Bizim de bir hikâyemiz var. Benim adım Nilay.
Bu hikâyemiz yaşanalı uzun zaman oldu ama hiç unutamadık.
Biz 3 kız 3 erkek kamp yapmaya Trabzon'a gitmiştik. Trabzon'un temiz havasını almak ve oraları gezmek için yola çıktık. Biz sadece iyi arkadaşlarız, kimse kimsenin sevgilisi değildi bu grupta. Bu kampta öncede yine hep beraber Muğla'ya ve İzmir'e gitmişliğimiz vardı. Bu sefer de Karadeniz yolculuğu yapalım dedik. Ailelerimiz de birbirlerini tanırlardı zaten. Kamp için gittiğimiz bölgeyi söylemek istemiyorum. Çünkü oraya hala giden pek çok insan var. Bizim başımıza geldi diye de bir bakasının başına gelecek diye bir şey yok. Nitekim araştırmalarımıza göre de bizden başka bu durumu yaşayan olmamış. Fazla uzatmadan olayı anlatmak istiyorum.
Biz yola çıktığımızda saat sabah 6 falandı. Yol uzun süreceği için çok erken çıktık. Yanılmıyorsam da İstanbul Trabzon arası dinlenerek de gittiğimiz için 15 saat civarı sürdü. Çok iyi bir yaz planı yapmıştık. Kamp yapacağımız yere gidince çadırımızı kurduk. Etrafta da başka kimselerin olmamasına dikkat ettik. O bölgeyi de bu sebeple tercih etmiştik. Kaldığımız yer yeşillik ağaçlarla çevrili gerçekten cennet gibi bir yerdi. Hemen yanı başımızdan su da akıyordu. Hiçbir sıkıntımız yoktu yani. Çadırlarımızı kurduk. Getirdiğimiz yiyeceklerden yemeye başladık. Hepimiz çok yorgunduk. Hava da karardığından yaktığımız ateşin başında dinleniyorduk. Bir taraftan da sohbet ediyorduk inanılmaz eğleniyorduk.
Yemekten sonra erkekler tuvalet ihtiyacı için yanımızdan uzaklaştılar.
Biz arkadaşlarla yalnız kaldık. Sohbetimize devam ettik. Biz konuştukça zaman ilerledi ama erkekler gelmedi. Sanıyorum aradan bir yarım saat geçince meraklanmaya başladık. Seslendik onlara doğru. Hiç ses gelmedi. Gittikleri tarafa doğru yaklaşıp tekrar seslendik. Az sonra bir ses geldi "geliyoruz!" diye. Biz de rahatladık. Çadırların oraya döndük. Geldiklerinde "neden bu kadar geç kaldınız?" dedik. Etrafı biraz dolaşmak istemişler. Beraber dolaşırdık dedik. Cevap vermediler. Korkar gibi çekinir gibi halleri vardı. Gittikleri halinden eser yoktu. Sus pus oldular. Hiç konuşmuyorlardı. Biz zorla da olsa bir şeyler söyleyip konuşturduk. Sonra da yatmak istediklerini söylediler. Tamam dedik. Çadırlarına girdiler.
Biz biraz daha oturduk. Etraf o kadar güzeldi ki ne kadar yorgun olsam da olabildiğince bu anın tadını çıkarmak istiyordum. Şarkılar söyledik hikâyeler anlattık. Kampta yapılacak ne varsa yaptık. Uykumuz gelince ateşi söndürdük ve yattık. Uykuya dalmam çok uzun sürmedi. Çünkü saat geç olmuştu ve yol yorgunuyduk. O temiz havada uykuya dalmam 5 dakika sürdü. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum saate bakmadım. Ama ateşin çadırıma yansımasıyla uyandım. İçeri ateşin ışığı giriyordu. Hemen kalktım. Biz yatarken söndürmüştük. Hatta su bile dökmüştük. Bu ateş nasıl kendi kendine yanmıştı? Eğer su dökmesek tam söndüremedik herhalde o yüzden rüzgârdan falan tekrar yandı derdim ama bir şişe su boşaltmıştık.
Acaba uyanan ve ateş yakan mı oldu diye çadırdan çıktım.
Baktım herkes uyuyor. Ateşe tekrar su döktüm. Hatta bu sefer 3 şişe döktüm. Söndüğüne emin olunca yattım. Yine uykuya dalmak üzereydim ki size yemin ederim o ateş tekrar yandı. Hızlıca çıktım etrafta biri varsa göreyim diye yine kimse yoktu. Herkesi uyandırdım. Bu ateş kendi kendine yanıyor diye anlattım. Onlar da şaşırdı. "Çevrede bizden başka biri varsa onlar bizi korkutmak için yapmış olabilir" dediler. Kızların fikri buydu. Erkekler ise hiç konuşmuyordu. Onlara dönüp "sizin neyiniz var bugün?" dedim, "bir şey biliyorsanız söyleyin yoksa ben gitmek istiyorum buradan" dedim. Biraz böyle baskı yapınca ne olduğunu söylediler.
Tuvalet için uzaklaştıklarında karanlıkta bazı gölgeler görmüşler. Gölgelerin sahiplerini görmemişler. Onları korkutan da bu olmuş. Kim var orda falan dediklerinde de üstlerine taş atılmış. Bir süre korkudan bir şey yapamamışlar. Dedim ki "bunu neden bizden sakladınız, neden söylemediniz?". "Eğer birisi şaka falan yaptıysa korktuğumuz için utanmayalım diye" dediler. Saçmalığa bakar mısınız? Yaşadıklarını korkak gözükmemek için bize anlatmıyorlarmış. Bunları da öğrenince iyice korkmaya başladık tabi. Arabayla başka bir yere gidelim bu bölgeden diye düşündük. Ama ne oldu dersiniz. Murphy kanunları tabii ki; ters gidecek her şey ters gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cin Hikayeleri +18
TerrorAnonim olarak yazılmış, açıklanması zor, paranormal hikayeler. 'Onlar' yaşanmış gerçek cin hikayeleri kitabımla alakası yoktur. Başınızdan geçen 'Cin' hikayelerini gönderin yayınlayalım.