Arda
“Hepinizi seviyorum ama bir kucaklaşmayı daha kaldıramayacağım. Sadece…” Bana yaklaştı ve kollarını boynuma doladı. “Her şey için teşekkürler.” Gözlerimi sımsıkı yumup geri açtım. Hızla yürümeye başladı. Kapıdan çıkıp gözden kaybolana kadar ona baktık. Batu nefes bile almıyor gibiydi. Ben ise kalbimdeki acının dinmesini bekliyordum. Tolga, Batu’nun omuzuna koydu elini.
“Hadi bize gidelim. Şu konuyu enine boyuna bir konuşalım.”
Batu ona acı dolu gözlerle baktı ve başıyla onaylayıp koşar adım çıkışa doğru yürümeye başladı. Emre ile Naz’da el ele onun arkasından yürümeye başladı. Yasin’de Batu’ya yetişmek için koşarak yanımızdan uzaklaştı. Abim ise önümde dikildi.
“Berbat görünüyorsun. Toparla kendini!” gözlerimi kısarak ona baktım. Dediği şey çok basitmiş gibi. “Bana öyle bakma. Bunu halledeceğim. Bana güven yeter.”
“Onu seviyorsun, değil mi?” diye sordu Sevda. Bu soru acımı daha da arttırdı. Seviyor muydum gerçekten? Yoksa sadece herkesin üzüldüğü şekilde mi üzülüyordum? Buna verecek bir cevabım yoktu. Ona uzun uzun baktım.
“Gidelim.” Dedi abim ve Sevda’nın elinden tutup çıkışa doğru yöneldi. Ben hala orada duruyordum. Gözlerimi yumdum. Sabahki halimiz geldi aklıma. Onu suyla ıslattığımda kahkaha atmıştı. ‘Harikayım. Parmakların işini iyi biliyor.’“ARDA!” gözlerimi açıp abime baktım. Beni bekliyorlardı. O sırada telefonum titredi ve ekrana baktığımda Beste’den gelen mesajı görünce abime tekrar baktım.
“Siz gidin. Sizin evde buluşuruz.” Dedim.
“Asla olmaz.” Dedi Sevda. “İyi olduğundan emin olmadan seni tek bırakamayız. Düş önümüze!” yengem olmasa bu emrivaki tavırlarından dolayı ona ağzının payını verebilirdim ama yengemdi ve onu seviyordum. Telefonu cebime tıkıp peşlerinden gittim. Ama aklım mesajdaydı. ‘Uçaktayken sana atacağım mesajı mı düşünüyorsun?’ Kahretsin! Beste’nin sesi sürekli kulaklarımda olacaktı. ‘Çok yoruldum.’ Birden durdum. Abim kolumdan tuttu.
“Hadi, oğlum. Gidiyoruz.”
“İzin veremem!” dedim donuk bir ses tonumla. “Gitmesine izin veremem.” Tam geriye doğru koşmaya hazırlanıyordum ki abim iki koluyla beni sardı. “BIRAK!” diye bağırdım. “Durdurmak zorundayım!”
“Sakin ol!” kafamı hızla iki yana salladım ve bildiğim bütün küfürleri savurmaya başladım. “Kapa çeneni! Herkes bize bakıyor. Eve gidene kadar beklemelisin. Ayrıca jet çoktan kalkışa geçmiştir bile.”
“Anlamıyorsun!” dedim ona ama hala kollarından kurtulmaya çalışıyordum. “Onun gitmesi onu öldürüyor. Buna izin veremem! Vermemeliydim! SİKTİR!”
“Yeter!” diye bağırdı abim ve o güçlü kaslı kollarıyla beni dışarıya çekiştirdi. “Sakın kendini salma. Bu şekilde ona hayatta yardımın dokunmaz.” Derken uçak sesi duydum. Bütün bedenim uyuştu. Olduğum yerde donup kaldım. Bir daha asla dönmeyebilirdi. Hem bugün o şerefsiz adamın söylediklerinden sonra bütün umudum birden kaybolmuştu. “Arabanı alması için birini yollayacağım.” Dediğinde abimin arabasının önüne geldiğimizde yürüdüğümün farkına bile anca varmıştım. “Bin hadi!”
ϖ
Eve geldiğimizde evin önünde üç ayrı araba vardı. Hep birlikte arabadan inip eve girdik. Çalışan kadınlardan biri abimin önüne dikildi.
“Batuhan Bey hiç iyi değil, efendim. Salonun altını üstüne getirdi. Şuanda Emre Bey ve Yasin Bey onu zor tutuyorlar.”
“Sude nerede?” diye sordu yengem direk.
“Onu bakıcısı parka götürdü.” kadın başını salladı ve hızla salona geçtik. Tolga Batu’nun yanına doğru yürürken ben dolaptan viski alıp kafama dikledim. Şuanda Batu’yu teselli edebilecek durumda değildim. Bakışlarımı ona çevirdim. Terden üstü sırılsıklam olmuştu. Nefes alırken ise zorlandığı belliydi. Abim Yasin ile Emre’ye bir işaret yaparak gitmelerini belirtti. Onlarda boşdaki koltuğa geçtiler.
“Sakin olacaksın, değil mi? seninle ciddi ciddi konuşmamız gerekiyor çünkü!”
Batu ona yorgun bir şekilde baktı. O gözleri görmek artık canımı yakacaktı. Beste’nin gözlerinin kopyasıydı. “Konuşacak mıyız? Babam bu sabah bu konuyu bir daha açmamamı, konunun tamamen kapandığını açıkça belirtti. Bitti! Bu iş bu kadar!”
“Pes mi edeceksin? Bu kadar mı senin için yani?” sonra bana döndü. “Sende? Otur şuraya! Elindekini de bırak!” Hepsi dönüp bana baktı. Ben ise umursamıyordum. Şişeyi kafama dikledim yine. “ARDA!” derin nefes alıp Batu’nun yanına oturdum. Şişeyi tam dikliyordum ki abim elimden çekip aldı. Sertçe sehpaya koydu.
“Batu doğru söylüyor.” Dedim dişlerimin arasından. “Adam bugün Beste ile konuştu. Ofisime geldi. Okul işini halledeceğini söyledi. Ona orada bir daire alacağını ve araba alacağını söyledi. Sonra da kendi başının çaresine bakması gerektiğini söyledi!” birden sesimin yükseldiğini fark edince sustum.
Batu ise bunun farkında bile değildi. Söylediklerimi duyduğu için küfür ediyordu. abim ise bana öfkeyle baktı. “Yardımcı olmazsanız bunu nasıl başaracağız, bir fikriniz var mı?”
Batu ayağa fırladı. “Tükendim!” dedi. “Kaç gündür o adamla didişmekten yoruldum!”
“Yoruldun ve tükendin diye pes edeceksin yani!” dedi abim yine. “Peki ya o kız? O kız ne yapsın? Siz pes ettiniz diye o da mı umudunu kaybetsin. Ya da siz pes ettiniz diye orada yaşamaya mahkûm mu kalsın? Kardeşini kaybetmeye göze mi alıyorsun? Onu silebilecek misin?”
“ASLA!” dedi Batu.
“O zaman ikinizde toparlayın. Çocuklar gibi sızlanmayı da kesin.” Hızla ayağa kalktım ve sehpadaki viskiyi alıp arabamın anahtarını abime fırlatıp evden çıktım. En yakın bir bara gitmem gerekiyordu. Taksiyi durdurdum. Şişeyi dikleyip bitirene kadar içmeye devam ettim. Sonra çöp kutusuna fırlatıp arabaya bindim.
Bara girdiğimde hızla tabureye oturup cin tonik istedim. Başlangıç için idare ederdi. Cebimden telefonu çıkarıp gelen mesaja bakmak için ekrana dokundum.
⟨⟨Beste:
Sana yalan söyledim. Bunu inan bana isteyerek yapmadım ama hayattaki en büyük korkum seni kaybetmekti. Buna göz yumamazdım. O anlaşmayı bana sunduğunda sana bağlanmamamı söylemiştin. Ama bilmediğin bir şey vardı; o da ben sana zaten âşıktım. Pazartesi günü seninle birlikte olmak istememin sebebine gelince; ilk ve son aşkım olarak kalacağın için ilkimi seninle yaşamak istemiştim. İlk ve son kez! Seni seviyorum, Arda ve seni asla unutmayacağım…⟩⟩
Ama bilmediğin bir şey vardı o da ben sana zaten âşıktım… Gözlerimi sımsıkı yumup kafamı tezgâha koydum. Sana zaten âşıktım… Lanet olsun! Sana zaten âşıktım… Siktir! Sana zaten âşıktım… Hızla kafamı kaldırdım ve bardağı kafama dikledim. Bir tane daha istedim. İlkimi seninle yaşamak istemiştim… Bardağı dikleyip bir tane daha istedim. İlkimi… Seninle… Yaşamak… İstedim… Koyulan bardağı dikledim ve bir tane daha istedim. KAHRETSİN! Piç kurusunun tekiydim. Kızın bana âşık olduğunu anlamam gerekiyordu. Bardağı dikledim ve bir tane daha. Ardından bir tane daha... İlk ve son kez… Lanet olsun Beste! Bunu bana nasıl söylemezsin! En büyük korkum seni kaybetmekti. Buna göz yumamazdım! Yumabilirdin! Ben seni hak etmiyordum bile! Bardağı dikledim.
“Berbat görünüyorsun!” gözlerimi kısarak yanımdakine dönmeye çalıştım ama başım çok fena halde döndüğü için neredeyse tabureden düşüyordum. “Hadi seni abine götüreyim.”
“Beni rahat bırak!”
“Hadi. Abin deliye dönmüş durumda.” Barmene boş bardağımı gösterdim. Şuanda Emre ile hiçbir yere gitmek istemiyordum. Barmen tekrar doldurdu. Hızla kafama dikledim. Bilmediğin bir şey vardı… Gülmeye başladım.
“Lanet olsun!” dedim ama dilim dolandığı için dediğim cümle kendime bile saçma bir kelime olarak gelmişti. Bardağı alıp dikledim. Barmene işaret ettim anında doldurdu ve içtim.
“Yeter!” dedi Emre ona kahkaha atarak baktım. Bu adamın derdi neydi? Alt tarafı şurada içiyordum. “Eve gidiyoruz.” Cebinden para çıkarıp barmene uzattı. “Üstü kalsın dedi.” Ayağa kalktığım anda yere kapaklandım. Vay anasını! İlk defa böylesine sarhoş olmuştum. Emre, kolumdan tutup beni bardan çıkardı. Kapının önündeki arabasına bindirdi ve hızla arabayı abimlere doğru sürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)
RomanceSevmek ve sevilmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Ihanet ettiğini düşünmek ve açıklama yapma dürtüsü en büyük korkuydu. Peki bir ilişkide tek taraflı cesaret ve caba yeterli miydi? Insan bazen anlayamaz kaybetmeden sevdiğini... Özellikle en yakın arka...