütün gün telefonla konuşmayacaksın herhalde!” Siktir, lanet kız!
“Sana inanamıyorum!” diye bağırdı Beste. “Bu kadar çabuk mu unuttun? Canın cehenneme Arda!” dedi ve telefon suratıma kapandı. Kahretsin! Kızı yanımdan itikleyip anahtarı alıp dışarıya fırladım. Beste’yi geri aradım. Ama meşgule attı. Hemen mesaj yazmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)
RomanceSevmek ve sevilmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Ihanet ettiğini düşünmek ve açıklama yapma dürtüsü en büyük korkuydu. Peki bir ilişkide tek taraflı cesaret ve caba yeterli miydi? Insan bazen anlayamaz kaybetmeden sevdiğini... Özellikle en yakın arka...