28.Bölüm "SEVİYORUM"
ESRA'DAN
Aradan 1 gün geçti ve Tarık beni hiç yalnız bırakmıyordu. Her ne kadar bizimkilere haber vermek istesem de hem ben istememiş hem de Tarık istememişti. Eğer şimdi bizimkilere söylesem kesin büyük bir kargaşa çıkardı. Evet hastalığım pek iç açıcı da görünmese de kargaşa en son isteyeceğim şey olurdu.
Alnımda hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi yavaşça açtım.
Elimi alnıma götürdüğümde yeni koyulmuş -soğuk ta ondan anladım- ıslak bez vardı. Yan tarafıma baktığımda Tarık yatağın kenarına oturup başını yatak başlığına yaslamış bana bakıyordu.
Kendimi oldukça halsiz ve gözlerimin yandığını hissediyordum ama çok ta üşüyordum.
Tarik dün hastaneye gidelim dese de zorla ikna etmiş gitmek istemediğimi belirtmiştim.
Zoraki bir gülümsemeyle Tarık'a bakarak "Günaydın.." dedim. O da sıcak bir tebbesümle "Günaydın uykucu" dedi.
Üstümde pike vardı ve bu beni ısıtmadığı için iyice pikeye sarıldığımda Tarık hemen pikeyi çekip "Ateşin var ve sen üstünü örtüyorsun?"
"Çok üşüyorum.." ve öksürmeye başladım. Dünden daha kötü hissediyordum kendimi. Halsizliğimden bahsetmiyorum bile.
Tarık çekmeceden çıkardığı termometreyi alıp yanıma geldi.
Tarık termometreyi ağzıma katmadan önce bana endişeyle bakıp
"Hastaneye gitmek istemediğinden emin misin?"
"Evet hem hastanede ne yapabilirler ki. Hem birazdan çorba içer kendime gelirim. Dışarıdan çorba sipariş eder misin?"
" Tamam alırım hadi aç ağzını da ateşine bakalım"
Ağzımı açtığımda o da termometreyi dudaklarımın arasına yerleştirdi.
Bir kaç dakika sonra termometreden gelen 'bip' sesiyle Tarık termometreyi ağzımdan çıkardı.
"37 derece. Ateşin düşmüş çok az var düne göre iyisin" dedi ve bana bir gülümseme bahşetti.
Aniden aklıma gelen soruyla Tarık'a soru sorarcasına baktım ve "Bana neden böyle bakıyorsun?" Dedim.
Biraz bekledikten sonra termometreyi şifonyere koydu ve yüźünü tekrar bana çevirdi.
"Nasıl bakıyor muşum?"
"Hayır öyle bakış olarak demedim. Neden benimle böyle ilgileniyorsun. Beni neden iyileştirmeye çalışıyorsun?"
Tarık gözlerini bana hapsederek "Bilmiyorum.. bilmiyorum Esra. Sanırım.... iyiliğini istiyor olabilirim." Dedi ve ayağa kalktı.
Dudaklarını alnıma bastırdıktan sonra bana baktı ve "Ateşin yok. Artık bende gidebilirim. Sonra uğrarım" dedi ve benim bir şey dememe kalmadan odadan çıktı.
Beni de öylesine şaşkınca bıraktı.
TARIK'DAN
Esra'nın evinden çıktıktan sonra arabaya atladım ve gaza basarak evden uzaklaştım. Anlamıyor muydu? Onu tanıdığım günden bellidir -2 ay- ona bakışlarımdan hiç mi bir şey anlamıyordu!
Evet tahmininiz doğru. Ben bu kızı son 1 aydır seviyordum. Ama kendi beni pek tanıyan biri değildi. O beni sadece Berfin ile Barış'ın yanına gittiklerinde görüyordu ki şu son 2 3 haftadır Armina'lar tarafından gorüşüyorduk. Onu fazlasıyla seviyordum. Onu öyle hasta hasta bırakıp gitmek benim içimi yese de onu sevdiğimi anlamaması için bunu yapmalıydım ki artık bu durumdan cidden çok sıkıldım.
Öğlen saati de olsa kafamı dağıtmak amacıyla arabayı Bar'a doğru sürdüm.
1 saatlik yolu 40 dakika içinde bitirmiştim.
Arabadan çıkıp kapıları da kilitledikten sonra adımlarımı barın girişine yönlendirdim. İçeri girdiğimde bu saatte bile barın bu kadar dolu olması pek şaşırtmamıştı. Istanbul'un en iyi barıydı çünkü.
Her zaman ki locama oturdum ve en ağırlarından bir votka sipariş ettim.
Bir kaç dakika sonra da içeceğim gelmişti zaten.
Elime içki bardağımı alıp ufak yudumlarla içmeye başladım.
Gece saat 11 e kadar sırf içki içmiştim ve kendimi düşüncelere boğmuştum.
Artık şu kaçamaklardan sıkılmış yorulmuştum. Esra'yı görünce ona her şeyi anlatmak istiyorum ama hep bir şeyler ters gidiyordu.
Kendimi fazlasıyla sarhoş hissediyordum ve bu halde ne yapacağımı bilmiyordum.
Ama bildigim tek bir şey vardı o da
Esra'ya her şeyi bir gün anlatacaktım. Çok kısa bir zamanda...
ESRA'DAN
Tarık gittiğinden bellidir oturmuş televizyon izliyordum.
Saate baktığımda gece 11 olduğunu gördüm. Ah gerçekten 4 buçuk saattir televizyon mu izliyordum.
Oturduğum koltuktan kalkıp televizyonu kapattım ve odama doğru yürümeye başladım. Sanırım Tarık gelmeyecekti. Kendimi zaten iyi hissediyordum. Gelmesine gerek yoktu. Ama neden gelmesini bu kadar istiyordum?
Kafamı sağa sola sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Bazen gerçekten de aptalca konuşabiliyordum.
Banyoma girip kendime gelmek adına güzel bir banyo yapmaya karar verdim.
Küvete duş jelimi biraz kattıktan sonra suyu ılık olarak ayarlayıp küvetin dolmasını beklerken üstümdekileri çıkartmıştım.
Küvetin suyu dolduğunda içine girip yıkanmaya başladım.
Yıkandıktan sonra küvetten çıkıp bornozuma sarılarak banyodan çıkıp tekrar odama girdim.
Dolabımdan önce iç çamaşırlarımı çıkarıp giyindikten sonra kırmızı siyah puantiyeli askılı ve şort takımlı pijamamı giydim. Bugün hava biraz kötü olsa da umursamadım ve yatağıma geçtim.
Yorganıma iyice sarılarak kendimi uykunun kollarına bıraktım.
1 SAAT SONRA (Esra'dan Devam)
Yatağımda yorganıma sarılmış mışıl mışıl uyumaya devam ederken dışarıdan gelen bağırma sesleri ve kapımın kırılacak derecede çalınması ile homurdanarak yataktan kalktım.
Pencereden dışarıya baktığımda yaz ayında olmamıza rağmen yağmur yağıyordu. Üstümde mini şort ve askılı olduğu için dolabımdan bir tane hırka giyip odadan çıktım.
"Esra!!!" Dışarıdan ismimi duymamla hemen kapının önüne gelip kapıyı açtım ki açmamla Tarık'ın yere düşmesi bir oldu. Off leş gibi içki kokuyordu. Ve çok sarhoştu.
Kafasıni bana kaldırdığında yerden destek alarak kalkmaya çalıştı ki bende yardım ederek sonunda kalkabilmişti. Dengesini sağlamak amacıyla elini kapı pervazına yasladı ve " Ben daha fazla dayanamayacağım" dedi.
Bende ona anlamazca bakarak "neyin var Tarık?"
"Lanet olsun bu kadar mı körsün?!!" Diye bağırınca irkilmeden edemedim.
"Tarık ne diyorsun hiç bir şey anlamıyorum!"
"Acı çekiyorum acı! Dayanamıyorum seni uzaktan sevmeye! Aşığım sana Esra! Lanet olsun hiç mi anlamadın?! "
Duyduklarım üzerine ağzım futbol topunun sığacağı derece açıldığında dudaklarıma dudaklarını bastırmadan önce bana son kez bir şey söyledi.
"Nefes kadar muhtacım artık sana..."
♡
Kısa bir bölüm oldu üzgünüm. Ama bu aylar pek doluyum. Ağustos ayına kadar kitabı bitirmeyi düşünüyorum. Bu aralarda fena hastayım hasta hasta bölümü yazdım üzgünüm...
Yeni bölüm geç gelirse lütfen kızmayın..
Sizleri çooooook seviyorum♡♡♡
"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUZ -Tekrardan Yayınlandı!-
RomanceArmina, annesi ve babasını trafik kazasında kaybetmiş, dayısı ve yengesi ile yaşayan bir kızdı. Yaşadığı olaydan dolayı okulunun devamını İstanbul'da devam ettirmek için bir otobüs aracına binmişti. İşte her şey o anda başlamıştı.. Çağlayan, sessiz...