21.Bölüm "ACI ÇEKİYORUM"
ARMINA'DAN (Devam)
Acı... şu an kendimi tanımlayabileceğim tek duygu acı çekmek.
Çağlayan eliyle karnını tutmuş bana bakıyordu. Ne yapacağımı bilemez halde öylece yere çivilenmiştim. Ne ileri gidiyordum ne de geri. Sanki ben vurulmuştum o an.
Çaprazıma baktığımda kafası kanlar içinde kalmış Kağan'ı görmeyi hiç ama hiç beklemiyordum. Barış elindeki silahı yere fırlatıp hızla Çağlayan'ın yanına gitti. Egemen ise yanıma geldi ve elliye başımı kaldırmaya çalışıyordu ama ben başımı Çağlayan 'dan çekemiyordum.
Egemen omuzlarımdan sarsarak "Armina.. ARMINA beni duyuyor musun?!" Duyuyordum. Ama göz hapsine kapılmıştım. Yanğımda hissettiğim acıyla gözlerimi Çağlayan'dan çekip kızarık gözlerimle Egemen'e çevirdim.
"Sonunda dünyaya gelebildin"
Yanağımiı ovuşturduğumda hafifçe tokat attığını anladım. Kendimi silkeledikten sonra hızla ayağa fırlayıp Çağlayan'ın yanına gittim. Çok kan kaybediyordu.
Hemen Barış'ı biraz ittirip "Ambulans çağırın! Çağlayan sakın gözlerini kapatma bekle sık dişini"
Arkamı dönüp baktığımda Barış'ın öylece durup ambulansı aramadığını görmem sinirlerimi tepeme çıkartmıştı
"Neyi bekliyorsun Barış? ! Lanet olsun arayın şu ambulansı " ve yine hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Barış yanıma gelip Çağlayan'ı ayağa kaldırmaya çalıştığında anlamaz ifadelerle bakıp
"Napıyorsun? " dedim.
"Ambulans geç gelir arabayla götürelim " Çağlayanı ayağa kaldırdı ve yürütmeye çalıştı. Çağlayan güçlü bir öksürük yapıp bana döndü ve
"Iyiyim Armina.. sadece sıyırdı kurşun içinde değil" kurşunun içinde olmaması beni ister istemez mutlu ederken Arabanın arka koltuğuna bindim ve sonra Çağlayan'ı da başını kucağıma katıp uzandırdık.Barış hızlı adımlarla sürücü koltuğuna geçerken Egemen'de kendi motoruna bindi ve Hızlıca ana caddeye çıktık.
Çağlayan'in saçlarını oksuyor hem de onu uyanık tutmaya çalışıyordum. Çok fazla kan kaybediyordu ve gözlerini kapatmamak için büyük bir çaba gösteriyordu.
Bir süre ona bi şeyler geveledim ama Çağlayan'dan ses gelmeyince yüzüne doğu eğildim ama gözlerini kapatmıştı. Korkarak Barış' a döndüm ve "hızlı sür bayildı !!" Dedim ve tekrardan ağlamaya başladım. Barış dikiz aynasından Çağlayan a baktı sonrada yumruk yaptığı elini kornaya geçirip "Lanet olsun!" Dedi.
Arabalara makas atarak ve gazı kökleyerek sonunda hastaneye vardığımızda Barış indi ve hemen arka kapıyı açıp Çağlayan'ı taşıdı . Hemşireler hızlıca gelip sedyeye Çağlayan'ı kattılar ve acile aldılar. Ben ise hem Çağlayan'ın arkasından koşuyor hem de hıçkırarak ağlıyordum. Acile girmemizi izin vermeyen doktor yüzünden kenardaki sandalyeye oturup ağlamaya devam ettim.
Içim parçalanıyordu. Kalbimi sanki bir el sıkıyor ve bırakmıyordu. Acı çekiyordum. Çağlayan a bir şey olacak diye içim içimi yiyordu. Kendime zarar vermek haykırmak istiyordum.
Koridorda olan hareketliliğe bakarak Esra ve Berfin'i görmem şaşırmama sebep oldu. Ne hemen öğrenmişlerdi. Esra ile Berfin yanıma oturdu ve ikisi de sıkıca sarıldılar. Ikisi de benden ayrıldıktan sonra
"Armi iyi misin çok korkuttun bizi" dedi Esra telaşla.Konuşamıyordum. Boğazıma bir yumru oturmuş konuşmamı engelliyordu. Tek yapabildiğim hıçkırarak ağlamaktı. Belli belirsiz başımı aşağı yukarı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUZ -Tekrardan Yayınlandı!-
Lãng mạnArmina, annesi ve babasını trafik kazasında kaybetmiş, dayısı ve yengesi ile yaşayan bir kızdı. Yaşadığı olaydan dolayı okulunun devamını İstanbul'da devam ettirmek için bir otobüs aracına binmişti. İşte her şey o anda başlamıştı.. Çağlayan, sessiz...