"ONLAR" YAŞANMIŞ GERÇEK CİN HİKAYELERİ KİTABI ÇIKTI. TRENDYOL ÜZERİNDEN İNDİRİMLİ BİR ŞEKİLDE ALABİLİRSİNİZ.
Adım Heybet Yarar. 2014 senesi. İzmir'de özel bir hastanenin yoğun bakımında çalışıyordum. Bekar olduğum için genellikle gece nöbetleri bana yazılırdı. Muhsin amca diye bir hastamız vardı. Bilinci açıktı. Ancak sürekli bir şeyler görür dururdu. Yok "Şurada bir adam var. Bana bakıyor, kaş göz işareti yapıyor..." der dururdu. Arada bağırır "Çocuklar! Atlamayın üstümde; hastayım. Gidin; ötede oynayın. Basarsınız üstüme!" gibi şeyler diyerek, kendi kendine söylenir dururdu... Hastane yatışının üzerinden 4 – 5 gün geçtikten sonra fenalaşıp, solunum cihazına bağlandı. Entübasyon, benim nöbetimde gece saat 01 : 40 kardiyak arest olup, müdahaleyi filan yaptık. Ancak maalesef hasta geri gelmedi. Ex oldu.
Muhsin Amcayı Morga Götürdük
Neyse, üstündeki malzemeleri (elektrot, damar yolu, sonda, femoral shit santral, ng sonda vs.) çıkartıp personel arkadaşlarla temizledikten sonra saracağız onu... Personel arkadaş "Bi baksana!" deyip, beni çağırdı. Muhsin amcanın cesedinin açık kalan gözleri kapanmıyordu. Hatta bantladığımız halde dahi bir türlü kapatamadık gözlerini. Neyse, başını, ayağını bağladık. Gözler hala açık bu arada...
Prosedür gereği vefat eden hastaları yoğun bakımda ortalama 1,5 saat daha bekletiriz. Geri gelme ihtimaline karşı... Bu arada doktoru yakınlarını arayıp, getirtti. Hastaneye bilgi verip içeri, cenazenin ve bizim bulunuduğumuz odaya geldi. "Yakınları aşağıda, cenazeyi teşhis için morgda görecekler" diye talimat verdi bize. Ben ve güvenlik personeli arkadaş, cenazeyi aşağı; hastanenin bodrum katında bulunan morguna götürmeye başladık... Morg bölümünün bulunduğu eksi ikinci (-2.)vardık. Burada o saatte sadece iki kişi vardı: Orta yaşta bir bay ve bir bayan. "Rahmetlinin yakınları siz misiniz? Siz mi göreceksiniz?" diye sorduk. Onlar da "Evet, biz göreceğiz." diye cevap verdiler.
Gözlerini Onlar da Kapatamadılar
Morgun kapısının önünde açtık başını; gördüler. Onlar da cenazenin gözlerini kapatmaya çalıştılar; olmadı. Neyse, morg dolabına koyup, çıktık yukarı; yoğun bakıma. Yatak başındaki çekmecede rahmetlinin takma dişleri duruyordu. Doktoru da "Sana zahmet git de cenazenin üstüne bırak gel." dedi. Aldım takma dişleri, zemin kata inip, morgun anahtarını güvenlikçiden alıp, eksi ikinci (-2.) kata indim yeniden. O katta; ameliyathane, laboratuvar, morg ve MR odası var. Asansörden indim, morga doğru yürüdüm. İşim gereği genelde böyle ortamlarda korkmazdım pek ama morgun o dolap sesleri nedense ürkütüyordu beni. Laboratuvara baktım; orada çalışan kız, sandalyede uyuyordu.
Morgdan Gelen Çocuk Sesleri
Kapıya yaklaştım. Morgun içinde, derinden sesler geliyordu. Çocuk sesleriydi bunlar. Sanki içeride 4-5 çocuk var da oyun oynuyorlarmış gibi. Kapıya iyice yanaştım. İçerden gerçekten çocuk sesi geliyor! Anahtarla açtım kapıyı. Oda karanlıktı. Kapıyı açıp, hemen ışığı yaktım. Odadan içeri girdim. Kimse yok. Neyse, dolabı açtım. Meftayı çektim kendime doğru. Takma dişleri cesedin üstüne bıraktım. Kapağı kapattım.
Tam arkamı döndüm; laboratuvardaki kızı arkamda gördüm! Dizlerimin bağı çözüldü! Olduğum yere çöktüm. Kıza biraz yüksek sesle "Aklımı aldın! Neden ses vermeden geliyorsun?!" dedim. Gülmeye başladı. "Neyse, gel!" dedi "Arka tarafta biraz oturalım." Kapıyı kapattım. Gittik, oturduk iki dakika muhabbet ettik, sonra kalktık hemen. Kalkar kalkmaz içerden, morg odasından bir gürültü geldi!
Morgun Akla Zarar Hali
Birileri bağrışıyordu resmen. İçeri girdiğimizde morgun kapısı açıktı. Bütün dolap kapakları da öyle. Muhsin amcanın cesedinin baş tarafı da açılmış vaziyette öylece duruyordu. Güvenliğe filan haber verdik hemen. Ölen adamın başına gittik. Gözleri kapanmıştı... Yüzü ise hafiften gülümser gibi duruyordu... Hemen kapattık kapıları ve yukarı çıktık. Sabah olunca evime döndüm. Ama iki üç günde zor toparlandım. Son bir senedir meslekten uzak duruyorum. Bu meslekte 14-15 senedir yaşadığım bazı şeyler artık ağır geliyor artık, kaldıramıyorum. Daha buna benzer nice olaylar yaşamışlığım var... Benim gibi buna benzer olayları çokça yaşayan bazı arkadaşlarım psikolojik destek almaya başladılar...
Not: Bu hikayeyi bizimle paylaşan Heybet Yarar 2021 yılında Covid nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Kendisi; hikayeden de anlaşılabileceği gibi bir sağlık çalışanıydı. Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sabır diliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cin Hikayeleri +18
HorrorAnonim olarak yazılmış, açıklanması zor, paranormal hikayeler. 'Onlar' yaşanmış gerçek cin hikayeleri kitabımla alakası yoktur. Başınızdan geçen 'Cin' hikayelerini gönderin yayınlayalım.