Beste
“BESTE!” gözlerimi kırpıştırarak açtım. Abim öfkeyle bana bakıyordu. Yine ne yapmıştım. “Kalk duşunu al ve aşağıya in. İşe senin yüzünden geç kalacağım.”
“NE!” saate baktım. Sabahın yedisiydi. “Ah, saçmalama. Ben gelmeyeceğim. Uyumak istiyorum.”
“Evet, geliyorsun.” Üstümdeki örtüyü anında açtı ve beni kucaklayıp banyoya soktu. Soğuk suyu açıp eline su toplayıp suratıma çarptı. “Aşağı iniyorum yarım saat sürerse işin üstünü giymemiş olmana aldırmam seni sırtlar götürürüm.”
“Sen kafayı yemişsin.” Dedim ve sırıtarak banyodan çıktı. Bende hızlı bir duş aldım. Neden beni götürüyordu ki? Cezaların en çilelisi bu değildi ama erken uyanmaktan nefret ettiğimi bildiği için yaptığı kesindi. Hem bütün gün deri koltukta oturacak iş konularına kulak misafiri olacaktım. Bu en nefret ettiğim ikinci şeydi. Bana ne alışveriş merkezinin yapım aşamasından.
Turuncu vücuduma yapışan ve boyundan bağlamalı olan mini elbisemi giydim. Saçlarımı dağınık topladım. Siyah uzun converselerimi giyip siyah küpe taktım. Hızlı bir hafif makyajda yapıp çantamı ayarladım. Laptopumu da koltuğumun altına sıkıştırıp uçarak aşağıya indim. Abimle hızlı bir kahvaltı edip evden çıktık.
“Bütün gün odanda oturmak istemiyorum.” dedim abime yalvaran bir ses tonuyla. “Lütfen!”
“Bakarız.” Dedi ve spor arabasının kapısını açıp oturmamı bekledi. Biraz ona bakıp ofladım ve bindim. İkimizde şirkete gelene kadar sessizdik. Şirketin kapalı otoparkında arabayı park edip indiğimizde de sessizdik. Abim toplantıdan dolayı endişeliydi. Bu benim tuhafıma gidiyordu. Daha şirketteki koltuğuna oturalı sekiz ay olmuştu ve işi özel hayatından bile daha ön planda tutuyordu. Kızlarla ilgilenmiyordu. Bazı kaçamaklar hariç. Asansöre bindiğimizde abimi inceledim. Durgundu hem de çok fazla durgundu ki bu beni üzmüştü.
“İyi misin?” diye sordum dönüp bana baktı.
“Evet, iyiyim. Eğer toplantıyı kazasız halledersek daha mutlu olacağım inan bana.” Dedi ve asansör kapısı açılınca birlikte üçüncü koridora açılan camlı kapıdan geçtik. Diğer iki koridorda Yasin ile Arda’ya aitti. Abimin ofisinin önüne gelince sekreterine gülümsedim. Kız abime hastaydı ama abim ona dönüp bakmıyordu. Kız güzel bir kızdı ama abimin katı kuralı vardı. İşte ilişki kesinlikle yasaktı. Abim kapıyı anahtarla açıp kıza döndü.
“Toplantı saatinden tam yarım saat önce Arda’yı ara ve yanıma gelmesini söyle. Dediğimi unutma tam yarım saat önce.” Dedi ve kapıdan içeri girdi. Bende peşinden girdim. Vay canına! Abimden nasibini alan tek kişi ben değildim. Kızın hemen alarmı kurduğundan emindim. Bu gülmeme sebep oldu. Çantamı ve laptopu bir kenara koyup kendimi deri koltuğa attım.
“Kıza gerçekten acıyorum. Her gün senin bu asabiliğini çekiyor.”
Koltuğuna oturup çekmeceden dosya çıkarırken kaşlarını çattı. “Ben işimi yapıyorum, Beste. Özenle yapıyorum ve patron olmama rağmen her şeyle bizzat kendim ilgileniyorum. Çalışanlarımın da aynı özeni fazlasıyla göstermesini istiyorum. İşte tahammül edemeyeceğim tek şey varsa oda şımarıklıktır.”
Gözlerimi kırpıştırdım. “Üniversitem bitince kesinlikle senin yanında çalışmayacağım.”
Gülümsedi. “Orası kesin.” Dedi ve dosyayı incelemeye devam etti. Bende uzanıp laptopumu aldım ve WhatsApp'a girdim. Arda çevrim dışıydı. Gerçi dün gece açıp bana yazması da tamamen tuhaftı. Profil resmi yoktu. Olsaydı ona bakabilirdim. Hala dün akşam olanları düşünüyordum ve kafayı sıyırmak üzereydim. Göz ucuyla abime baktım. Kaşları çatılmıştı. Dosyada bir şey eksikti sanırım. Arda’nın bana dün akşam dokunmasını öğrense acaba nasıl tepki verirdi? Bu görüntü gözümde canlanınca yüzümü buruşturdum. Abim Arda’yı öldürene kadar döver sonra onu canlandırır tekrar döverdi. Eyvah! Bu gizli kaçamak ikimizin de başını belaya sokacaktı. Kalbim sıkıştı ve Naz’ın ismini bulup tıkladım.
Beste (08.49):
Mesajımı okuyunca bana muhakkak yaz. Seninle acil konuşmalıyım.
Laptopu uyku moduna sokup ayağa kalktım. Salı günü bu hatayı yapmadan ikimiz içinde doğru olan kararı verip yanına gitmeyebilirdim ve böylece ikimizde bir hata yapmaktan kurtulabilirdik ama kalbim bunun tam tersini söylüyordu. Ona âşıktım. Onun bana tanıdığı bu fırsatı asla kaçıramazdım. Onun bana karşı ne hissettiğini bilmiyordum ama şuanda kafayı bana taktığından emindim. Acaba şuanda ne yapıyordu. Kesinlikle toplantıya hazırlanıyordu. Yasin büyük ihtimal boştaydı.
“Ben senin şu arkadaşlarının odasına gidip geliyorum.” Dedim abime ve kafasını kaldırmadan başıyla onayladı. Bende hiç vakit kaybetmede odadan çıktım. Sekreter kız bana hemen güldü ve bende ona el sallayıp koridordan çıkıp ilk Yasin’in olduğu tarafa gittim. Onun sekreteri erkekti. Bu beni güldürdü. İşte ilişki yasak kısmını bildiği için özellikle bayan sekreter almamıştı. Bu onun için asla uyamayacağı bir kuraldı çünkü. Sekreter bana baktı ve ayağa kalktı.
“Beste Hanım, Yasin Bey müsait. Girebilirsiniz.”
Kafamla onaylayıp kapıyı çalmadan içeriye girdim. Kahretsin! Arda yanındaydı ve ona bir şey gösteriyordu. Ben içeriye öyle dalınca ikisi de kafalarını kaldırıp bana baktı. Elimi kapıya uzattım. “Sekreterin müsait olduğunu söyleyince ben…” boğazımı temizledim. “…sonra gelebilirim.”
Yasin koltuğu işaret etti. “Otur, otur. Önemli bir şey değildi.” Arda’ya döndü. “Onaylamak için ne gerekiyor?”
“Adamlara büyük miktarda para teklifi etmemiz gerekiyor. Birde diğer şirketlerin ne kadar teklif ettiğini az buçuk tahminde bulunmamız gerekiyor. Ama bizden daha cesur olacaklarını sanmam. Bu işi alırsak bu alan bize çok para kazandıracak. Ettiğimiz teklifin fazlasını karşılayacak bir para.” Arda dosyayı alıp elinde salladı. “Bu şimdilik benim gözdem. Bugünkü olayı da fazlasıyla tarttım. Kesinlikle bize hayır diyemeyecekler.”
Öksürdüm. “Batu sekreterine katı bir emir verdi. Toplantıdan yarım saat önce seni odasında istiyordu. Kızın işini kolaylaştırmak istedim.” Dedim gülümseyerek. “kızın alarm kurduğundan eminim.” Derken ikisi de bana sırıtarak bakıyordu. “Ve onun yanında durmak tüylerimi diken diken yapıyor. Adam dosya incelerken bile Fredy’nin kâbusu gibi.”
Yasin kahkaha attı. “Tahmin edebiliyorum. Ondan mı kaçtın?” kafamla onayladım.
“Sizi kontrol etmek istedim. İşte Fredy’e dönüşmeyen birilerini görmek daha cazip geldi.”
Arda sırıttı ve saatine baktı. “Yarım saat olmadan giderim odasına. O kıza acıyorum.”
“Erkenden gidersen kızı büyük bir yükten kurtarmış olursun.” Dedim. Ayağa kalktım. “Neyse siz işinize devam edin. Abim sizi lafa tuttuğumu görürse beni kimse kurtaramaz.” El salladım ve hızla odadan çıktım. Sekreter çocuğa selam verip tam ilerliyordum ki Arda peşimden gelip elini belime koydu. İçimdeki kıpırtıyı görmezden gelmek çok zordu.
“Abinin odasına birlikte geçeriz. Gel sana kahve söyleyeyim.” Bu benim içinde süper bir fikirdi. Birlikte onun olduğu bölüme geçtik ve kapısındaki sekretere kıskanç bakışlarla baktım. Arda kapıyı açıp geçmem için kapıyı tuttu ve sonra sekretere döndü. “Bize iki kahve getir. Biri bol sütlü olsun.” Ben koltuğa yerleşirken üç arkadaşın odalarının birbirinin aynısı olması içimi bunaltmıştı. Çocukluktan bu yana her şeyleri aynıydı. Okulda da üçüz gibi dolaşıyorlardı ve soyadlarından dolayı arkadaş oldukları anlaşılıyordu. Ama Arda diğer ikisinden daha farklıydı. Yasin ve Batu aynı renk tişört giyerken o bir farklılık yaratır farklı renk giyerdi. Ofisinde de farklı olarak yerleşim şekliydi. Masası çaprazdı ve oturma gruplarının duruş açısı da farklıydı.
Arda koltuğuna oturmadan bir süre beni inceledi ve sonra oturup laptopunu açtı. İlk birkaç dakika bir şey demeden laptopunda bir şeyler inceledi. Sonra dosyayı tekrar gözden geçirdi ve eline alıp karşıma oturdu. Dosyayı masaya fırlattı. O sırada kapı çaldı ve kız elindeki tepsiyle girdi. Sütlü kahvemi alıp bir yudum aldım. Kız gidince Arda yanıma oturdu.
“Anlat.” Dedi gözlerini kısıp bana bakarken.
“Neyi?” diye sordum hemen. Çünkü neyi anlatmam gerektiğini bilmiyordum.
“O kadının sana ne söylediğini. Gece mutsuzdun ve bu beni düşündürdü.”
Gözlerimi kırptım. Bütün gece gözlerinin başka tarafta olduğunu biliyordum ama bunu nasıl fark etmişti onu bilmiyordum. “Her zamanki önemsiz şeyler. O kadını her gördüğümde mutsuz oluyorum zaten. O benim annem değil, Arda. Onu asla da annem yerine koymayacağım. O babamın annemi aldattığı ‘para avcısı’ olarak kalacak hep hafızamda. Annem onun yüzünden bizi terk etti. Buda mutsuz olmam için geçerli bir sebep. Abim kabul etsin ya da etmesin olan biten bu.”
Gözlerini açarak bana baktı. “Vay canına, Beste! Süper öfkelisin bu konuda.” Uzanıp kupasını sehpadan aldı ve yudumladı. “Abinin de kabul etmediğinden eminim ama biliyorsun o durumu iyileştirmek için uğraşıyor. Eğer o da onu kabul etmeyip senin gibi olay çıkarsaydı emin ol durum daha boktan olurdu.”
“Olmazdı.” Dedim fısıldayarak. “O her zaman babamın…” sustum ve kahvemden büyük iki yudum aldım. Bunun hakkında konuşmak istemiyordum.
“Evet?”
Kafamı iki yana salladım. “Toplantına odaklan, Arda. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.” uzun uzun bana baktı ama sonra kupasındaki kahveyi bitirmek için büyük büyük yudumlar aldı. “Yarın beni nereye götüreceksin?” diye sorduğumda direk dudakları yukarıya kıvrıldı. O dudakların güzelliğine âşıktım ben.
“Bizi kimsenin bulamayacağı bir yere ama fazla vaktimiz olmayacak.” Kahvesini bitirince ilk kendi kupasını sonrada benim elimdeki kupayı sehpaya koydu. Sonra bana yaklaştı ve elini yüzüme koydu. “Naz’a söyle.” Dedi sesi biraz sinirliydi. “Sana erkek falan ayarlamaya çalışıp durmasın!” bu cümleyi söylerken çenesi kasılmıştı. “Bundan nefret ediyorum.” Deyince ise kalbim neredeyse yerinden fırlayacaktı. Sadece dudaklarına odaklandım ve onu dinledim. “Cumartesi günü de o sahile götüreceğim seni. Yarın için abine alışverişe gideceğini söyle. Ama ilk onu ikna etmeye çalış. Yasin’le ikisinin işleri asla iptal edilemeyecek bir şey. Seni direk bana yönlendirecek. Bu yüzden buluşmamız sıradan ve güvenli olacak.”
Vay canına! Bu benim için bile sıradan bir buluşma olurdu. Ben bile kıllanmazdım bundan. Bunu ne zamandır düşünmüş, planlamıştı acaba? Bu emrivaki tavırlarını bir tek onun emrivaki tavırlarını seviyordum. Parmaklarını çeneme kaydırdı ve uzanıp çok kısacık öpüp hemen geri çekildi ve ayağa kalktı. Bu hep istediğim bir şeydi ama şimdi beni korkutuyordu. Arda, sevmesini bilen biri değildi. O hep kızlarla takılan biriydi. Benden sıkıldığında bahane edebileceği de çok güzel bir sebebi vardı. Batu. Bu yüzden gitmek isterse onu durduramazdım. Kahretsin! Deliydim. Kafayı yemiş olmalıydım. Ona bu sürede daha da âşık olacaktım. Ona daha da bağlanacaktım ve asla da bu acıyı atlatamayacaktım. Birden omzuma değen elle kendime geldim. Arda elindeki dosyayı tutup kalkmam için elini uzattı. Tutup kalktım ve birlikte abimin odasına girdik. Sekreter kız bana minnet duyan bakışlarla baktı ve bende hafifçe gülümsedim. İçeri girdiğimizde Batu, Arda’yı görünce hızla yanımıza geldi ve dosyayı alıp inceledi. İkisi tartışırken bende laptopumu kucağıma aldım. Naz’dan hala ses soluk çıkmıyordu. Bunu birisine anlatmalıydım artık. Yoksa kafayı yiyecektim. Farkında olmadan ofiste volta atmaya başlamıştım ki abim sesiyle yerimde durdum.
“Neyin var senin?” diye sordu.
“Senin yüzünden sıkıntıdan patlamak üzereyim. Saat sabahın körü olduğu içinde Naz hala sıcacık yatağında uyuyor ve ben onun uyanmasını deli gibi istiyorum ama hala uyanmadı.” Birden laptopun kapağını indirdim ve çantamı aldım. “Siz işinizi yapın ben aşağıdaki sekreterleri biraz lafa tutayım.”
“Hüseyin’den uzak dur!” diye bağırdı abim ve dönüp ona baktım.
“İşteki kural benim için geçerli değil.” Arda anında tek kaşını kaldırdı. Bunu görmek bile harika bir duyguydu. “Tamam, uzak dururum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)
RomantizmSevmek ve sevilmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Ihanet ettiğini düşünmek ve açıklama yapma dürtüsü en büyük korkuydu. Peki bir ilişkide tek taraflı cesaret ve caba yeterli miydi? Insan bazen anlayamaz kaybetmeden sevdiğini... Özellikle en yakın arka...