🤫Bölüm 13🤫

18 3 0
                                    

                  Arda                                                                                  

Görevlilerin adamları sürükleyerek götürdüklerini izledim. Öfkem içimi yakıp kavuruyordu. Kulağımda ise Beste’nin haykırışları çınlayıp duruyordu. Batu, birden kendini yere attı ve kalçasının üstüne oturup kafasını ellerinin arasına alıp sakinleşmeye çalıştı. Yasin’de adamların kıyafetlerini bölmenin kapısından onlara fırlattı. Beste ise havluya sarınmış ağlıyordu. O adamın dudaklarının boynunda olduğunu gördüğümde karnıma tekme yemiş gibi olmuştum ve kendimi tutmak için ilk Beste’yi o adamdan çekip kurtarmıştım.

Yasin, Beste’ye sarıldı ve kızın kafasını göğsüne yasladı. Bunu ben yapmalıydım ama şuanda öfkeliydim. Üstümdeki ıslak kıyafetlere baktım. Ellerim ise kan içindeydi. Pisliklerin kanı! Ellerimi yumruk yaptım ve hızla bölmeden çıktım. Arabamın kapısını açık görünce şaşırmadım. Beste büyük ihtimal bizi durdurmak için koşarak gelmişti. Açık kapıyı kapattım ve ön koltuktan telefonuma uzanıp aldım. Tam arama yapacaktım ki Batu’nun seslendiğini duydum ve telefonu koltuğa attım. Arkama döndüğümde Üçü bana doğru geliyordu.

“İlk yardım çantan var mı?” diye sordu ve o anda donup kaldım. Direk Beste’nin yanına gittim.

“Bir şey mi yapmış o piç kurusu?” diye sordum direk dişlerimi sıkarak. Yasin Beste’nin bileklerini gösterince kendimi tutamadım ve sövdüm. Koşarak arabanın bagajını açıp çantayı çıkardım. Yasin Beste’ye kapıyı açtı ve Batu’da valeden kendi arabasını getirmesini söyledi.
“Özür dilerim.” Dedi Beste abisine.

“Ona söylemiştim!” dedi Batu hızla kardeşine dönerek. “O çocuğu getirmemesi gerektiğini söylemiştim. Ama o beni dinlemedi ve biraz daha geç kalsaydık!” ellerini ensesinde birleştirdi ve dudakları gerildi. “Neden bağırmanı kimse aldırış etmedi! O lanet görevlilerin hepsini de kovuyorum!”

Beste kafasını öne eğdi ve bende çantayı yere koydum. içinden pamuk çıkarıp antiseptik döküp kesiklerinin üstünde gezdirdim. Anında suratını buruşturdu. “Sadece seni mutlu etmek istemiştim.” Dedi Beste. “Bölmede güvende olduğumu gördüğünde…” gözlerini sımsıkı kapatıp geri açtı. “Her şey çok hızlı oldu. Çocuk birden beni yakaladı ve bırak dediğim halde bırakmadı.”

Derin bir nefes alıp yara bandı yapıştırdım. “O kızla neden dışarı çıkma dediğimi şimdi anlıyor musun?” dedi Batu bağırarak. “Sen orada bağırıp çırpınırken o adamın dudaklarını…” küfür edip sustu. “Hadi gidelim.” Dedi Batu sessizce.

“Çantalarım!” dedi Beste. “Ayrıca kıyafetlerimi giymek istiyorum. Havluyla kalamam.” Gözlerini gözlerime çevirdi. Bileğini hala tutmakta olduğumu fark edince tam çekecektim ki elimi tuttu. “Teşekkür ederim.” Arabadan inerken kulağıma eğildi. “Lütfen, sakin ol. Ben iyiyim.” Dedi ve bölmeye doğru yürümeye başladı. Sanki sakin olmak kolaymış gibi! Çantayı kapatıp bagaja resmen attım ve kapısını sertçe örttüm. Batu ile Yasin’in yanına geçtim.

“Lanet olsun!” dedi Batu. “Ya biraz daha geç gelmiş olsaydık. Ne olacağını düşünmek bile istemiyorum!”

“O kızla görüşmesine kesinlikle izin vermemelisin, kardeşim.” Dedi Yasin. “Beste’nin korkudan nasıl titrediğini gördüm.” O anda bende fark etmiştim ama öfkemden bunu düşünmemiştim. Tek düşündüğüm şey o adamı sürükleyerek sahile çıkarıp onu bir güzel benzetmekti. Bunu da yapmıştım ama hala sinirliydim ve hala o adamı bulup öldürene kadar dövmek istiyordum. Elimi arabaya yasladım ve nefes almaya çalıştım.

“Sanırım bu hepimiz için tuhaf oldu.” Dedim. Elimin üstüne baktım. Oradaki kanı görmek bana zevk veriyordu. O sırada Beste’nin elleri elimin üstüne uzandı. Giyinmişti. Uzun süre elimdeki kanlara baktı. Sonra çantasından su çıkarıp elimi tuttu ve üstüne su döküp kanları temizledi.

“Sizin elleriniz ne durumda?” diye sordu abisine ve Yasin’e bakarak. İkisi de ellerinin üstüne baktılar. Onlarınki de benimki gibiydi. Beste onlarında elini temizledi. “Şey bir şey daha var.” dedi ve bana döndü. “Tolga abi buradaydı.” Derken yüzü gülüyordu. İşte bu bütün sinirimi almıştı. O parlayan gözlerinin gülümsemesi yetiyordu benim için. “Sude ve yengen de buradaydı. Sude çok tatlı olmuş ve üçünüze Tolga abi iletmemi istediği mesajını bıraktı. Üçünüzü de serseri dedi. Eşek herifler dedi ve size kızgın olduğunu söyledi. Bir ara ona uğrayacakmışsınız.”

Güldüm. “Yengem nasıldı?” diye sordum.

“Karnı şişmişti.” Dedi sırıtarak. “Ve hala formdaydı.”

Batu kahkaha attı. Beste biranda ortamı yumuşatmıştı. Bu kızın bu huyuna hastaydım işte. “Cinsiyetini öğrenmişler mi?” diye sordu Batu. Beste kaşlarını çatıp burnunu kırıştırdı ve o an onu kollarıma alıp sarmak istedim. Çok tatlıydı.

“Ne kadar salağım.” Dedi üzülerek. “Hiç aklıma gelmedi. Daha çok hamile olup da o kadar ince kalabilmesiyle meşguldüm.” Birden uzanıp tişörtümü tutup sıktı. “Islaksınız. Hadi gidelim.” Gözlerine baktım. Sanırım artık ne yapmak istediğimi biliyordum. Onu istiyordum. Onun için savaşmaya hazırdım. Ondan hoşlanıyordum ve onun bana her bakışında içimde bir kıpırtı oluşuyordu. Batu arabasına dönerken Yasin’de benim arabanın önünden dolaşıp yolcu koltuğuna oturdu. Beste tişörtümden elini çekerken tuttum. Gözlerime baktı.

“İyi misin?” diye sordum.

“Geldiğiniz için teşekkür ederim, Arda. Bu yüzden iyiyim.” Dedi ama elini elimden çekmedi. Sonra gözlerini kıstı. “Peki, sen iyi misin?”

“Değilim!” dedim dişlerimin arasından ve o sırada Batu’nun sesiyle elimi elinden çektim. Oda çantasına tutunup abisinin arabasına bindi. Bende arabaya binip park alanından çıktım ve dikiz aynasından Batu’nun arabasında oturan Beste’ye baktım. Kafasını cama yaslamıştı ve düşünceliye benziyordu. Onunla yalnız kalmalıydım. Hem de hemen şuanda.

Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin