20.Bölüm "KAÇIRILMA"
Multimedya da Hande
Göz kapaklarımı kendimi zorlayarak açtım. Ense kökümdeki o keskin ağrıyla yüzümü buruşturarak yataktan kalkmaya çalıştım.
Depo gibi bir yerdeydim. Odada sadece yatak ve komodinden başka bir şey yoktu. Pencere yoktu ve içerisi çok sıcaktı. Boğazımdaki kuruluk susadığımın belirtisiydi. Ama ne bir su ne de başka bir şey vardı.
Yataktan kalkmayı becerip bir adım attım ama dengemi kaybedip tekrar yere düştüm. Derin bir nefes alıp avuclarimi soğuk zemine bastırıp ayağa kalktım.
Kapıya doğru yürüdüm ve kapının kulbunu aşağıya doğru indirdim. Ah.. salak kafam. Kaçırılmış bir insanı bir odaya tıkayıp tabiki de o kapıyı kilitleyeceklerdi. Ama bu boğazımdaki kuruluğun bir an önce geçmesini istiyordum.
Aklıma gelen fikirle başka çarem olmadığı için elimle kapıyı son gücümle yumruklamaya başladım. Sesimin çıkmayacağını bildiğim halde boğazımı temizleyip tek istediğim şeyi dudaklarımın arasından söyledim.
"Su!" Diye olabildiğince yüksek sesle bağırdım. Ama duymadıkları belliydi. Kimse gelmeyince yatağa kadar yürüyemeyeceğimi anlayıp kapının yanına oturdum. Dizlerimi kendime doğru çekip kollarımı ayaklarıma doladım. Çenemi de dizime yerleştirip gözlerimi kapadım.
Bir kaç dakika sonra kapının açılma sesiyle gözlerimi açtığımda karşımda benim yaşlarımda esmer ve oldukça güzel bir kız elindeki plastik su şişesiyle bana doğru eğildi.
" Sana su getirdim" dedi ve yere doğru çömelip bana su şişesini uzattı. Titrek elimle su şişesini alıp suyu içmeye başladım. Titreyen şişeyi dudaklarımdan ayırıp kapağını kapattım ve soğuk zemine kattım.
Kıza baktığımda bana acıyarak baktığını fark ettim. Bakışlarını ifadesizliğe büründü ve çömeldiği yerden ayağa kalktı ve topuklu ayakkabısından çıkan tok sesle dışarı çıktı.
Kapının arkasına öylece bakakaldığımda yerden kalktım ve tekrar yatağa geri döndüm. Sırtımı yatağın başlığın yaslayıp buraya beni kimin getirdiğini anlamaya çalıştım.
Evdeydim. Yatakta uzanmıştım ve yanımda Çağlayan şarkı söyleyerek beni uyutup gitmişti. Gece uyanmıştım. Aşağıya inip su içtim ve salona gidip film izlemiştim. Ayağa kalkıp odama gittiğimde biri ağzımı kapatmıştı. Kimin kapattığını tam olarak göremesem de daha önce onunla tanıştığımı hatırlıyordum.
Düşüncelerimi ardında bırakan kapı sesiyle yerimde irkildim. Içeri giren kişiye baktığımda küçük çaplı bir şoka uğradım.
Bu.. Ah tabii yaa ben ne yaptım! Bu geçen haftalarda olan partide benim yanımda oturan çocuk. Adı neydi bunun yaa. Hah! Kağan'dı adı. Adi herif. Beni kandırmış. Güya Esra'ya aşıkmış ta numara alacakmış ta. Bide aptal gibi kendi numaramı verdim.
Aferin Armina iyi halt yedin. Bide numarayı verdik çocuğa !!!
"Bakıyorum da bizim küçük kızımız hemen uyanmış."
Kağan'ın sesiyle yüzümü ona çevirip ifadesiz suratla ona bakmaya çalıştım. Bana doğru yaklaştı ve alaycı bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirip
"Eminim o kulüpten sonra Çağlayan'la çok hoş vakitler geçirmişsinizdir. " dedi.
Ona yüzümü buruşturarak bakarak "senden iğreniyorum" diye dişlerimin arasından tısladım. Bana doğru yere çömeldi ve ağzını şaşırmış gibi açarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUZ -Tekrardan Yayınlandı!-
RomanceArmina, annesi ve babasını trafik kazasında kaybetmiş, dayısı ve yengesi ile yaşayan bir kızdı. Yaşadığı olaydan dolayı okulunun devamını İstanbul'da devam ettirmek için bir otobüs aracına binmişti. İşte her şey o anda başlamıştı.. Çağlayan, sessiz...