Beste
Her şey o kadar harikaydı ki daha önce kimseyle bu şekilde –öpüşme dışında- yakınlaşmamıştım. O bana her ne yapıyorsa bütün bedenim eriyordu. Üstümdeki son parça olan iç çamaşırımda çıkınca durdu. Afallamış gibiydi. Sanki kötü bir kâbustan uyanmış gibiydi ve gözlerime bakıyordu. O bundan hoşlanmamış mıydı yoksa? Kesinlikle benden hoşlanmamıştı ve belki de aklına takıldığı başka kızlar gelmişti. Kahretsin! Birden üstümden kalktı ve yerdeki kıyafetleri toplayıp hızla giyinmeye başladı. Benim olduğum tarafa dönüp bakmıyordu bile. Bu çok rencide ediciydi. Vücudumun çirkin olduğunu düşünmüyordum. Ama şuanda ona göre mükemmel olmadığımı hissediyordum. Yerdeki çamaşırlarımı topladım ve hepsini giyindim. Banyoya girdiğimde aynada kendi görüntüme baktım ve o sırada boynumun kızarmış olduğunu gördüm. Derin bir nefes aldım ve yüzümü yıkadım. Odaya geri döndüğümde Arda yatağın ucuna oturmuş kafasını ellerinin arasına almıştı. Çok berbat görünüyordu. Ama neden?
“Özür dilerim. Kendimi kaybettim.” Dedi fısıldayarak. Yürüyüp tam karşısında dizlerimin üstüne çöktüm. Elimi uzatıp parmaklarımı o değişken saç tellerinde gezdirdim. Kafasını kaldırıp bana baktığında gözleri buğuluydu ve çok üzgün görünüyordu. Ona yaklaştım ve iki gözünden de öptüm. Onun bu şekilde olmasına dayanamıyordum. Dayanamazdım ki ona âşıktım. Deli gibi âşıktım. Kendimden daha çok değer veriyordum.
“Asıl ben özür dilerim, Arda. Seni buna ben zorladım ve seni bu kadar çok berbat bir duruma soktuğum için şuanda kendimden nefret ediyorum!”
“Hayır.” dedi direk. “Sakın. Kendinden nefret falan etme. Sen çok çok özel bir kızsın. Ben ise hiç sana uygun biri değilim. Sırf kendi zevkim için sana zarar veremem. Vermemeliyim. Bu kadar aşağılık herif olmamalıyım.”
“Değilsin! Sen cidden kendini tanımıyorsun, Arda. Sen bu dünyada tanıdığım en mükemmel erkeksin. Kimseyi kırmazsın…”
“Hayır. Asıl sen beni tanımıyorsun. Kaç kızın hayatını kararttım ben senin haberin var mı, yok!” diye bağırdı. “Hepsi bana yalvarırken ben onların acısıyla zevk aldım! Bana âşık olmalarını umursamadan hepsinin kalbini ezip geçtim.”
“Ama…”
“Aması falan yok, Beste. Ben buyum. Ben değişemem. Az öncede bunu kendime kanıtlamış oldum. Şu kadarcık kalmıştı seni mahvetmeme.”
“Durdun!” dedim bastırarak. “Şu kadarcık kalmışken durdun. Bunun farkındasın değil mi?” gözlerini bana kırpıştırarak baktı. “Hadi ama Arda, kendine karşı bu kadar insafsız olma. Resmen seni ben sürükledim. Bunu ikimizde gayet iyi biliyoruz. Sana tamamen hapsolmuş durumdaydım ve sen durdun! Benim için ne kadar berbat bir durum biliyor musun, hayır. Çünkü kendinin bir piç kurusu olduğunu düşünmekten benim ne düşündüğüm aklına bile gelmedi.”
“Yeter.” Dedi fısıldayarak. “Bu konuyu kapatalım, olur mu? Bu gece hiç olmamış gibi davranalım.”
“Benim için her şey mükemmeldi.” Dedim ona isyan edercesine. “Her anı, her saniyesi!” ellerimi saçlarıma götürdüm. “Senin için o kadar mı berattı?”
“Saçmalama!” diye ayağa fırladı ve burnumun dibine kadar geldi. “Berbat falan değildi. Hayatımda yaşadığım en mükemmel şeydi ama…”
“Ama ne?” diye sordum titreyen sesimle. “Neden, Arda?”
“Nedenini sorma. Sadece bunu unutup mutlu olmaya odaklanalım. Saatler gittikçe gideceğin güne yaklaşıyor.”
“Haklısın.” Dedim ve laptopu yerden alıp odadan çıktım ve salona indim. Kapağını açtığımda düğmesine bastım. Arda direk kendisine bir viski çıkarıp diklemeye başladı. Birden gülümsedim. “Sen ne dersen de.” Dedim anında dönüp bana baktı. “Almanya’da hatırlayacağım ilk anı bu olacak.” Dediğimde ise gözlerini kıstı. Kafamı iki yana sallayıp Laptopu bir kenara koydum. Çantamdan telefonumu çıkarıp kilidi açtım. Naz'dan bir ton mesaj vardı.
Naz (13.55):
Beste
Açınca direk bana yaz…
Hey!
Bana dön lütfen!
Eğer o lanet olasıca Almanya’ya benimle bir kere bile görüşmeden gidersen seni affetmem…
Bakışlarımı Arda’ya çevirdim ve gülümsedi.
Beste (22.03):
Tamam. Yarın markete gitmem gerekiyor. O zaman buluşuruz. Seni ben almaya gelirim.
Naz (22.04):
Aman Allah’ım… çok sevinirim. Yarın kızlar gecesi yapalım mı?
Beste (22.04):
Üzgünüm. Arda ile birlikteyim. Ayrıca salya sümük ağlamanı hiç kaldıracak durumda değilim.
Naz (22.05):
Arda ile miiiiiiiiiiiiiiiiiiii? Bana detayları anlatıyorsun, hemen!
Anında yutkundum. Arda’ya tekrar döndüm. Gözlerini kısarak bana baktı. Bu konuşmaya devam edersem Arda’ya âşık olduğumu Naz kesinlikle dile getirirdi ve bu hiç mi hiç hoş olmazdı.
Beste (22.06):
Orada dur bakalım! Sen bana Emre ile detayları anlattığında belki bilgi alışverişi yaparız. Seni seviyorum. Yarın görüşürüz. İyi geceler. Abimle konuşacağım. YAZMA!
Hemen abimle sohbet kutusunu açtım. Birden kalbimin sıkıştığını hissettim. Derin nefes alıp verdim ve cesaretimi toparladım.
Beste (22.08):
Sen ve WhatsApp'da çevrimiçi olmak ha? Bakıyorum sende büyük bir değişim var.
Batuhan (22.08):
Ben ve WhatsApp tamamen zıt kutup ama söz konusu dünyanın en değerli kız kardeşi olunca sanırım WhatsApp’ı kabullenebilirim. Babam Tolgalarda kaldığını söyledi. İyi misin?
Beste (22.09):
İyiyim. Hem de çok fazla iyiyim. Sen beni merak etme. Yatmadan önce seni kontrol etmek istedim. Seni özledim!
Batuhan (22.09):
Bende! Arda ile günün nasıl geçti?
Beste (22.10):
Hayatımdaki en güzel gündü desem kıskanır mıydın? Ona göre cevap vereceğim de.
Batuhan (22.11):
Bunun için arkadaşıma borçlanmış olacağım, ufaklık. Benim içinde önemli olan buydu zaten. Bu arada umarım arkadaşımı geldiğimde psikolojisi bozulmuş bir şekilde bulmam. Bazen sinir bozucu olabiliyorsun…
Beste (22.12):
Ha ha ha… çok komik! Arkadaşını bana bıraktığında nasılsa öyle bulacaksın. Merak etme!
Arda yanımda kıkırdayınca omzuna vurdum. “Kapa çeneni!”
“Abin doğruyu söylüyor. Bazen insanın psikolojisini fena halde bozabiliyorsun.”
Ona kafamı sallayarak bakıp gelen mesajı okudum.
Batuhan (22.13):
Seni seviyorum. Bunu halledeceğim sana söz veriyorum!
Beste (22.14):
Abi lütfen bunu söyleyip durma. Ben iyiyim ve sana güvenim sonsuz. Bunu halletmen isterse iki üç sene sürsün. Yine de sana güvenmeye devam edeceğim. Seni çok seviyorum. Sen benim tek ailemsin. Bunu biliyorsun. Veee bu kadar duygulu konuşma yeter. Yoksa ağlayacağım! Yarın yine konuşuruz, değil mi?
Batuhan (22.15):
Bana sadece iki hafta ver. Doğum gününde burada olacaksın ve elbette yarın yine konuşacağız. Bu arada arabanın anahtarını askılığa astım. Kullanman gerekirse çekinme. İyi geceler.
Beste (22.15):
İyi geceler. :x
İçimdeki koca ağırlıkla telefonu kapattım. Derin. Esef alarak uzanıp sehpaya koydum ve Arda’ya yaslandım. “Onu çok özleyeceğim.”
“Biliyorum. Hadi yatağımıza gidelim.”
ϖ
Sabah büyük bir sıcaklıkla uyandım. Arda’nın kolu bacağı üstümde dolanmıştı ve kafası boynumla omzum arasındaki boşluğa gömülmüştü. Gece çok erken yattığımız için bu kadar erken kalkmam çok normaldi. Buzdolabında bir şeyler olsaydı kahvaltı hazırlardım Arda’ya ama maalesef ki dolap tamamen boştu. Elimi saçlarına götürüp saçlarıyla oynamaya başladım. Boynuma çarpan sıcak nefesi kesilmeye başladı ve bu beni gülümsetti. Uykusunda bile dokunuşum onu etkiliyordu. Parmaklarımı saçlarından ensesine kaydırdım ve kıpırdandı. Biliyorum bu yaptığım biraz sapıkça idi ama onun uykusunda bile benden etkilenmesi hoşuma gitmişti. Elimi ensesinden daha da aşağı kaydırdım. Genzinden bir ses çıkarıp beni daha sıkı sardı. Elimi çektim. Ona daha da sokuldum. Etrafta saat aradım. Onu erken uyandırmak istemiyordum ama uyandırmazsam işe de geç kalmasını istemiyordum. Komodinin üstünde onun telefonunu görünce uzanmaya çalıştım ama kıpırdayamıyordum ki.
“Arda?” diye fısıldadım.
“Hı?” diye uykusunda cevap verdi. Acaba ona uykusunda sorular sorsam cevap verir miydi ki? Denemeye değerdi.
“Oraya gidince seni çok özleyeceğim.”
“Bende.” Dedi yine uykusunda. Sesi uykusunda bile çok tatlıydı. Gülümsedim.
“Hep seni hayal edeceğim.” Kafasını sallayarak onayladı. “Yani buna iznim var mı?” yine kafasını salladı. “Dün gece hakkında ne düşünüyorsun peki?”
“Harikaydı.” Dedi nefesiyle birlikte. Vay canına! Uykusunda onun ağzından tüm cevapları alabilirdim. Bunu keşfetmem keşke bugüne denk gelmemiş olsaydı.
“Ama durdun!” dedim hemen. Yine kafasını salladı. Yüzüne baktım. Hala mışıl mışıl uyuyordu ama bana cevap vermesi olağanüstüydü. Acaba herkes uykusunda böyle bir tepki verir miydi, yoksa sadece Arda’ya özel miydi? “Sen asla benim sahip olamayacağım kadar imkânsızsın, biliyor musun?”
“Saçma.”
Uzanıp dudaklarından öptüm. Geri çekildiğimde ona bakarken bu görüntüyü en derinlere kazıdım. Almanya’da bunları düşünmek bile yeterdi bana. Sanırım. “Arda?”
“Hıh?”
“İşe geç kalacaksın. Gerçi saat kaç bilmiyorum ama güneş çok güzel parıldıyor.” Anında gözünü açtı ve etrafa bakındı. Komodinine uzanıp saatine bakıp küfretti. Yataktan fırlayıp kendini banyoya attı. Beş- on dakika sonra dişlerini fırçalamış yüzünü yıkamış şekilde geri çıktı. Bavula eğilip gömleğini ve pantolonunu çıkarıp giyindi. Sonra bana döndü.
“Seni bırakmamı istemiyor muydun sen?” gülüp başımla onayladım. “O zaman hemen giyinmelisin. Toplantıya geç kalırsam Yasin bunu her zaman başıma kakar.” Hızla yataktan çıktım ve ona aldırış etmeden üstümdeki tişörtü çıkarıp kot elbisemi üstüme geçirdim. Sonrada şortu alttan indirdim. Banyoya girip işedim. Sonra yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. Çantamı kaptım.
“Ben hazırım.”
Bana gözlerini kısarak baktı. “Emin misin?” derken sırıtıyordu. Elimi saçlarıma götürdüm ve karman çorman olduğunu fark edince omuz silktim.
“Eve bırakmayacak mısın? Banyo yapmam gerekiyor zaten. Sen de hazırsan çıkalım hadi.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aramızda Kalsın! (Büyük Sırlar Serisi I)
RomanceSevmek ve sevilmek hiç bu kadar zor olmamıştı. Ihanet ettiğini düşünmek ve açıklama yapma dürtüsü en büyük korkuydu. Peki bir ilişkide tek taraflı cesaret ve caba yeterli miydi? Insan bazen anlayamaz kaybetmeden sevdiğini... Özellikle en yakın arka...