🤫Bölüm 10🤫

17 3 0
                                    

Arda  

Onu ilk defa bu kadar berbat görüyordum ve emindim ki büyük sebebi de bendim. Ona o kızla aramda bir şey olmadığını söylemek istiyordum. Yapamadığımı söylemek istiyordum. Kızı yarı yolda arabadan kovarcasına indirdiğimi anlatmak istiyordum ama o bize arkasını döndü ve uyudu. Batu, bir süre onu izledi. Bizde ona destek olmak için yanında durduk. Naz ise hala burnundan soluyordu. Ona baktım. Bana kaşlarını çatarak baktı. Demek ki Beste ona olanları anlatmıştı. Tabiki de anlatmıştı. Ona anlatmasını ben söylemiştim. Öfkeyle parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim. Beste’nin abisiyle konuşurken ki yüzü gözümün önünden gitmiyordu. Abisinden bir şeyler saklıyordu. Ne sakladığını neden söylemiyordu?

“O kadın dedin.” Dedim Naz’a dönerek. “Bize anlat.” Dedim ama o bana gözleriyle hançer fırlatmakla yetindi.

“Anlat!” dedi Batu arkasına dönmeden. “Anlat, Naz. Kardeşime bir şeyler oluyor ve ben bilmiyorum.”

“Aşağıya inelim.” Dedi Naz yumuşayarak ve hep birlikte salona inip oturduk. Naz ilk ellerini uyluklarına sildi ve heyecanlandığını o anda anladım. Ya da korkuyordu. İkisi birde olabilirdi ama şuanda buna kafa patlatmak istemiyordum. Batu sabırla kızın ağzından çıkacakları bekliyordu. Kız yutkundu. “Bunu Beste duyarsa beni gebertir. Hatta benimle hayatta konuşmaz.”

Batu burnundan soludu. “Anlat, Naz. Ona gidip bir şey söyleyecek değilim.”

“Geçen sene onunla Beste’nin bir konuşmasına şahit oldum.” Derken kızın gözlerinde acı vardı. “Sürekli Beste’ye psikolojik baskı yaptığını duyduğumda şaşırdım ve Beste’ye bana anlatmadığı için kızdım. Beste’nin…” sustu ve gözlerini yumdu.

“Ne?” dedi Batu. Onunda sesinde acı vardı. gözleri iyice kısılmıştı ve ellerini yumruk yapmış birisine saldırmaya hazırda bekliyordu. “Anlatsana!” diye bağırdı.

“Beste’ye bunu babanla evlendiği günden bu yana yapıyor olduğunu öğrendim. Kadın öyle kötü şeyler söylüyordu ki Beste’ye ben bile ağlayacak duruma gelmiştim ki benim duyduklarımın hiçbir şey olmadığını söyledi.”

“Ne söylemiş, ne söylüyormuş!” diye üsteledi Batu.

“Bana bir şey söylemedi ama duyduklarım seninle daha çokta Beste’nin durumuyla alakalıydı. Onun ayak bağı olduğunu söylüyordu. Babasının ve senin işini yavaşlatıyormuş ve büyük bir yükmüş. Annenizde onun gibiymiş. Beste annenize benziyormuş. Baban ondan nefret ediyormuş ve sende kendini ondan sorumlu hissettiğin için ilgileniyormuşsun. Beste işe yaramazın tekiymiş. Adam gibi okumayı bile beceremiyormuş. Birde onun şey olduğunu söyledi. Şey işte…”

Batu gözlerini yumdu. “Ney?” diye sordu fısıldayarak. Bunların hepsi çok ağır ifadelerdi. Beste’nin neler hissettiğini düşünemiyordum bile.

“Şey…” dedi Naz. “Onun fahişe olduğunu söyledi.”

Batu anında ayağa fırladı. Yasin’le aynı anda ayağa kalkıp onu tuttuk. “Bunları Beste’ye küçüklüğünden beri mi söylüyormuş?” diye sordu dişlerinin arasından. Naz başıyla onayladı. “Ve bunlar en hafif olanı mıymış?” kız yine başıyla onayladı. “Lanet olsun!” dedi Batu.

“İşin kötü tarafı beste ona inanıyor.” Dedi kız. “Kendisinin dertten başka bir şey olmadığını düşünüyor. Sende ona her kızdığında o eve gitmekle tehdit edip duruyorsun. Bu onu mahvediyor.”

“SAÇMALIK!” diye bağırdı Batu. “Bunlara nasıl inanabilir.”

“Küçüklüğünden beri duyduğu kelimeler bu!” diye bağırdı Naz. “Üstelik baban ve sen de ona sürekli problemli gibi davranıyor ve hayatını kısıtlıyorsunuz. Oda buna kendini tamamen inandırıyor. Okulda asosyal bir kız o. Onu o yüzden ortama sokmaya çalışıyorum ben. onun iyi biri olduğunu göstermeye çalışıyorum ama sen her defasında bitiyor kıza yine işe yaramaz baş belası biri olduğunu düşündürtüyorsun.”

Batu, kollarımızın altında kaskatı kesildi ama Naz haklıydı. Bu durumları düşününce Beste’nin bu şekilde bakması anlaşılır bir şeydi. Sürekli problem çıkarıp durması da kendisinin öyle olduğunu sandığındandı. Naz parmağını Yasin’e doğrulttu birden. “Sende onu sürekli korkutup duruyorsun. Abisiyle arasını bozduğunu düşünüyor ve abisini ondan uzaklaştırdığını sanıyor.”

Yasin kaşlarını kaldırdı ve afallayarak baktı. “Ne? Ben sadece…”

“Sus.” Dedi Batu. İkimizi de itikledi. Berbat görünüyordu. Buzdolabından bira aldı ve oturup kafasına dikledi. “Tamam.” Dedi Naz’a dönerek. “Onu sahile götürebilirsin bu hafta sonu. Ama sana güvenmek istiyorum, Naz. O benim değer verdiğim tek kişi. Bu kadar şeye katlanıyorsam onun için katlanıyorum ben. O koruyup kollamak istediğim tek kişi. Onun saçının teline bile zarar gelsin istemiyorum.” birkaç yudum daha aldı. “Ayrıca şu çocuğun adını ve soyadını ver bana.”

“Kimin?” diye sordu Naz.

“Ona takılan çocuğun!” diye bağırdı. “Şu okuldan olan çocuğun. Ona ulaşmaya çalışan çocuğun.”

“He, sen Doğan’ı diyorsun.” Naz sırıttı ama Batu ona öyle bir baktı ki kız koltukta geriye doğru büzüldü. “Doğan Sazlı. Okulda üçüncü sınıf öğrencisi. Gerçi şimdi son sınıfa geçti. Çevresi biraz şey… bilirsin işte. Okuldaki popüler bir çocuk.”

Ne yani, Batu buna izin mi verecekti? Hem de serseri tipli bir çocuğa mı? ona kaşlarımı çatarak baktım. Yasin’de aynı benim gibi bakıyordu. O yüzden bu dikkat çekmiyordu.

“Onu istemiyorum.” dedi Batu. “Sahile o grupla gitmeyeceksiniz. Duydun mu?”

“Ama…”

“Duydun mu!” diye bağırdı Batu. “Yoksa orayı basar hepsini öldürürüm. Serseri tipleri ben çok iyi bilirim. Buna müsaade edemem.” Farkında olmadan tuttuğum nefesimi bıraktım. Batu şişeyi bir daha dikledi kafasına. Berbat görünüyordu. Annesi gittiğinde bile bu kadar berbat görmemiştim onu. O sırada merdivende bir ayak sesi duyuldu ve hepimiz anında dönüp baktık. Beste bizi görünce basamakta donup kaldı.

“Saatin kaç olduğunun farkında mısınız?” dedi abisine bakarak. “Yarın işiniz yok mu sizin? Ayrıca gürültünüzden sürekli uyanıp duruyorum.” Batu uzun uzun kardeşine baktı ve ayağa kalkıp hızla yanına yaklaşıp ona sarıldı. Beste ise yine o donuk bakışlarla abisine bakıyordu. Ayrıca uyku mahmuruydu ve çok güzeldi.

“Bebeğim!” dedi Batu. Ona daha da sıkı sarıldı. “Seni seviyorum. seni herkesten çok seviyorum. sen benim en değerli varlığımsın. Yarın seni alışverişe ben götüreceğim, tamam mı? Belki birlikte yemek yeriz. Sonrada sinemaya gideriz. Olur mu?”

Bu beni gülümsetti. Çünkü Beste’nin donuk bakışları birden ısınmıştı. Geri çekilip gözlerine baktı. Batu gözlerine bakmasına fırsat vermemek için uzanıp alnından öptü. “Batu?” dedi Beste. “Bir şey mi oldu? Sen iyi misin?”

Batu kendisini gülmeye zorladı. “İşin canı cehenneme.” Dedi. “Yarın ki görüşmeye benim yerime Arda gider. Sen bana kabul ettiğini söyle yeter.” Beste birden abisine sarıldı ve ağlamaya başladı. Batu kaskatı kesildi. Onun bu şekilde ağladığını daha önceden hiç işitmemiştik. Hıçkırıyordu. Abisinin tişörtünden öyle bir kavramıştı ki avucunda sıkıyordu. Bu içimi acıttı. Onu kollarıma alıp her şeyin yoluna gireceğini söylemek istiyordum. Bir adım attım ve Yasin’le birbirimize baktık. Bana gülümsedi ve hızla ikimiz gidip onlara sarıldık. Bu biraz tuhaftı ama Batu’nun acısı bizimde acımızdı. Beste’nin acısı benimde acımdı. Evet, Beste benim için bir takıntı değildi. ondan hoşlanıyor ve ona değer veriyordum. Bugün yaptığım aptallık yüzünden tüm bu olanlara sebep olmuş yarınki fırsatı da kaçırmıştım. Beste gözlerini bana çevirdi. ona dudaklarımı kıpırdatarak ‘Yanlış anladın’ dedim ve gözlerini kıstı. Sonra yine dudaklarımı kıpırdatarak ‘WhatsApp’ dedim. O da başıyla onayladı. Gülümsedim.

Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin