SİVAS'DA CİNLER MUSALLAT OLDU!

199 4 2
                                    

instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.

Uzun yıllar kimseye anlatamadığım, hala düşündükçe tüylerimi ürperten hikayemi sizler ile paylaşmak istedim. Ben Mersin'de yaşıyorum. Adım Ezgi. Sivaslı olduğumuz için baba tarafından bütün akrabalarım orada yaşıyor. Sıklıkla gideriz. Anlatacaklarımda kesinlikle en ufak bir yalan yoktur. Bundan 2 yıl önce tek başıma Sivas'a gitmeye karar verdim. Ablamlarda kalıyordum. Ablamın görümcesinin (adı Ayşegül) başından küçük yaşlarda bir olay geçmiş ve bir musallata uğramış. 7-8 yaşında olduğu dönemler babası ile evde tek başına iken babası kalp krizi olduğu düşünülen bir sebeple aniden yere yığılıyor ve vefat ediyor. Bu sırada Ayşegül abla ne yapacağını şaşırıp babasının yanında çocuk aklıyla beklemeye başlıyor. Çok sürmeden kapı aniden aralanıyor, içeriye gözleri ve tüyleri simsiyah bir kedi girip bakmaya başlıyor. Daha sonra aniden üzerine zıplıyor ve musallat burada başlıyor.

Ayşegül abla şuan 50 yaşlarında hala devam eden sorunlarının olduğunu anlatıp dururdu.

Artık alıştığını fakat onları memnun etmeyen bir şey yaptığında dövüldüğünü söylerdi. Ben de can kulağıyla dinlerim fakat o dönemler pek inandırıcı gelmiyordu. Sivas'taki birçok ev tarihi eser, eski yapı olarak yıkılmaya yüz tutmuş durumdadır. Ablamlarda babadan kalma bu evde yaşıyorlar. Ev iki katlı. Dışı duvar fakat içi tahta yapılı bir ev. Bilirsiniz işte korku filmlerindeki gıcırdayan parkeler gibi. Odaların duvarlarında özellikle üst katlarda kocaman çatlaklar, alt katında bir odunluk ve kocaman ağaç dolu bir bahçeye açılan kapı var. Gittiğim ilk günler bu hikayeler ile geçiyor, çok korkuyor fakat başıma gelmediği için bir türlü inanmıyordum.

Bir gün gündüz Ayşegül abla evi yakın olduğu için kahve içmeye geldi. Bizde oturup havadan sudan konuşuyorduk. Ezan vakti gelince Ayşegül abla namaz kılmak için yukarıya çıktı. Biz muhabbete dalmışken üst kattan bir çığlık koptu. Biz birden fırladık tabi. Kadıncağız koşarak merdivenlerden iniyor, konuşamıyor kekeleyip duruyordu. Oturtup su falan verdik. Ablam üzerine dua falan okuyunca kendine geldi. "Ne oldu Ayşegül abla?" dedim. Demez olaydım... Bana o an öyle bir baktı ki, sanki kırk yıllık düşmanıyım. Sonra konuşmaya başladı. Yukarı çıktığında namaza başlayacakken seccadesini ters çeviriyorlar ve birden kadını boğup, "Bu evden çık. O kızdan uzak dur." diye vurmaya başlıyorlar. Senin yüzünden deyip durdu ve çıkıp gitti. Çok moralim bozulmuştu. Sonuçta misafirdim ve bana bu şekilde davranması canımı sıkmıştı. Ablam moral vermek için "Boşver o hep öyle." falan diyor ama ben nasıl saydırıyorum arkasından. "Deli bu kadın." diye. Neyse günü bu şekilde bitirdik.

Geceleri biraz zor uyuduğum için genelde telefona bakınırım.

Alt katta tek başıma uyuyorum. Telefon ışığı ile kalkıp mutfağa su almak için yöneldim. Yattığım odanın yanındaki odunluk dikkatimi çekti ve nedense hiç cesaret edemeyeceğim bir şeyi yapıp gecenin bir yarısı odunluğu incelemeye girdim. Öylece etrafa bakıp duruyordum neden girdim, ne arıyorum bilmiyorum. Dalmışım öylece bakarken ablamın sesini duydum.

Arkamı döndüm. Ablam "Ne yapıyorsun burada?" dedi. Bende bakmaya girdiğimi söyledim ve çıktım. Allah'ım bu nasıl olmuştu. Ben kalktığımda gece 12.00-01.00 falan olmalıydı en geç. Ancak şuan sabah olmuştu. "Uykuya mı daldım acaba?" diye düşündüm. Ablam fatura yatıracağını 1-2 saat içinde döneceğini ve yeğenime bakıp bakamayacağımı sordu. Bende "Tabi." dedim. Yeğenim zaten uyuyordu. Kahvaltıyı yaptık, ablam hazırlandı çıktı. Bende arkadaşımı aradım, mutfakta çay içiyorum.

O sırada yeğenimin merdivenlerden ayak sesini duydum.

2-3 yaşlarında olduğu için düşmesinden korkarak hemen fırladım. Merdivenlere baktığımda kimse yoktu. Geri çıktı diye yukarıya çıkacakken yeğenimin odunluktan gelen ağlama sesini duydum. Elim ayağım titriyordu. Kapıya yaklaştım ve kapının dışarıdan kilitli olduğunu gördüm. Ablam neden yapsın böyle bir şeyi diye kafamda bir sürü soruyla dua okuyarak kapıyı açtım. Yeğenim öylece oturmuş ağlıyordu. Hemen kucağıma aldım ve kendimi kapının önüne attım. Evin kapısını açık bırakmış sokakta oturuyordum. Sivas'ın da soğuğu meşhurdur. Daha fazla dayanamayıp içeriye girmem gerekiyordu. Tek olsam ölsem girmezdim ama çocuk vardı sonuçta.

Cin Hikayeleri  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin