Arda
Evlendiğinizde hemen çocuk yapın! Yok artık daha neler. Ben daha ne hissettiğimi bile anlamamışken şimdi bir de aklıma evlilik mi sokuluyordu? Bu benim için imkânsızdı. Dikiz aynasından Beste’ye baktım. O da benim gibi karışmış durumdaydı. O da benim gibi bu fikirden korkmuş muydu? Yoksa korkmamış da tiksinmiş miydi? O gözleri okumak o kadar zordu ki. Ama Sevda onu çok güzel gözlemleyebiliyordu. Keşke o yetenek bende de olsaydı. Bir ışık. Sadece bir kıpırtı görsem bile yeterdi benim için. Ama göstermemekte ısrarlıydı ve bu beni çıldırtıyordu.
Arabayı Kulüp’ün önünde durdurunca herkes arabadan indi. bende anahtarı valeye verip diğerlerinin peşine takıldım.
“Ufaklık.” Dedi Yasin elini Beste’nin beline koyarken ve ben nedense o elin orada olmasından anında nefret ettim. “Aramıza hoş geldin!” deyip dans eden kızlara baktı. Sonra tabureye oturdu. “İşte benim hatunlar yerlerini almış. Bana da duble viski söyleyin çocuklar ben biraz bakınacağım!”
Beste ona şaşırarak baktı ve abisine döndü. “Hep böyle mi?” Batu kafasıyla onayladı. “Bu korkunç!”
“Alışırsın.” Dedi Batu ve barmene döndü. “Üç duble viski ve birde…” kaşlarını çattı. “Vişneli soda.”
“Hayır!” dedi Beste hemen. “Arkadaş olacaktık unuttun mu?” Batu derin bir iç çekti.
“Soda iptal. Beyaz şampanya.” dedi ve Beste’ye döndü. “Oldu mu?” Beste kafasıyla onayladı ve sonra yerinde müziğe ritim uydurmaya başladı. O kadar güzeldi ki onu alıp dans pistinde kendimden geçene kadar onunla dans edebilirdim.
Birden ayağa kalktı. “Şu Yasin’i biraz çıldırtıp geliyorum.” Dedi ve Yasin’in yanına gidip onunla dans etmeye başladı. Yasin’in yanındaki kızların hepsi aynı anda Beste’ye baktı. O kadar kızın arasında en fazla dikkat çeken oydu ve yukarda dönen ışıklar onu pırlanta gibi parlatıyordu. Birden Yasin güldü ve Beste ile yakın bir dansa başladı. Anında elimi yumruk yaptım ve ayağa kalktım. Hızlı adımlarla dans pistine çıktım. Müziğe ayak uydurup ağır hareketlerle dansa başladım. Beste ile göz göze geldik. Tam bana doğru dans etmek için hareket etmişti ki omzumun üstünden bir el göğsüme doğru indi ve kulağımda bir dudak hissettim. Beste bana doğru gelirken durdu. Dans etmeyi kesti ve gözlerindeki acı resmen kalbime saplandı. Anında kolu itikledim ve Beste’nin yanına gittim. Kolundan kavrayıp kendime çektim.
“Benimle gel!” dedim ama kolunu çekip kurtardı. Sonra Yasin’e döndüm. Arkamdaki kızı işaret ettim. Anında kızın yanına gitti. Bakışlarımı Batu’ya çevirdim. Bize bakıyordu ama benim Beste’yi sessiz bir yere götürmem gerekiyordu. “Lütfen, Beste. Benimle gel! Abine seni lavaboya götüreceğimi söyleyeceğim. Bana hayır deme!” uzun uzun bana baktı ve başıyla onayladı. Birlikte pisten indik ve Batu’nun yanına geçtik. “Ben Beste’yi lavaboya götürüyorum.” Başıyla onayladı. Hızla koridorlara geçtik ve onu yukarı çıkan merdivenin arkasına çektim. Sırtını duvara yasladım ve ellerimi başının iki yanına yasladım. Bakışları yine dudaklarıma indi. Hadi ama güzelim bu beni mahvediyor! Derin bir nefes aldım ve gözlerimi yumdum. Onu bu gece öpebilirdim. Öpmek istiyordum. Ama bunu emin olmadan yapamazdım. O diğer kızlar gibi değildi. Ona karşı… Siktir et! Eğildim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Dudaklarımı araladım ve anında bana karşılık verdi. Ellerini sırtıma götürüp beni kendine çekti. İşte bu öpüş ve bu dokunuş daha önce yaşamadığım bir duyguydu. Heyecan mıydı bu? Sevgi miydi? Yoksa sadece hoşlanmak mıydı? Bütün gücümü ellerimle yaslandığım duvara verdim. Ona dokunursam kendimi kaybederdim. Burada olmazdı. Her an abisi görebilirdi ve bu hiç hoş olmazdı. O ellerini kollarımdan omuzlarıma ve oradan da boynuma götürdü. Kesinlikle bu dokunuşların beni deli ettiğini bilmiyordu. Duvardaki ellerim titriyordu. Daha fazla dayanamazdım. Elleri enseme kaydı ve beni kendine çekti.
Dudaklarını çekmeden “Dokun bana Arda!” dedi. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Ne dediğinin farkında değildi kesinlikle. Bu kız çok büyük oynuyordu şuan. Ben dokunmayınca kafasını çevirip ellerime baktı. Eklemlerim bembeyaz olmuştu bastırmaktan ve titriyordu. “Bunu neden kendine yapıyorsun? Bu duygu karşılıklı ve sen pisliğin teki değilsin, Arda!” gözlerime baktı. Parıldıyordu. Daha fazlasını istiyordu. Ellerimi duvardan çektim. Ellerini tuttum ve onu merdivenin altından çektim.
“Abin buradayken böyle şeyler isteme, Beste. Kendimi zor tutuyorum zaten.” Dedim sert bir şekilde.
“O zaman beni dışarıda hava aldıracağını söyle!” dedi gülerek. “Bunu artık konuşmamız gerekiyor. Sana yeterince zaman verdim! Ayrıca o kızlar sana neden dokunuyor!” durup ona baktım. “Kıskanıyorum. Tamam mı? Sana dokunmaları hiçbir zaman hoşuma gitmedi. Şimdi ise nefret ediyorum. O kızdan nefret ediyorum! Senin kararsız olmandan da nefret ediyorum.”
Gözlerimi kıstım. “Ne hissediyorsun?” diye sordum ona. Bana açık olması gerekiyordu. Bana cesaret vermesi gerekiyordu. Bir adım atması gerekiyordu.
Gözlerini devirdi ve derin bir of çekti. “İlla benim adım atmamı bekliyorsun değil mi?” kafasını iki yana salladı. “Normalde bunu asla yapmazdım ama o kızı görünce…” sustu ve gözlerini tekrar bana çevirdi. “Ne hissettiğimi anlamalısın. Senin hissettiğinden çok daha fazlası var, Arda. Senden daha çok öncesinden, çok öncesinden!”
Ona şaşırarak baktım. “Ne kadar öncesi?”
“Liseye başladığımdan beri.” Dedi kafasını aşağıya eğerek. “Ama sen bana hep uzaktın.” Dudaklarını birbirine sıkıca bastırdı. “Lanet olsun, Arda! Senden Hoşlanıyorum hem de çok fazla hoşlanıyorum. Oldu mu?”
İşte bu bana her şeyi yaptırırdı. Ona sarıldım ve başının tepesinden öptüm. “Nereye gitmek istediğini abine sen söyle. İtiraz ederse işimiz yaver gider.” Dedim ve onu hızla çekip Batuların yanına doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)
RomanceSevmek ve sevilmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Ihanet ettiğini düşünmek ve açıklama yapma dürtüsü en büyük korkuydu. Peki bir ilişkide tek taraflı cesaret ve caba yeterli miydi? Insan bazen anlayamaz kaybetmeden sevdiğini... Özellikle en yakın arka...