Arda
Beste, buraya gelmeden önce aldığımız yemekleri ısıtırken bende tabureye oturmuş onu izliyordum. Bugün onun her kahkaha atışında hiç olmadığım kadar mutlu olmuştum. Üstelik bana her ne yapıyorsa ördüğüm duvarlar yavaşça yıkılıyordu. Eline bulaşan beşamel sosu yalarken yutkundum. Sonra musluğa uzandı ve o ince parmaklarını yıkadı. Acaba dakikalardır onu izlediğimin farkında mıydı? Bence kesinlikle farkındaydı. Üstelik kıyafetlerimizin gelmesine rağmen o benim gömleğimi ve kısacık bir dar şortunu giymişti. Bundan hiç mi hiç şikâyetçi değildim.
Parmak uçlarında yükselip dolaptan iki kayık servis tabağı alırken o kadar seksiydi ki ama ben sadece uzun uzun ona bakmakla yetindim. O çok narindi. Çok kırılgandı ve ben onun ince fiziğine dokunmaya bile kıyamıyordum. Her ne kadar kendisi bu durumdan rahatsız olsa da kıyamıyordum işte.
Isınan lazanyayı büyük kayık tabağa koydu ve bana dönünce donup kaldı. “Ah, beni izlediğinin farkında bile değildim.” Derken ciddiydi ve bu benim tahminimi boşa çıkarmıştı.
“Telefon görüşmesinden sonra geldiğimde kendini kaptırmıştın. Bende rahatsız etmek istemedim.”
Tabağı bar tezgâhına koyup çekmeceye doğru gitti. İki çatal çıkarıp çekmeceyi kalçasıyla ittirdi. “Buzdolabı tamamen boş.” dedi ve çatalın birini bana uzattı. “Yarın şirkete giderken beni de bırakır mısın?” çatalımla bir lazanya aldım ve ağzıma attım.
“Tamam. Bırakırım ama işin bitince ofisime gel. Yarın sabah toplantım ve sonrada birkaç görüşmem var. Öğleden sonraki bütün işleri iptal ettirdim. Perşembe gününe kadar tamamen sana aitim.” Çatalını ağzına götürürken eli havada asılı kaldı.
“Bunu benim için mi yaptın?”
“Ya kimin için yapacaktım?” diye sordum ve ayağa kalkıp iki kadeh çıkarıp şarap doldurdum. Yerime oturmadan önce alnından öptüm ve bir kadehi ona uzattım.
“Arda, bu üç günü hiç unutmayacağım.” Sonra üzgün bakışlarını tabağına çevirdi.
“Ne düşündüğünü biliyorum ve sakın onu aklından bile geçirme!” dedim ve bana afallayarak baktı. “Bir daha asla bir araya gelemeyeceğimizi düşünüyordun. Bunu düşünme lütfen. Sence bunu halledemeyeceğimizi bilsem bu kadar rahat olur muydum?”
“Olmaz mıydın?”
“Hayır, bebeğim. Kesinlikle olmazdım.” Olmuyorum zaten. Sabahtan beri içim içimi yiyor ama yanımda sen varsın ve ben sadece anın keyfini çıkarıyorum. “Neden gideceğini unutup sadece anın tadını çıkarmıyorsun? Böylece daha da mutlu vakit geçirmiş oluruz.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)
RomanceSevmek ve sevilmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Ihanet ettiğini düşünmek ve açıklama yapma dürtüsü en büyük korkuydu. Peki bir ilişkide tek taraflı cesaret ve caba yeterli miydi? Insan bazen anlayamaz kaybetmeden sevdiğini... Özellikle en yakın arka...