🤫 Bölüm 22🤫

9 2 0
                                    

Arda

Batulardan çıktığımızda Yasin’i ekip bara gitmiştim ve şuanda deli gibi içiyordum. Beste gidiyordu. Ciddi anlamda yıkılmış durumdaydı. Bende ondan farksız değildim. Onu görmeden dayanabilir miydim, hiçbir fikrim yoktu. Şuanda acı çekiyor muydu, kesinlikle. Onu alıp buralardan götürmek istiyor muydum, hiç şüphesiz. Bardağı alıp kafama dikledim ama içi boştu. Barmene işaret yaptım ve anında doldurdu. Kızın hıçkırıkları hiç ama hiç aklımdan çıkmıyordu. O kadar çaresizdi ki, o kadar çabuk yenilgiyi kabul etmişti ki tek istediği şey abisinin ona söylediklerine inanmaktı. Bunu hissetmiştim. Lanet olsun ki ta kalbimin derinliklerinde hissetmiştim. Bardağı kafama dikledim ve başımın döndüğünü fark edince cebimden içtiğimden daha fazla para koydum ve tabureden kalkıp dışarıya çıktım.

Eve gitmek istemiyordum. Ama o kadar başım dönüyordu ki bir yerde düşüp kalmadan önce eve gitmek zorundaydım. Boş bir taksi bulup adresi verdim ve kafamı koltuğa yasladım. Gözlerimi kapattığım anda gözüme Beste’nin kahkahası geldi. Artık o kahkahayı atamayacaktı. Atsa da ben göremeyecektim. Elimi kaldırıp saate baktım. Gece ikiye geliyordu. Yaklaşık bir saattir içiyor muydum yani? Batu onun yokluğunda kahrolacaktı. Hatta işte daha da gergin olacak ve herkese kök saldıracaktı. Bu düşünce beni güldürdü. Kendimin ne yapacağını da hiç şüphesiz tahmin edebiliyordum.

Eve girdiğimde, direk banyoya attım kendimi ve soğuk suyla duş aldım. O sırada aklıma telefonum geldi. Neden gelmişti hiçbir fikrim yoktu ama hemen suyu kapatıp belime havlumu doladım. Etrafta pantolonumu aramaya koyuldum. Lanet olasıca alkol kafası. Koşarak banyoya gittim ve yerde duran pantolonumu alıp ceplerini kurcalamaya başladım. Ama yoktu. Etrafı bakındım. Telefonu yerde bulunca hızla kapıp odama geri döndüm. Düştüğünde kapanmış olmalıydı ki kapalıydı. Açma düğmesine bastım ve o açılırken boxerımı giyip altıma şortumu geçirdim. O sırada da telefon açılmıştı ve hemen bildirim geldi. Elime alıp baktım. Beste’dendi.      

Beste (23.30):
Yarını büyük ihtimal abim ile geçiririm. Bilmiyorum ama gidene kadar günlerimi seninle geçirmek istiyorum. Bu seni son kez görüşüm olabilir ve son günlerimde sadece mutlu olmak istiyorum. Eğer o günler sende şehir dışında olmazsan bana vaktini ayırabilir misin?

Arda (02.46):
Pazartesi günü şirketime gel. Saat beşten önce gelirsen daha iyi olur. Ne zaman çıkacağımı bilmiyorum. Çarşamba günüde öğleden önce gelirsin. Seni havaalanına götürürlerken sana eşlik ederim.

Beste (02.46):
Arda?

Arda (02.47):
Uyumadın mı sen hala?

Beste (02.47):
Uyuyamadım…

Anında telefonumu yatağın üstüne bırakıp koşar adım çalışma odasına gidip masamın çekmecelerini karıştırmaya başladım. Kulaklığı bulunca odama geri döndüm ve telefonu geri aldım.

Arda  (02.49):
Kulaklığını tak!

Biraz bekledikten sonra taktım diye cevap yazdı ve anında görüntülü konuşmayı başlattım. Açmasını beklemek ölüm gibi gelmişti bana. Sonra birden Beste ekranda çıktı ve gülümsedim. Saçı başı karmakarışıktı. Ekranda bile gözleri parlıyordu. “Yatağın içinde savaş mı çıktı?” diye sordum ve gülümsedi.

“Daha çok içimde bir savaş çıkmış gibi hissediyorum.” Dedi ve gözlerini kısarak ekrana baktı. “Sen içtin mi?”

Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin