Arda
Tezgâhtaki ikinci bardağımı kafama diklerken göz ucuyla Beste’ye baktım. Bu yemeğin kurmaca olduğunu en başından anlamalıydım. Emre’yi abimle Sevda evlendiğinden bu yana tanıyordum ki Beste’ye her zaman kardeş gibi yaklaşmıştı. Gelmeden önce bunun gerçek olduğunu sanmıştım ama adamın Naz’a bakışındaki parıltıyı gördüğümde bunun oyun olduğunu hemen anlamıştım. Şimdi ise tek yaptığım sessiz kalıp olayı nereye kadar götüreceklerini gözlemlemekti.Emre, birden bardağı dikleyip taburesinde dönüp kalktı ve Beste’nin yanına gidip onunla dans etmeye başladı. Naz ise anında pisten çekildi ve yanımıza gelip tabureye oturdu. Kıskanmıştı. Beste ile Emre’yi kıskanmıştı. Bu beni gülümsetti. Tekrar bakışlarımı Emre ile Beste’ye çevirdim. Beste’nin arkası bana dönüktü ama Emre’nin suratını çok net görebiliyordum. Göz ucuyla Naz’a baksa bile anlardım. Ama bakmıyordu. Birden suratımdaki sırıtış kayboldu. Gözleri Beste’nin yüzünden ayrılmıyordu. Yakın bir dans etmiyorlardı ama bakışları… Hayır! Buda bir oyundu emindim. Madem beni aptal yerine koymaya çalışıyorlardı. Öyleyse bende onlara bir oyun oynardım o zaman. Tabureden kalktım ve dans pistine doğru giderken omuzumun üstünden baktım ve Naz’ın gözlerini heyecanla açıp bana baktığını gördüğümde oyunu kazandığımı hemen anladım. Emre ile Beste’nin yanından geçerken kravatımı gevşetip üst iki düğmeyi açtım. Sarışın bir kız ve esmer bir kız anında yanımda beliriverdi ama nedense sarışından uzak durdum. Eğer bir kızla takılacaksam kesinlikle bana Beste’yi hatırlatmayacak olanı seçmeliydim. Sarışını arkamda bırakıp esmerle dans ederken suratıma her zamanki gülümsemeyi yerleştirdim. Kız kravatımı kavrayıp beni kendine çekti. Ellerini enseme kaldırıp orada bağladı ve sonra bana daha da yapıştı. Bu birden beni rahatsız etmeye başladı ama şimdi pes edemezdim. Hem de tüm gözleri üstümde hissederken geri çekilemezdim. Kızın eli sırtımdan aşağıya kaydı ve keten pantolonumun arka ceplerine elini sokup sırıttı. Eğilip ağzımı kızın tam kulağına yasladım. Dışarıdan farklı türlü gözüktüğünü biliyordum. Gülümsedim.
“Ellerini çek kalçalarımdan!” dedim sert bir ses tonuyla kulağına. “Bu hiç mi hiç hoşuma gitmedi. İlk tanıdığın herkesi böyle eller misin?”
Kız anında gerildi ve ellerini çekip suratıma afallayarak baktı. “B-ben… özür d-dilerim.” Diye kekeleyerek yanımdan uzaklaşıyordu ki tuttum.
“Sana uzaklaş demedim. Sadece dans et. Mümkünse ellerini üstüme…” kafamı iki yana salladım. “Düzeltiyorum. Beni ellerinle taciz etmeyecek şekilde dans et.”
Kız dediğime başıyla onaylayarak cevap verdi. Yasin ile bir kızda aramıza katıldı ve Batu ile Naz’da katılınca hepimiz hem konuşup dans etmeye başladık. Batu biraz daha sakinleşmişti. Göz ucuyla Beste’ye baktım, yoktu. Emre’yi aradım hemen taburede oturuyordu. Tek başına oturuyordu. Bakışlarımı Batu’ya geri çevirdim. Bu yüzden mi keyfi yerine gelmişti. Beste eve mi gitmişti? Ben ne kadardır burada dans ediyordum ve neden Beste’nin gittiğini fark etmedim? En önemli sorum ise neden eve gitmesi beni üzmüştü ve kendimi suçlu hissediyordum? resmen kendimi onu aldatmışım gibi hissediyordum. Lanet olsun! Bu duyguların hepsi beni tam bir ergene çeviriyordu. Batu’ya yaklaştım. Dansı bırakmıştım.
“Beste nerede?”
Omuz silkti. “Lavaboya gideceğini söylemişti.” Sonra birden durdu ve kolundaki saate baktı. Anında bakışları sertleşti ve etrafa bakındı. “Bunu bayağı önce söylemişti! Siktir!” koşarak pistten lavaboların olduğu tarafa gitti. Bende hızla onun peşinden gittim. “Bayanlar tuvaletine girip bakmalıyım.” O tereddüt ederken ben hızla içeriye daldım ve makyaj yapan iki kız çığlık attı. Onları umursamadan kapıları çalıp kabinlere baktım ama hepsi boştu. Batu’nun yanına geri gittim.
“Tuvalette yok.” Dedim hemen ve Batu küfür etti. Cebinden telefonu çıkarıp aradı ve ikimizde nefesimizi tutup açmasını bekledik. “Ee?” diye sordum sabırsızca.
“Açmıyor! O kıyafetle nereye gidebilir ki? Lanet olasıca dışarıda iki adım bile atamadan tacize uğrar!” diye kükredi. Benim ise sesim çıkmıyordu. Söylediği şeye ihtimal vermek dahi istemiyordum. Koşarak ön tarafa gittik ve Batu Emre’nin yakasından tuttu. “Nerede? Söyle bana kız kardeşim hangi cehennemde?”
Emre kaşlarını çattı ve Batu’nun ellerini hızla tutup yakasından itti. “Ne bileyim ben nerede? Kendini topla! Beste’nin bekçiliğini yapmıyordum.”
Batu ağzını açtı ama sonra geri kapattı. Dans pistine döndü. Ellini Yasin’e kaldırdı ve Yasin kızdan kurtulup Naz’ı da çekiştirerek yanımıza getirdi.
“Beste nerede?” diye kükredi Batu kıza doğru. Kız yerinde sıçradı ve etrafına bakındı. Onunda bir fikri olmadığı ortadaydı. “Söylesene!” diye bağırdı Batu.
“Ben bilmiyorum. Yemin ederim ki bilmiyorum. En son onu…” gözleri büyüdü. “Çıkışa doğru giderken görmüştüm ama hava almaya çıkıyor sanmıştım.”
“Ne kadar süre önce?” diye sordum.
“Ben bilemiyorum ama bayağı önceydi.”
Yasin kafasını iki yana sallayıp uzunca bir küfür etti. “Ayrılalım. Belki ilerdeki sahile gitmiştir. Bulursak birbirimize haber veririz.” Dedi ve Emre ile Naz’a baktı. “Siz burada durun. Buraya gelirse bize haber verirsiniz.” Herkes başıyla onayladı ve Batu arka kapıdan çıktı. Bizde Yasin’le ön kapıya koştuk. O sahile doğru adım atarken bende yol boyunca ilerlemeye devam ettim. Birden durdum. Telefonumu çıkarıp Beste’yi aradım. Ama beni meşgule attı. Tekrar aradım. Açana kadar pes etmeyecektim. Bu benim yüzümdendi ama neden? Neden tek başına kendisini sokağa atmıştı. Hem de o lanet kıyafetiyle. Beni yine meşgule attı. “Lanet olsun Beste. Aç şunu!” diye bağırdım ve telefonu kulağımda tutarken ilerlemeye devam ettim. Onu bulan kişi ilk ben olmalıydım. İlk ben!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)
RomanceSevmek ve sevilmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Ihanet ettiğini düşünmek ve açıklama yapma dürtüsü en büyük korkuydu. Peki bir ilişkide tek taraflı cesaret ve caba yeterli miydi? Insan bazen anlayamaz kaybetmeden sevdiğini... Özellikle en yakın arka...